BAŞARI YOK DUVARA TOSLAMA VAR

Yazan: Turgut Koçak 4 Ağustos 2020

Evet, yazıyoruz, konuşuyoruz iktidar hakkında düşüncelerimizi dile getirirken iktidar seçenekleri üzerinde de kafa yoruyoruz.

Bugün gelinen noktaya baktığımız zaman iktidar hangi yönde karar alırsa alsın ibrenin kendisinden yana kıpırdamadığını görüyor. Bu yüzden de geleceğini kestiremediği için de savunma mekanizmalarını diri tutmak için kendisi ile sonuna kadar birlikte davranacak olan dinci ve gerici çevrelere daha çok yanaşır oldu.

İşte bu yüzdendir ki Recep Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya konusunda daha önceki söylediklerinin tam tersini söyleyen ve uygulayan bir kararın altına imza atıp bir kez daha kaşınması gereken yaraları kanatarak kaşıdı. Ayasofya alehey ve şaşa ile ibadete açılıp cami yapıldığı ilan edildi. Hem bu girişim öyle yapıldı ki 24 Temmuz Cuma güne Hıristiyan kökenli din adamları da yazılı davetiye ile Cuma namazına çağrıldı. Bu çağrıda birilerinin duyarlılığının gözetilmemesi bir yana AKP ve saray iktidarı kabalığının da da daniskası gösterilmiş oldu.

Neyse işin bu yanını şimdilik pek eşelemeyelim. Peki, Ayasofya cami yapıldı, ibadete açıldı, kılıçla Ali Erbaş minbere çıktı, oradan Atatürk’e lanet okuyup 86 yıllık esaretten söz etti. Kuvvet komutanları siyasilerin arkasında üniformalarıyla namaza durdular sonra buradan sokağa uğrayan binbir kılıklı hokkabazlardan o kadar çok hakaret içerikli sözler işittik ki saymakla bitirilemez. İyi bunlar yapıldı da AKP ve sarayın oylarında artma mı oldu?

Ne gezer, daha önce yapılan anketlerde AKP’nin oyları yüksek çıkarken Erdoğan’ın tercih edilmesi de yüzde 60’ları bulurdu. Şimdi ise bu rakam AKP için 30’lara gerilerken Erdoğan için de 40’ların altına düştü.

Peki, ne oluyor da AKP ve saray oylarını koruyamadığı gibi sürekli olarak da düşürüyor? Yanıtı çok açık. Ülkemizde görülmemiş bir ekonomik yıkım var ve bu yıkıma bağlı olarak da işçiler işlerini yitiriyor, çalışanlar yaşamlarını sürdüremeyecek hale geldiler. Dolayısı ile AKP ve saray iktidarı ne yaparsa yapsın bu ekonomik gerçeğe çarpıp çarpıp tuzla buz oluyor ama buradan da muhalefetin çok da yükseldiğini göremiyoruz. Daha da önemli bir şey var sosyalist solda durum hiç de iyi sayılmaz.

Yalnız son günlerde ülkenin gündemine bir gerçek daha girmiş olacak o da iktidarın korona virüs salgını ile istenilen düzeyde mücadele edememiş olması ve bu yüzden de toplumdan sürekli olarak bir şeyleri gizlemeye kalkması. Öyle görünüyor ki bu iki başlık altında dile getirdiğimiz gerçekler iktidarı önümüzdeki günlerde kesinlikle daha da bir sallayacaktır kesin. Daha bu iktidarın demokratik hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi ve faşizan uygulamaları ile ilgili konulara gelemedik bile. Bu iki şeyin yanına bunları da eklediğimiz zaman bayram havası geçer geçmez bambaşka sıkıntılarla karşı karşıya geleceğimizi de unutmamalıyız.

Durum bu merkezdeyken önümüzdeki günlerin çok daha karanlık olacağını kestirmek hiç de zor değildir. Bir düşünün kadınlara karşı şiddeti protesto eden ve AKP ve sarayın polislerince sopalanan kadınların isteklerini bu gerçekten daha açık ne anlatabilir ki? Öyle görünüyor ki toplumun her kesimine yönelik baskı, şiddet, hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi çok daha artacaktır. İstanbul Sözleşmesi’nde AKP ve saray iktidarının destekçisi konumunda olan KADEM bile İstanbul Sözleşmesini savunurken Bilal tarafında iş tersinden yürüyor. Bu durumda her iki tarafı da haklı gören seçmenler oylarını yine gidip AKP’ye verecekleri için AKP’nin ve sarayın iki durumda da kazançlı çıktığını görüyoruz. Yoksa bu gelişme AKP güç kaybediyor ama AKP’nin tel tel döküldüğü anlamına gelmiyor.

Yukarıda geçerken de değindim. Durum bu merkezde diye muhalefetin kolayca kazançlı çıkacağını sanmamak gerekli. Hem bu kez demokrasi mücadelesi gerçeğinden yola çıkarak geniş bir kesim ne edip etmeli ve AKP ve saray iktidarını yenilgiye uğratmak için açık açık konuşularak ve davranılarak yeni bir mücadele hattına kesinlikle asgari müştereklerde anlaşarak işe girişilmelidir.

Yalnız burada bir önemli nokta daha var. O da bazıları gibi demokrasi mücadelesini sosyalizm mücadelesinin önüne geçirmek gibi anlamadan ya da bazılarının böyle anlamaması gerektiğini bilerek atılacak adım olarak demokrasi mücadelesi ile sosyalizm mücadelesini birlikte düşünerek mücadeleye devam etmektir, önümüzdeki mücadelenin anahtarı ve başarılı olunması buna bağlıdır unutmayalım.