Yazan: Turgut Koçak 2 Temmuz 2013
Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mayıs’tan bu yana süren halk eylemleri için neler demedi neler. Göstericiler için seçilen hakaret sözlerinin bini bir para. Bunları geçmiyoruz da geçiyoruz çünkü gösteriye katılanların üstünden bu sıfatlar su gibi akıp ağızlarından bu sözler dökülenlerin diline yeniden yeniden yapıştı. Onlar da kirli sözleri habire döktürüp duruyorlar. Ancak bu sözlerin bir işe yaramadığını anlayan iktidar bu kez de etkili olacağını düşündüğü komplo teorilerine bir bağlandı, bir bağlandı kör düğüm oldu. Neymiş efendim; bu eylemlerin arkasında dış güçler varmış. Kim ki bu dış güçler? Soroz mu? Faiz lobisi mi? AB mi? Moskof mu? Yoksa Amerika mı? Yok, yok Amerika olmaz. Niye derseniz; Amerika’yı ülkenin işbirlikçileri hep göğüslerinde bir madalya gibi taşıyarak öyle içimize öyle içimize soktular ki, Amerika’dan söz edildiği zaman dış güç olarak tanımlamak ayıp kaçar. Eee peki kim bu dış güçler? Faiz lobisi de tutmadığına göre kim olabilir, kim olabilir derken yanıt yine AKP’nin Deniz Feneri olayından ipliği pazara çıkmış olan Beşir Atalay’dan geldi. Beşir Atalay’a göre; bu gösterilerin arkasında Yahudi lobisi varmış. Öyle ya AKP İsrail’in NATO’ya alınmasını boşuna imzalamadı ya. Her şeyin bir karşılığı olacak…
Bizim orada halk arasında abuk subuk konuşanlar için derler ki; “sap yiyor, saman mıçıyor.” AKP iktidarının tepesindeki adamların durumu da tıpkı bu. Ağızlarına ne gelirse gelişigüzel sallayıveriyorlar. Öyle ya; “iki ayyaş” sözcüğü de gelişigüzel söylenmiş sözlerdi, “ayaklar ne zamandan beri başları yönetir oldu” sözü de. Dünkü yazımızda Recep Tayyip Erdoğan’ın tatile çekilip dinlendiğini yazdık. Yazımızın devamında da enerji biriktirdiğini, kendisi dönünceye kadar kendisine biat etmiş bakanlarının ortalığı biraz olsun yatıştırmak için ellerinden geleni yapacaklarına değindik.
Bu iktidarın elinden ne gelir diye sormayın. Bana kalırsa iyi bir şey bugüne kadar gelmiş değildir. Ancak bu iktidarın elinden tam 11 yıldır çok şey geldi. Bu yüzdendir ki, halkın canına tak ettiği için halk da ayağa kalkıp yeter dedi. Bu, Gezi Parkı olayları sonrası yükselen halk hareketi bir şekilde iyice sönümlendirilmek isteniyor. Nasıl mı? İktidar olanakları kullanılıp bu eylemlerin içinde yer alanların bir şekilde tutuklanıp içeriye atılması sağlanarak. Bu yüzden tutuklamaların arkası kesilmiyor. Baskınlar, aramalar, yeni yeni komplolar kurularak insanlar cezaevini boyluyorlar.
Sadece bu kadar mı? Ülkemizde bir de Recep Tayyip Erdoğan’ın infaz mangası görevini gören gazete ve televizyonlar var. Buralarda köşe kapmış olan ne kadar düzeysiz, bencil, vurguncu, kişiliksiz, ülke düşmanı, yabancı güçlerin yalakaları varsa ağız birliği etmişler; kendilerince Recep Tayyip Erdoğan iktidarını kim zora sokuyorsa biletini kesiveriyorlar. Öyle şu denir de şu denmez diye bir şey yok. Her şey deniyor her şey. Bu konuda V/akit gazetesi başı çıkıyor. Bunların ağzına ne biber sürmek kâr eder ne de biber gazı sürmek. Çünkü şaftları kaymış, her türlü değer yargılarını bir yana itip birer cehennem zebanisi kesilmişler.
Ha bir de bir benzerliğe dönelim. Mursi kimdir? Amerika tarafından Mısır’a Cumhurbaşkanı yapılan Müslüman Kardeşler Örgütünün desteklediği şeriatçı bir halk düşmanı. Peki, ne oldu? Mısır halkı Tahrir Meydanı’na indi ve Mursi’nin defolup gitmesini istedi. Mursi ne yaptı? Baktı pabuç pahalı kaçıp saklandı ve orduyu göreve çağırdı. Arkasından da tıpkı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerini birebir dile getirdi. Nasıl mı? Mısır’da kendisini yıkmak isteyenlerin arkasında da dış güçler varmış. Mursi’yi de faiz lobisi kıskaca alıp düşürmek istiyormuş. Yabancı ajanslar yalan haber yapıyor, televizyonlar kendisi ile ilgili gerçek dışı haberler veriyorlarmış. Bir tek bu işin arkasında Yahudi lobisi var demedi bir iki gün içinde onu da derse şaşırmayız.
Şimdi düşünelim, şu Mursi denilen adamla Recep Tayyip Erdoğan ruh ikizi olsa bu kadar olur. Bu kadar benzerlik hayra alemet midir değil midir onu zaman gösterecek, ancak Mursi’nin de, Recep Tayyip Erdoğan’ın da pili bitmiştir. Benzerlik bu kadarla da kalmıyor. Katar doğrudan Mursi’yi destekliyor. Suudi Arabistan Krallığı da Selefilerin partisi Nur Partisi’ni. Cumhurbaşkanı seçimlerinde Mursi’ye destekleyenlerin başında Nur Partisi yok muydu? Vardı, hem de en önde. Bu parti şimdilerde karışmıyoruz dese de Mısır’da saflar daha da keskinleşirse Nur Partisi ‘de doğrudan Mursi’nin yanında yer alacaktır.
Gelelim Recep Tayyip Erdoğan ve Partisi’nin arkasındaki gerici güçlere.
Amerika’yı saymıyoruz o zaten damgalı eşşek. Katar ve Suudi Krallığı ise her konuda Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte. Bu durumda komplonun içinde olanlar Gezi Parkı olayları ile ayağa kalkan halk mıdır yoksa Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP midir?
Sözleriniz boş Sayın Erdoğan çünkü güneş balçıkla sıvanmaz.
Sizde nasıl kamufle yaparsanız yapın kendinizi gizleyemezsiniz…