BAŞBAKAN İŞİ UZATTI

Yazan: Turgut Koçak 20 Mart 2014

Emekli İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer Bugün TV’de ‘Merkez Siyaset programına ilginç açıklamalar yaptı.

Yılmazer televizyonda Başbakandan izinsiz hiçbir operasyon yapılmadığını söyleyerek yeni bir tartışmanın kapısını araladı. Emekli İstihbarat Müdürü Ergenekon, Balyoz, Oda, TV, KCK Atabeyler gibi soruşturmaların hepsinin Başbakana arz ederek sürdürüldüğünü ve tutuklamaların Başbakanın talimatıyla yapıldığını ifade etti.

“Biz Başbakan’a rağmen bir tutuklama yapmadık. Başbakan bize tutuklayın dedi tutukladık. Tüm tutuklama emirlerini Başbakan biliyordu. Ben tutuklama fetişisti olmadım hiç. Oda TV soruşturması Başbakanın talimatıyla yapılmıştır. Asıl kırılma İlker Başbuğ’un tutuklanmasıyla başladı. İlker Başbuğ dosyası Başbakana arz edildi. Başbakanımızın talimatı mutlaka tutuklansın olmuştur. Başbakan hemen tutuklanmanın akabinde açıklama yaptı herkes altüst oldu” dedi.

Sözlerine, “Hem tutukla diyorsunuz hem de Türk toplumuna bambaşka bir açıklama yapıyorsunuz. Ya söylediğinizin arkasında durun ya da yargı sürecini bağımsız bırakın. Başbakanın açıklamaları teşkilatı şoke etti ve Ergenekon sürecini sabote etti. Ergenekon, İnternet Andıcı, Başbuğ’un tutuklanması, Oda TV, KCK gibi operasyonlarda tutuklamalardan Başbakanın bilgisi vardı” diyen Emekli İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, böylece Recep Tayyip Bey’in foyasının bir kez daha ortaya çıkmasını sağladı.

Emekli İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in söylediklerine hemen yanıt veren Recep Tayyip Bey ise; Yılmazer’in ne şerefsizliğini koydu ne de yalancılığını. Daha da ileri giderek üstüne üstlük bir de tehdit savurdu. Bu sözleri dinledikten sonra oturup düşünmek gerekiyor. Sanırsınız Recep Tayyip Erdoğan Muhteşem Süleyman, bu ülkenin her yurttaşı da Süleyman istediği zaman sırtına canı alınmak için siyah kaftan giydirilen kişi. Onu tutukla, bunu içeri at, şunu işinden et, ötekini sür kısaca adam; “yapıla” diye emredecek emrindekilerde zatı muhteremin iki dudağından çıkacak emirleri harfiyyen yerine getirecekler. Ortada ne hukuk ne hakkaniyet kısacası insanlığın dünden bugüne biriktirdiği iyi hasletlerin hiçbirinden eser olmayacak, her iyi ve güzel şeyin yerinde yeller esecek.

Siz bir Başbakan düşünün ki, iğneden ipliğe her şeye karışmış. Vurgunun yağlı ballı olduğu her emlak işinin içinde. Onu al, bunu sat, şuna rüşvet ver, işadamlarına havuz oluştur, şu televizyonu sustur, şunu satın al vb. vb. saymakla bitmez. Hangi taşı kaldırsanız altından Recep Tayyip Erdoğan çıkıyor. Yine internetten sızdırılan bir bilgiye göre Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Ataşehir’de 72 milyon dolara satılan bir bir arazının satışı ile ilgili TOKİ Başkanı Haluk Karabel’le telefonda konuşuyor. Tapedeki konuşmasında Erdoğan, Karabel’e; “Bu satışı iptal et. Kupon yerlerin satışını bana sormadan yapmayacaksın” diyerek kızıyor. Dedik ya hangi taşı kaldırsanız altından Başbakan çıkıyor. Bu yüzden de Başbakan’ın oturduğu koltuğu bir an önce boşaltması ülkemizin bütün yurttaşlarımızın çıkarınadır. Yaşadıklarımız, öyle sineye çekip oturacağımız şeyler değildir. Meclis bitmiş, önüne gelen ve bakanlarla ilgili yolsuzluk, rüşvet, vurgun, nüfuz ticareti say say bitmez bir fezlekeyi bile görüşemeden dağılıyor. Bütün bunlar da AKP’nin oy çokluğuna dayanılarak yapılıyor. Sanırsınız ki, en adi yüz kızartıcı suçlar bile yasa masa tanımaksızın çoğunluk oylarıyla üstü örtülüp kapatılabilir. İşte bu yüzden Recep Tayyip Erdoğan’ın miting meydanlarında her suçu cemaate atıp sütten çıkmış ak kaşık rolü oynamasına da inanmamak gerekiyor. Adam her şeyi göze alacak bir ruh haline sahip. Bu nedenle de meşruiyetini yitirmiş biri le karşı karşıya bulunuyoruz. Ülkemizin öyle şeylerle karşılaşması olası ki, gerçekten de olup biteceklerin altından ne yapılsa kalkılamaz.

Son zamanlarda basına düşen ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dikkat çektiği Halep’deki Türk Şehitliğine olası bir saldırıyı bahane ederek Başbakan’ın Türk Ordusunu Suriye’ye sokma macerasını bile gözardı etmemek gerekiyor.

Sözümüz şudur: Bunca suçun ağırlığı altında hâlâ bulunduğu koltuğu terketmeyen bir Başbakan’la karşı karşıyayız.

Yani Başbakan işi uzattı.

Bizlere düşen görevse bir an önce bu uzatmaya son vermek ve AKP iktidarının alaşağı edilmesi için üzerimize düşen görevi yerine getirmektir.