ARTIK SIRA BİZDE

Yazan: Turgut Koçak 9 Ağustos 2011

Türkiye Sosyalist İşçi Partisi kurulduğu tarih, 15-16 Haziran 1974 tarihinin hemen arkasından hızla örgütlenmeye başladı. Örgütlenme çalışmalarının önü bir yandan devletin kolluk güçlerince, diğer yandan da sivil faşistler tarafından kesilmek istendi. Yöneticiler hakkında 141-142. Maddelerden arka arkaya davalar açıldı. Bazı yöneticiler cezaevlerini boyladı. Ama hiçbir güç partinin örgütlenmesinin de, mücadelesinin de önünü kesemedi. TSİP, işçiler, öğrenciler, aydınlar içinde yaygınlık kazandı. İşçi eylemlerinin ve demokratik kitle örgütlerinin öncülüğünü çoğu kez partililer üstlendi. Toplantıları, mitingleri başlı başına bir olay oldu. Saldırılarla karşılaşıldı. Saldırıların hemen tamamı bedeller ödenerek geri püskürtüldü. TSİP’in kitleselleşmesi hem sağ güçleri, hem de çeşitli sol yapıları önemli ölçüde kaygılandırdığı için parti 15-16 Haziran 1974 tarihinden 12 Eylül faşist darbesinin gerçekleştirildiği güne kadar sağlı sollu mücadele vermek zorunda kaldı. 12 Eylül faşizminin karanlık günlerinde ise varlığı ortadan kaldırılamayan neredeyse tek örgüt oldu. Zor koşullarda da mücadelesini sürdürerek örgütlü yapısını 1990’lı yıllara kadar getirdi. Parti onca bedel ödemiş yıkılmamıştı ama kendi içinde yıkılmak istendi. Yönetim kademesinde bulunan kişilerin bu hareketi partiye olan güveni büyük ölçüde sarstığı için geçmişte TSİP içinde yer alan arkadaşlarımız çeşitli örgütlere savrularak etkisizleştiler. TSİP’i sürdürenler olarak büyük çabalarla ayakta kalmayı başardık.

Başlangıçta bizim bu kararlılığımıza burun bükenler; yıllar sonra olsa; mücadeleyi bırakmayanların kazanacaklarını bir kez daha yaşayarak gördüler. Hemen bütün politik çizgiler oradan oraya savrulup dururlarken nasıl olmaktaydı da bir tek TSİP hem öğretisel hem de örgütsel olarak direnmiş ve bugünlere kadar mücadeleden kopmadan varlığını sürdürmüştü? Bu sorunun yanıtını arayanların sayısı bugünlerde epey arttı. TSİP, yeniden toparlanmaya ve güçlenmeye başladı. Politik tespitlerinin hemen tamamı doğrulandığı gibi, kararlılığı dost düşman herkese örnek oldu.

12 Haziran 2011 Parlamento seçimleri daha gündeme gelmeden seçimlerle ilgili görüş ve düşünceleri sol güçlerce önemsenmemiş de olsa sonuç olarak TSİP’in söylediklerini doğrulandı ve kendilerinde keramet olduğunu varsayan kimi partilerin evdeki hesabının çarşıya uymadığı görülerek TSİP’in dile getirdikleri bir bir gerçekleşti.

Şu anda genel görüntü hiç de iç açıcı değil. Ülkemizde ve dünyada önemli olaylar yaşanmasına karşın Sol ve Sosyalist Solun sesi sedası çıkmıyor. Hani yaz ya, hani sıcaklar bastırdı ya, politika da tatile çıkmış olacak ki, meydan tam anlamıyla işbirlikçi AKP iktidarına kaldı. Sendikalarda tıs yok. Demokratik kitle örgütlerinin sesi soluğu kesik. Sol siyasi parti ve örgütler bir süreliğine ortada gözükmüyorlar. Derinden çalışanlardan bazıları ise “Blok” partisi hesabı içindeler. Bir başka deyişle bugüne kadar ne yaşanmışsa aynı şeyler yaşanacak ve derde deva bir örgütlenme gerçekleştirilemeden birçoklarının enerjisi baba sol siyasetçiler tarafından tuz buz edilip dağıtılacak. İşi gücü örgüt kurmaktan ve dağıtmaktan öte gitmeyen baba sol siyasetçilerin marifetiyle emekler yele verilecek.

Oysa Bay Tayyip ve partisi AKP, ABD emperyalizminin taşeronluğunu öyle gözü kara üstlenmiş ki, bugün salt bu yüzden Suriye ile Türkiye arasında ipler iyice gerilmiş durumda. Bay Tayyip’in kulağına kim üflediyse; Suriye’de yaşananları Türkiye’nin iç sorunu sayan konuşmalar yapıyor. Bu ipe sapa gelmez konuşmaları, kimileri Türkiye’nin küresel aktörlüğü ile açıklamaya kalksa da, hiç mi hiç gerçeklerle örtüşmüyor. Ortada açıktan açığa ABD emperyalizminin taşeronluğunu üstlenmiş bir iktidarın hezeyanlarından başka bir şey yok.

Amerika’nın kredi notu düştü ya, bizim piyasalar zatürre oldu. Piyasa inişli çıkışlı dalgalanmalar yaşıyor. Dolar 1800’lere vurdu. Ancak yetkililer durumun yine de iyi olduğunu açıklıyorlar. Yalanlar az geliyor ki, AKP yetkilileri üstüne üstlük çıkıp haziran ayı hesabıyla sanayi üretiminde %6 bir artış gerçekleştiğini açıklayarak balon politikasına devam ediyorlar. Oysa bu artışın nasıl gerçekleşmiş olduğunu ne soran var ne eden. Geniş emekçi yığınlarının yaşamına yansıyan nedir diye sormuyoruz bile. Sorsak ne olacak? Bugünkü iktidarın lüks otellerde iftar sofraları kurmaktan başlarını kaşıyacak zamanları mı var? Televizyonlarda gördük. Müslümanların zencileri lüks otellerde iftar sofraları kuranları eleştirmek ve bir gerçeğe işaret etmek için otel önlerinde iftar sofraları düzenliyorlar. AKP’lileri kast ederek Müslümanlık bu değil, demeye getirerek “kapitalizm israftır” diyorlar.

Kürt sorunu ile ilgili yapılan ne var? Dünde askerler ve polislerin cenazesi geliyordu bugün de. Dünde Kürt gençleri öldürüyordu bugün de.

Evet, bugün amacım yaşadıklarımızı ortaya dökmekten çok, kendi gerçeğimize işaret etmek yazıya başlamıştım. Ama kolay olmuyor. O kadar yoğun ve ağır bir gündemi var ki Türkiye’nin ister istemez bunları dile getirmeden geçmek olası olmuyor. TSİP’i hemen her yerde ayağa kaldırmak boynumuzun borcu. Yine sendikalarda, demokratik kitle örgütlerinde, gençlik örgütlerinde inisiyatifi ele almak ve Bay Tayyip’in işbirlikçi iktidarının keyfi karar ve uygulamalarına geçit vermemek için TSİP’i her il ve ilçede örgütlememiz gerekiyor. Diyoruz ki; denendi ve görüldü. Bugüne kadar örgütlenme anlayışlarının hiçbiri tutmadı. Onca emekler birilerince boşa çıkartıldı. Bu gerçekler ışığında bir kez daha eski TSİP’leri ve partiye yeni katılacak bütün devrimcileri parti saflarına çağırıyor ve diyoruz ki:

ARTIK SIRA BİZDE…