Yazan: Turgut Koçak 5 Ocak 2021
İşiniz gücünüz dalavere. Halkı kuru ekmeğe muhtaç etmişsiniz ama ne uçak filosundan vazgeçebiliyorsunuz ne de lüks araçlardan. Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda. Nasılsa Allah yüze yürü ya kulum demiş ya harman harman mülk biriktirmişsiniz. Kasalarınız para dolu. Ne var ki yine de bir türlü gözünüz doymuyor. Yeni yeni vurgunların peşindesiniz.
Son zamanlarda Türkiye sermaye kesimi ile ilgili değerlendirmelere tanık oluyoruz. Neymiş efendim, Türkiye sermayedarları demokrasiden, hak ve özgürlüklerden yana olmuşlar mı olmamışlar mı diye. Geriye dönüp bir gezinti yapıyoruz sonuçta görüyoruz ki Türkiye sermaye güçleri her zaman demokrasi ve özgürlüklerin düşmanı olmuşlar. Aydınlanma konusunda ise küçücük bir yakınlık bile duymayıp her fırsatta gerici iktidarların yanında yerlerini almışlar. Pusuda bekleyip devletten bize ne düşeceğinin hesabını yaparak en gerici iktidarların değirmenine su taşımışlar.
Avrupa’daki sermaye niye en azından burjuva demokrasisine yakın dururken Türkiye sermayesi onlar gibi davranmayıp cumhuriyet tarihi boyunca işleri güçleri komünist avcılığı olmuş? Bu konuda gerilere doğru gittiğimiz zaman bunu anlamakta zorlanmayacağız.
Türkiye’de kapitalizm ülkenin kendi iç dinamiği ile gelişmemiş. Feodal unsurlara karşı burjuvazi iktidar mücadelesi verip onları da alt etmiş değil. Dünün feodal unsurları büyük kentlerde ve taşrada ellerinde sermaye bulunduğu için sınıf atlayıp burjuvalaşmışlar. Ne var ki feodal gericiliklerini de aynen burjuva hallerine taşıyıp bu ülkenin geniş emekçi yığınlarına kan kusturmuşlar.
Daha önemlisi ülkemizde kapitalizmin kayda değer yarışmacı bir dönemi olmamış. İşin ta başında emperyalist tekellerle işbirliğine girip tekelcileştikleri için gericilikleri de beter soyguncu oluşları da eşyanın doğası gereği şekillenmiş.
Bugün, AKP ve saray iktidarının durumu tartışılırken sermaye güçleri bir kez olsun demokrasiden yana tutum almıyorsa nedenini doğru okumak gerekiyor. Hatta örnek verebiliriz bugüne kadar hangi sermaye örgütü kalkıp da Osman Kavala niye içerde diye sormuştur? Sormamıştır çünkü bir kısmı zaten iktidarın nimetlerinden yararlanmanın peşinde olduğu gibi bize de sıra gelir düşüncesi taşıdığı gibi aynı zamanda korkak olduğu için bu dönemi sessiz sedasız bir köşede nasıl atlatırızın da hesabını yapmaktadır.
Hem uluslararası boyutta hem de ülkemiz gerçeğinde artık kapitalizmden bir şey beklenemez. Dolayısıyla da kapitalistler çıkıp da demokrasi isteminde bulunacak değiller. Bugün kapitalizm uluslararası ve ülkemiz ölçeğinde bugün insanlığın bir numaralı düşmanı konumundadır.
Bugün SMA’lı çocukların hallerini hepimiz televizyonlardan izledik. Bir iktidar düşünün ki milli piyangodan aparttığı 75 milyon liranın Varlık Fonu’na aktarılmasına ortada şaibe olmasına karşın sesini çıkarmıyor ama SMA’lı çocukların anne ve babalarının açtığı kampanyalara bile yasak getirip göz göre göre çocuklarımızın ölümünü seyredebiliyor.
Bir avuç iktidar yanlısı iş çevrelerinin soygununa göz yumanlar iş milyonların geçim derdine düşmüş olmasını hiç mi hiç görmüyor. Yapılan zamlar elektriğe ve biri iki kalem zamı bile karşılamazken yeni zamların yağmur gibi yağdırılması adamların dikkatini bile çektiği yok.
Biz ne yapacağız peki?
İktidar türban tartışması yapacak onun peşinde koşacağız. İktidar üniversite namına ortada bir şey bırakmamı onu tartışıp duracağız. Tek kişilik yönetimin ne kadar kötü olduğunu söyleyecek ki öyledir. Sonra da dönüp parlamenter sistemin yeniden getirilmesi için halkın çok da anlamadığı şeyleri söyleyip geçeceğiz.
Sonuç; yaşananlara bir bakalım, halk yığınlarına ne büyük eza cefa çektirildiğini bir gözlerimizin önüne getirelim ki sosyalizmin, insanlığın tek kurtuluş seçeneği olan sosyalizmin savunulması için canla başla bir çabanın içine girelim.
Korkak her yerde korkaktır. Korkakların ister sağcısı olsun ister solcusu fısıldaşıp durmalarına prim vermeyelim. Sınıf gerçeğinin dışında ne söylenirse söylensin, hangi politikalarla gerçekler karartılmaya çalışılırsa çalışılsın biz sosyalistler hem işimize bakalım hem de bizim üstümüze düşen değişim ve dönüşümler için mücadele edelim.
Örneğin artık demokrasi mücadelesi burjuvaziden beklenilemez, bunu da biz üstlenelim ve yığınlar için umut kapısını ardına kadar açalım ki mücadelemiz sonuç alıcı olsun.