Yazan: Turgut Koçak 15 Nisan 2015
Türkiye’de ilericilik nedir, devrimcilik ve sosyalistlik nedir birbirine karıştı. Kimisi işi şovenizme vardırdı yaptığı işin adını ilericilik ve hatta devrimcilik koydu. Kimisi feodal unsurları saflarında toplayarak, yaptığı işe bir kılıf bulup eylemini yine ilericilik ve devrimcilikle buluşturdu. Kimileri var ki, para tüccarından, dincisine, ağa, bey artıklarına kadar aynı gemide yol almaya başladı. Bunların yine de devrimciliklerinden yanlarına varılamadı.
Kendilerini sosyalist sananlar ise HDP gücünün çevresinde harman olarak gerçek sosyalistlere sosyalizm adına söz yetiştirme yarışına girdiler.
Bunların dilleri her tarafa dönmeye başladı.
Şeyh Sait mi?
Ooo, söz yok, o en devrimci.
Saidi Nursi mi?
Ne yani insanlık öldü mü? Sevmediklerimizi öldürelim mi? Nerede kaldı bizim insancıllığımız?
Eee, melle-molla işine ne buyurulur?
Onlar halktan, laikçilerin abartması.
Kaçakçı, göçekçi, adı uyuşturucu işlerine karışmışlara ne buyurulur?
Bizdense sorun yok. Hem ulusal mücadelenin içinde bunlardan da olacak elbet.
Ama tarihten bol bol örnekler var, bu gibilerin hiçbir ilerici hareketle çıkarlarının örtüştüğü görülmüş değildir.
Örneğin Kurtuluş Savaşı döneminde düşmanla işbirliği yapıp isyan çıkaranlara bir bakın Hanya’yı, Konya’yı görmekte zorlanmayacaksınız. İnsanlar emperyalist dünyaya karşı savaşırken bunlar din elden gitti isyanlarına girişmemişler miydi? Ya da ne bileyim bunlar değil miydi, İngilizlerle, şunlarla bunlarla işbirliği yapıp palazlananlar?
Anlaşılıyor ki, sizlerin mellesi de, mollası da ağası mütegalibesi ve de kaçakçı göçekçisi de farklı olmalı ki, bir güzel buluşabiliyorsunuz.
Hem sizin için Mustafa Kemal diktatör değil mi? Halkına yukardan bakıp halkı ezmedi mi? Bu konuda yazdıklarınız, çizdikleriniz ve söyledikleriniz gün gibi ortada değil mi? Hani bizler Mustafa Kemal’in kim olduğunu iyi biliyoruz da, her nedense sizleri tanımakta gerçekten de zorlanıyoruz. İşinize nasıl gelirse öyle davranıyorsunuz. davulun yerine göre kasnağına, yerine göre de davuluna vurmayı iyi beceriyorsunuz. Hem sosyalizmde neymiş değil mi? Yıl 2015’lere gelmiş ama sömürü, zulüm yani emperyalist/kapitalist dünyanın para babaları ve yerli işbirlikçilerinin yaptıkları değil, önemli olan birilerinin etnik kökeni, birilerinin dini imanı öyle mi? Bu tür mücadelelerin de yandaşları ve de sonuna kadar savunucuları olacak elbette ama bu iş gerçekten de sosyalistlere düşmez, düşemez. Çünkü çağımız SOSYAL DEVRİMLER çağıdır.
Ha bir de egemenlere yandan çarklı eklenenler var. Onların da milliyetçiliğinden, sözüm ona vatanseverliğinden yanlarına varılmıyor. Bir de sahte Atatürkçülükleri yok mu, dağı taşı inletir oldular ama gerçekleri sadece ve sadece şovenizm yapmaktan ibaret. Söylediklerini yan yana getirin Hitler’e taş çıkarttığını göreceksiniz. Hem, bunun mimarı da Doğu Perinçek. Doğu Perinçek’in son 40-45 yıldır izlediği politikalara bakın ne menem bir politikacı olduğunu görmekte asla zorlanmayacaksınız. Çevresine topladığı siyaset eskisi, burjuva partilerinden dökülmüşler ve faşizan görüş ve anlayışlarıyla öne çıkan kim varsa yanına almış. Gençleri tutmak için de en hızlı Amerikan karşıtlığını o yapıyor görünüyor.
