Yazan: Turgut Koçak 19 Ağustos 2013
Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’nin ileri gelenleri Mısır’ı bir kez olsun gündemlerinden düşürmüyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun, ilçedeki Cumhuriyet Meydanı’nın adının “Rabia Meydanı” olarak değiştirilmesi önerisinde bulunduğunu belirterek, “Hiçbir güç ve kuvvet, halk idare ve iradesine karşı çıkamaz. İşte biz de Esenler’den bunu Rabia Meydanı olarak dünyaya haykırıyoruz” diyerek kervana katılmış oldu. AKP’nin ileri gelenleri sanıyorlar ki, bu ülke babalarının çiftliği, seçilmişler ya canları nasıl isterse ülkeyi öyle yönetecekler. Bizler de onların keyfiliğini kuzu kuzu sineye çekip oturacağız. Akıllarında demokrasiden sadece bir seçim kalmış. Hoş seçilemeselerdi seçilmeyi de demokrasiden saymayacaklardı ya neyse. AKP’nin her boydan yöneticisinin konuşmaları birbirinin aynısı. Yani birbirinin kopyası. Tepedeki ne derse onlarda onu diyor. Başbakan Rabia işareti yaptı ya artık bütün AKP yöneticileri aynı işareti yapmayı sürdürecekler. Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan gibi de Mısır’la yatıp Mısır’la kalkacaklar.
Oysa Mısır’da destekledikleri Mursi ve Müslüman Kardeşler Örgütü ne yurtsever ne de gerçek anlamda Müslüman. Demokrasi ve insan hakları ile de ilgileri yok. Müslüman Kardeşler Örgütü’nün ilk kurucuları İngiliz ajanı ve onlardan para alan kimseler. Daha sonra ise cümlesi CIA’nın emrine girmişler. Süreç içinde de ABD’nin komünizme karşı “Yeşil Kuşak” projesi içinde rol almışlar. Mısır Cumhurbaşkanı Nasır’a ise iki kez suikast düzenlemişler. Bugün AKP tarafından mazlum gösterilen bu örgütün gerçek anlamda eli kanlı. İsrail’le de araları hep iyi olmuş. Bugün Ortadoğu’da herkesle arayı açan AKP iktidarının geriye kala kala dost olarak bir Müslüman Kardeşler Örgütü kalmış, bir de El Nusra, El Kaide gibi ÖSO’yu oluşturan ipten kazıktan kopmuş katil sürüleri.
Şimdi bir anımsatma yapalım. Libya deyince aklımıza ve dünyanın aklına kim gelirdi? Doğal olarak Kaddafi. O Kaddafi ki, Libya halkını yoksulluktan kurtarmış, insan gibi yaşamaları için önemli sayabileceğimiz sosyal değişiklikler gerçekleştirmişti. Libya’nın petrollerine göz koyan İtalya, Fransa ve öteki emperyalist ülkeler durup dururken Libya’ya müdahale ettiler. Bu müdahaleyi NATO şemsiyesi altında gerçekleştirerek işbirlikçilerle birlikte Libya’da 200 binin üzerinde Libyalının ölümüne sebep oldular. Arkasından da Kaddafi emperyalizmin gönüllü kölelerince linç edilerek öldürüldü. Şimdi ise gerçek anlamda bir Libya devletinden söz etmek bile olası değil. Bütün bunlar olurken Recep Tayyip Erdoğan NATO ile birlikte Libya’ya savaş tezkeresi çıkarttı ve emperyalistlerin suç ortağı olarak tarihe geçti.
Filistin mücadelesi uzun ve zorlu bir mücadeledir. Mücadele sonucunda da devlet olma aşamasına gelmiştir. Sonrasında ise Filistin Hamas’ın ortaya çıkması ile fiili olarak bölünmüştür. Bu bölünmede İsrail’in rolü büyüktür. Filistin’i güçten düşüren bu bölünme sonrasında ise İsrail ‘in eli güçlenmiş İsrail Filistin’e etkili saldırılar gerçekleştirmiştir. Bugün Hamas’ın etkili olduğu Gazze’de de AKP Hamas’ı desteklemiş zaman zaman buranın hamiliğine soyunarak sözde İslami hasletli bir politika yürütmüştür.
Süreç boyunca yardım etmek girişimi de dahil girişimlerde bulunmuş, bu desteğini göstermek için de geçtiğimiz Mayıs ayı içinde Gazze’ye Recep Tayyip Erdoğan ziyarette bulunacağını ilan etmiştir. Ne var ki, o gün bugündür bu ziyaret unutulmuş, Recep Tayyip Erdoğan’da bu ziyareti ağzına almaz olmuştur. İşte AKP iktidarının gerçek yüzü budur. Horozlanması içi boş bir horozlanma olup içinde ağırlıklı olarak satışı bulundurmaktadır. Dolayısıyla diyebiliriz ki, kim ki AKP’nin kayığına biner batması kaçınılmazdır. Bugün Mursi ve örgütü Müslüman Kardeşlerin de savunulması yukarıda sözünü ettiğimiz palavra bir savunmadır. İşin daha da kötüsü ülkemizde gerginlikten medet uman ve politikalarını gerici, emperyalizm uşağı bir maddi gerçekliğe dayandıran AKP’nin bu yöndeki girişimleri yüzüne ışık tutulduğunda gerçeğin gün yüzüne çıkış halidir.
Sonuç olarak AKP ülkemizdeki artan işsizlikle ilgili değil, açlık ücreti olan asgari ücretle ilgili değil, demokratik hak ve özgürlüklerle ilgili değil hatta faşizan uygulamaların dışında bildiği bir şey yok, her şey hile hurda ile dönüyor, ihale yolsuzlukları; son Toma, kask vb. şeylerin alımında bile açıkça sırıtıyor. Kısacası ülkemizde her şey berbat edilmiş, bütün bunlar bir şey değilmiş gibi AKP iktidarı kalkmış üstüne vazife olmayan şeylerle ilgileniyor. 11 yıllık iktidarı döneminde Amerika’nın dümen suyunda bir dış politika izlendi. İçerde izlenen ekonomik, demokratik ve sosyal politikalar da ise sınıfta kalındı, geniş halk yığınlarının canına okundu. Neymiş efendim Esenler’deki meydanın adı Rabia Meydanı olacakmış. Varın gidin ordan, adamın tepesini attırmayın bu ülkeyi babanızın da çiftliği sanmayın.
Artık yeter!
Madem seçimle gelmek her şeyi yapmak için haktır diye düşünüyorsunuz o zaman bir de gitmeden ortaya edin bari…