Yazan: Turgut Koçak 14 Haziran 2014
ABD emperyalistlerinin Irak’ı işgal etmelerinden bu yana Ortadoğu ülklerinde terör örgütleri çığ gibi büyümüştür. Bu terör örgütleriyle de AKP doğrudan ilişkilidir. Libya’nın işgali sırasında ve sonrasında AKP iktidarı doğrudan dinci El Kaide örgütleriyle işbirliği yapmış, iktidara taşınan bu halk düşmanlarına para, lojistik destek, silah verilmiş; bu grupların uluslararası alanda tanınması ve destek görmesi için ülkemizde bunlara toplantılar yaptırılmış; sonuç olarak onca ilişkimiz olan Libya Lideri Kaddafi’nin linç edilmesinde rol oynanarak Libya’nın başta petrolleri olmak üzere madenlerine ve çeşitli olanaklarına emperyalistlerce el konulması sağlanmıştır.
Tunus’ta da aynı rolü oynayan AKP iktidarı gerici, dinci El Kaide’ci kesimleri destekleyerek ülkede dinci bir rejime dayanan bir yönetimin oluşmasında üstüne düşeni yerine getirmiştir. Bizim ülkemizde de şeriatçı ve İslami bir devlet kurulması için elinden geleni yapan AKP iktidarı bu işin Türkiye dört bir yandan kuşatıldığında daha kolay olacağını düşündüğü için işi kaleleri daha kolay düşecek olan Arap ülkelerinden başlatmıştır. Bu anlamda Sudan’da da öteden beri aynı yol izlenmiş, uluslararası alanda kırmızı bültenle aranan Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir’i ağırlayan Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan değil midir?
Yemen’de süren iç kapışmada Türkiye’den gönderilen silahlar kim ya da kimlere gitmekteydi? Silah yüklü gemide arama yapıp gerçekleri ortaya çıkaran bir Yemen subayı kim ya da kimlerce öldürüldü? Yakalanan silahların Türkiye çıkışlı olduğunu cümle cihan bilir ve gerçeklere parmak basarken AKP iktidarı bu olup bitenlerin üstünü nasıl oldu da örtmeyi becerdi? Ya da şöyle diyelim; birden bire Ortadoğu’da İslami rejimle olağan rejime doğru gelgitler yaşayan ülkelerde Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarı hangi amaçla aklınca yeni rollere soyundu dersiniz?
“Arap Baharı” adı altında Mısır’da yaşanan gelişmelerde AKP iktidarı kimin yanında kimin karşısındaydı? O tarihlere kadar Cumhurbaşkanı Mübarek’in kim olduğu bilinmiyor muydu da ABD’nin operasyonuna AKP iktidarı Türkiye’yi payanda yaptı? Kuruluşu emperyalistlerce gerçekleştirilen, daha sonra sayısız evreler geçiren ama hep bir ayağı emperyalistlerde olan Müslüman Kardeşler örgütü neyin nesiydi de, AKP iktidarı tarafından desteklenip her anlamda yanında yer alındı? Daha sonra seçmenlerin %40’ının katıldığı o seçmenlerin oylarının ancak yarısını alan Mursi ile Recep Tayyip Erdoğan can cana olup nasıl kankaya dönüştüler? Mursi iktidardan devrildiğinde Mursi’yi neredeyse Türkiye’nin bir numaralı sorunu haline getirerek miting meydanlarında Rabia işareti yapıp halkı galeyana getirmesinin nedeni ne olabilirdi? Bütün bunları doğru okumamız için daha ne büyük kötülüklerle karşılaşmamız gerekir ki bu gelişmelerde iktidardan hesap sormak için daha atak bir politika izleyelim?
Irak’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi ülkesinde ipe götürülecekken nasıl olmuştur da kendisine Türkiye tarafından sahip çıkılmıştır? Haşimi yoksa insani hasletlerle dolu bir kişidir de kadre uğradığı için mi sahiplenilmiştir. Ya da Haşimi hangi amaçla AKP iktidarının korumacılığına mazhar olmuş, kendisine Türkiye’de ev verilip niçin besiye çekilmiştir? Irak’ta Musul’un IŞİD tarafından işgal edilmesi Türk Başkonsolosluğu’nun işgal edilip personelinin de esir alınması sonrasında Haşimi niye IŞİD’ı kutlayan kişiler arasında yer almıştır? Musul’u IŞİD’a teslim eden Musul valisi ve kardeşiyle AKP iktidarının ilişkisi ne düzeydedir ve bu ilişkiyle elde edilmek istenen nedir? Konu buraya gelmişken sözde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun rezalet denilecek tutum ve davranışlarını hangi kaba koyabiliriz? IŞİD’ı dost gören AKP iktidarı Musul’daki başka konsolosluk ve temsilcilikler dururken hangi amaçla Türkiye Başkonsolosluğu’nu işgal edip personelini esir almıştır? Daha dün Niğde Ulukışla’da yurttaşlarımızı katleden IŞİD militanının rehinelerle değiştirilmesi pazarlığı hangi arlanmaz utanmazlıkla gündeme getirilmektedir? Türkiye’den de IŞİD’a 4000’e yakın katılım olduğu söylenmektedir, iktidar yoksa gizli seferberlik ilan edip IŞİD’a terörist mi toplamaktadır?
Yine bu iktidarın Somali ve Miyembar ile ilişkileri sadece insanı hasletlerden mi kaynaklanmaktadır ki sürekli olarak Türkiye AKP’nin bu ilişkilerinin bedelini ödemektedir? Somali’de saldırıya uğrayan nasıl olmaktadır da Türkiye’nin konsoloslukları ve insanları olmaktadır?
Suriye’de yaşananlar ortada. AKP burada kafa kesen teröristleri her anlamda desteklemiş, onlara silah ve her türlü yiyecek giyeceğin yanında kolaylıkla hareket alanları da açmıştır. Daha açık söylemek gerekirse AKP iktidarı burada salt destekçi değil kendisi de bizzat terörist konumdadır. Ya; AKP’nin Suudi Arabistan ve Katar gibi halk düşmanı yönetimleriyle birlikteliğine ne buyurulur? Niçin her fırsatta AKP bu iki ülke ile sıkı fıkı bir birliktelik içindedir? Bu iki ülkede insani olarak niteleyeceğimiz en küçük bir uygulama mı söz konusudur da AKP burayı Kâbesi haline getirmiştir? El Kaide, El Nusra, IŞİD, Müslüman Kardeşler ne kadar terör örgütü varsa AKP iktidarı bunlarla içli dışlıdır. Ilımlı İslam modeliyle iktidara gelen AKP, şeriatçı ve Radikal İslam devleti kurarak iktidarda kalmanın hesaplarını yapar konumdadır. Bu yüzden de AKP’yi herhangi bir sermaye partisi ile bile bir tutmamak gerekir. Yaratacağı tehlikelerin boyutunu iyi görerek AKP’yi iktidardan indirmek zorunlu hale gelmiştir. Olup bitenler; AKP’nin iflas etmiş politikalarından, beceriksizliğinden ibaret değildir.
Bu sonuçlar tam da AKP’nin amaçlarına varması için merdivenlerin basamağı sayılmalıdır.
Başka bir seçenek yoktur, AKP ya bu merdivenlerden çıkıp amacına ulaşacaktır ya da merdivenlerden yaka paça indirilip tarihin çöplüğüne havale edilecektir.