Denizler onun arkadaşı. Sanki Denizler, Mahirler de kendisi gibi düşünüyormuş gibi mesaj verip gençleri safında tutuyor bu yolla. Hani diyebilirim ki, Makyavel mezarından kalksa yeminle söylüyorum Perinçek’e selam durur.
Niye mi?
Ondan daha iyi sakala tarak kimse vuramaz da onun için. Bu yüzden de sık sık kostüm değiştirir gibi düşünce değiştirir ama onun çevresindekiler yine de çıkıp ne oluyor diyemezler, demezler. Ceza evinden çıkar çıkmaz diline Fethullahı doladı ve Fethullaha karşı AKP ile birlikte mücadele edebileceğini söyledi ya, peski ne pes.
Onca içerde yattı ama içerde kalmasında Recep Tayyip Erdoğan’ın rolünü tam olarak görmüş de değil, anlamış da. Hem şimdilerde Kemalizmi sözde en iyi onun partisi Vatan Partisi savunuyor ya, HSYK’ya üye seçimlerinde ‘Yargıda Birlik’ listesini destekleyip AKP ile birlikte bol bol Kemalist’i oraya seçtirmeyi başardılar ya daha ne olsun değil mi? Hah şimdi oldu. Demek ki neymiş?
Vatan Partisi ile AKP Atatürkçülükte bir güzel buluşmuşlar.
Bunların hiç mi doğruları yok diye soruyorsanız, var tabi. Bozuk saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterir. İşte Vatan Partisi’nin doğruları da bundan ibaret.
Siyasette iki doğru tüm yanlışların karşısında nasıl ayakta kalacaksa artık, varın gerisini siz düşünün.
Vatan Partisi yatıp kalkıyor CHP’ye söylemediğini bırakmıyor.
Niye?
Çünkü oy alabilirse CHP’den alacak da onun için. Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak bu Alicengiz işlerine aklımız ermez ermesine ama kim kimdir, neyi savunurlar, savunduklarının ilericilikle, devrimcilik ve sosyalistlikle ilintisi var mıdır işte bunu iyi biliriz.
Sosyal sınıfların bu denli belirgin olduğu bir dünyada sınıf siyaseti yerine etnik köken, inanç ve de vatan, millet palavrasıyla politika yapanların söylediklerinin içi boştur. Öyle olmasa HDP için oy isteyenler kalkıp biz barajı geçemezsek 60 kadar milletvekili AKP’ye gidecek savı ile yani köylü kurnazlığı ile politika yapmaya kalkmaz. HDP’ye oy verilmesini isteyenlere açıkça diyoruz ki, size niçin oy verilmesi gerektiğinin önce içini doldurun ve işte hendek işte deve diyerek oy istemeyin. Vatan Partisi’nin sınıf pusulasını bir kenara koyarak hem de en kötü Kemalizm savunuculuğu ile ve de burjuva partilerinin döküntüleri olan boş tenekelerle oy isteyip bol bol vatan, millet, Sakarya laflarıyla varacağınız yer NASYONAL SOSYALİZMDİR. Ve zaten bu ülkenin geniş emekçi yığınları da bunu iyi bildiği için doldur boşalt yapmanın ötesinde sağlam bir örgüte de politikaya da sahip değilsiniz.
Bekleyin şunun şurasında Haziran’a fazla bir şey kalmadı.
AKP’nin ipinin nasıl çekileceği anlaşılıyor ki sizlerle olmayacak ama inanın bu ip çekilecek.