Yazan: Turgut Koçak 4 Mayıs 2015
Türkiye’de hukuk mu geçerli yoksa guguk mu?
Türkiye’de fiili bir durumla mı her şey belirleniyor yoksa bu işlerin bir hukuksal temeli var mı?
Bizce hukuk değil egemen olan guguk. Bizce hiçbir şeyin hukuksal temeli yok, ortada gasp yoluyla işlerliğe sokulmuş fiili bir durum var. Yoksa Recep Tayyip Erdoğan kalkıp miting meydanlarında AKP’ye oy verin çağrısı da yapamazdı, alanlara gelen işçilere nankör diye de seslenip sonra sizi ayağımın altına alırım ha anlamında tehdit sözleri de savuramazdı. Batman’dami taşeron işçilerine seslenişi tam da bu anlamdaydı.
Ne demişti Batman’daki taşeron işçilerine?
“Bir yerde çalışıyorsunuz. Nankörlük yapmayın.”
Burada hukuktan söz edebilir miyiz? Burada tehdit, korkutup sindirmenin dışında işçilere verilen bir mesaj var mı? Bu sözlere karşı işçiler ola ki biraz daha seslerini yükseltmiş olsalar ne olacağı belli değil mi? Tıpkı Soma’daki gibi özel harakatçıların ve Recep Tayyip Erdoğan’ın korumalarının işçileri yere yatırıp tekmelemeyeceğinin garantisi mi var? Osmaniye’de pankart açtığı için önce korumalar tarafından dövülen sonra da gözaltına alınıp hakkında dava açılan astsubaya yapılanları bütün ülke öğrenmedi mi? Üstüne üstlük bu astsubay Osmaniye’de Ahmet Davutoğlu konuşacak diye gözaltına alınıp emniyete götürülmedi mi? Sizler bu keyfiliğin adına fiili zorbalık değil de ne diyebilirsiniz?
Bakın şu işe bakın!
Biraz sonra salona Yeni Türkiye’nin devlet başkanı teşrif edeceklermiş. Peki, bizim ülkemizde böyle bir makam bulunuyor mu? Recep Tayyip Erdoğan tıpkı Beşli çete gibi yani Evrenler, Şahinkayalar gibi darbe yapıp fiili bir durum yarattı da biz mi farkında değiliz? Böyle bir şey olmadığına göre Türkiye’nin parlamenter sistemi nasıl olur da fiili olarak ortadan kaldırılmış gibi davranılır? Hoş, muhterem beyefendi zaten parlamenter sistemi bekleme odasına aldığını söylememiş miydi? Söyledi de ne oldu? Kendisinden bu olupbittilerin hesabı sorulabiliyor mu? Eğer Türkiye çerçevesi beğenelim beğenmeyelim Anayasa ile tanımlanmış bir yönetim şekliyle yönetiliyorsa, bu anayasal kuruluşlardan birisi de Cumhurbaşkanı makamı ise nasıl olmaktadır da bütün bu kurumlar yokmuş gibi davranılarak devlet başkanlığı gibi yok hükmünde bir sıfatla muhterem ortalıkta dolaşır durur? Öyle ya, parlamentoda ki çoğunluk şimdilek ellerinde.
Milletvekilleri bu safsataların arkasındalarsa ortaya çıkan fiili durumu geçersiz kılmak için başkaca bir yol var mıdır? Bu denli büyük bir aymazlığın arkasında olanların hakkında da tarih hükmünü verecek vermesine de tarih bu hükmü verinceye kadar atı alan Üsküdar’ı geçerse ne olacak? Atı alan Üsküdar’ı geçerse diyorum çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın hayalineki yönetim şekli demokrasi falan değil. O, fiili olarak İslami hasletlere dayalı diktatöryal faşist bir rejim kurmak istiyor. Böyle bir rejim de ancak ve ancak fiili bir zorbalıkla kurulabilir. Bize göre de yapılan provalar bunun içindir.
Muhteremin giderlerini elbette devlet karşılayacakmış. %51 virgül bilmem kaç oy almışmış ya, devlet karşılamayacakmış da kim karşılayacakmış? Bulunduğunuz makamın ruhuna uygun davranıyor olsaydınız sizin yaptığınız bir ölçüde de olsa mazur karşılanabilirdi belki ama şimdi ortaya koyduğunuz fiili durumun masrafını bu devlet niye karşılasın? Bu halk sizin yarattığınız mali yükün niye eşekliğini yapsın? Eğer hak hukuk biliyor olsaydınız %51 virgül bilmem kaçla her şeyi yapabilme hakkını kendinizde görmeyecek hukuk çerçevesi içinde kalarak görevinizi sürdürebilecektiniz ama artık durum değişmiştir. 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşacak parlamento sizi o sözü edilen meşhur vatan hainliği suçlaması ile görevden alır mı bilmem ama hukuk gerçekte sizi çoktan görevden almış bulunmaktadır.
Fiili durum salt sizin hareketiniz değil ki. TRT yurttaşlardan alınan vergilerle yayın yaşamını sürdürmesine karşın neredeyse sizin ve partiniz AKP’nin borazanı haline geldi. Demek ki bizler öyle mazoşistleştik ki, sizler ve sizin etki alanınızda olan kurumlar bizi öyle bir sopalasınlar ki, her tarafımız kan revan içinde kalsın. Sizlerin bizim canımıza okumanızı sağlamak için sabahtan akşama kadar sizlerden haberler verip gözümüze kül üfürsün. Üfürsün ki, bu ülkenin insanı sizin yarattığınız fiil durumun pençesinde kıvım kıvım kıvransın.
Kimsiniz siz?
Kimden alıyorsunuz bu gücü?
Alikıran başkesenliğinize dur denilemeyeceğini mi düşünüyorsunuz? Söylüyorum, eyy haksızlığın daniskasını yapanlar, bizler sizin peşinizi bırakmayacağız. Ölüp gitseniz bile mezarınızdan çıkarılıp yargılanacak, yargılanma sonucunda da hakkınızda verilen hüküm kesinlikle tarihe geçecektir. Tamam, belki de bu uzun erimde olacak şeyler diye düşünüp o zamana kadar kim öle kim kala diye düşünebilirsiniz. kaç gün kaldı haberiniz var mı? 35 gün kaldı 35 gün.
Ne olacağını sanıyorsunuz 7 Haziran’da?
Söyleyelim halk CHP’ye oy verecek, AKP de sandığın en dibine kilitleniverecektir.
Bakalım, görelim o zaman kimmiş YENİ TÜRKİYE’nin devlet başkanı?