Yazan: Turgut Koçak 21 Haziran 2015
Ülkemizde oldum olası şu MHP’ye birçok ilerici ve aydın geçinen kimse olmadık misyonlar biçtiler. Hele AKP iktidara geldikten sonra denize düşen yılana sarılır örneğinde olduğu gibi birçok kimse MHP’nin gerçek yüzünü özellikle görmezden gelerek CHP’nin yanına küçük, bodur bir ağaç gibi dikilip her daim CHP ile yakın durmaları bir kurtuluşmuş gibi gösterilmeye çalışıldı. Oysa AKP’nin 13 yıldır gerçekleştirdiği politikalara baktığımız zaman MHP’nin AKP’nin yedek bir stepnesi gibi davrandığına çok tanık olduk çok. Yerel seçimlerde birçok belediyeyi eğer MHP almışsa bilinmeli ki, bu başarısını CHP’ye borçludur. Çünkü emanet oy vermeye meraklı birçok kimse AKP kazanmasın da diyerek insanları MHP’ye oy vermeye teşvik ettiler. Bu yüzden de bir de baktık ki CHP’nin oyları birçok ilde %10’ların altına düşmüş. Salt bu yüzden olsa gerektir ki, CHP için bazı illerde psikolojik bir eşik oluştu. CHP’ye verilmesi gereken emanet oylar süreç içinde bir daha geriye dönmediği için CHP de Türkiye genelinde belli bir yüzdeye çakılıp kaldı. Bu yüzden de CHP, MHP ile koalisyon oluşturacakmış gibi görünen politikalarından bir an önce vazgeçmeli, sola daha açık politikalara önem verir bir politika izlemelidir.
İçanadolu illerindeki oy yüzdesi genel olarak Türkiye ortalamasını da yansıtır. İçanadolu’nun bazı illeri hariç birçoğunda MHP’nin oyları yüksektir. Oysa CHP yıllardır İçanadolu illerinde birinci parti değilse bile ikinci parti konumundayken bazı illerde MHP, CHP’yi geçmiştir. İçanadolu illerini iyi bilen biri olarak buna sebep yukarıda belirttiğim anlayışın CHP’yi erozyana uğratmasıdır. Başka bir örnek vermek istiyorum. Erzurum ilinde CHP’nin oyları çok düşüktür. Haydi, bu ilimizde yaşayan Kürt yurttaşlar oylarını HDP’ye vermiştir. Peki, nasıl olmaktadır da CHP Erzurum’da tutturması gereken yüzdeyi tutturamamaktadır? CHP denilebilir ki, nasıl olsa bu ilden gerektiği kadar oy alamıyorum ozaman da bana gelmesi gereken oylar AKP’ye gideceğine MHP’ye gitsin hesabı yapmaktadır? Bu düşünceye bağlı olarak da bu ilde CHP’nin çalışmaları hep kısıtlı kalmaktadır. İlk kez bu seçimlerde genç bir bayan avukat alışılmışlığın ötesine geçti ve Erzurum’u kendileri için kurtarılmış kent sayan gericilere kök söktürdü. Bu da gösteriyor ki, CHP bir an önce emanet anlayışını terk etmelidir. Terk etmezse yitirdiği seçmenler bir daha kendisine kolay kolay geri dönmemektedir.
Daha seçim sonuçları belli olur olmaz; Bahçeli kendisini ana muhalefet partisi olarak ilan ediverdi. CHP’yi ise AKP ile hükümet kurması gereken parti olarak lanse edip halkın gözünde CHP’yi muğlâk, güvenilmez bir alana bilinçli bir şekilde itiverip aklınca puan kazanmak istedi. Ancak HDP kadar milletvekili çıkarmasına karşın HDP’yi de “kırmızı” çizgisi sayarak olası bir erken seçimde veya seçimlerin yenilenmesi durumunda daha çok oy alabileceğini hesap ettiği için Bahçeli, MHP sanki matah bir şeymiş gibi MHP’ye bir de ana muhalefet partisi sıfatı biçti.
Çok önemli bir şey olmazsa anlaşılıyor ki, ortaya mevcut partiler bir hükümet çıkaramayacaklar. AKP ve MHP hükümet kurmak konusunda birbirlerine en yakın partiler olmasına karşın, eğer Bahçeli söylediklerini es geçmezse böyle bir hükümetin de kurulma şansı sıfır olarak gözükmektedir. CHP’nin ileri sürdüğü koşullara baktığımız zaman CHP’nin de AKP ile bir hükümet kurması olası gözükmüyor. Geriye AKP azınlık hükümeti kalıyor o da HDP desteklerse, bu da şimdilik zor görünse de olmayacak şey de değildir. Ortalıkta dolaşan uçuk kaçık senaryoları şimdilik geçiyorum.
Demek ki neymiş? MHP’ye bel bağlanmamalıymış. MHP üzerinden hesap yapanlar hem CHP’yi yontarken hem de CHP’nin soldan uzaklaşmasına yol açarak sağa hizmet ediyorlarmış. 4+4+4 Eğitim Sistemi’nde bile MHP’nin tutum ve davranışları, AKP’nin çıkarmış olduğu tezkerelerde MHP’nin çekincesiz oy kullanması vs hiç unutulmaması gereken davranışlar olarak belleğimizden silinmemeli ve çıkarsamaları yaparken bu gerçekleri göz önünde bulundurmalıymışız.
Bütün faşist ve sağ partiler arıza partilerdir. MHP’nin arıza partisi olmadığını kimse söyleyemez. Bu gibi etnisite üzerinden politika yapan partiler öz itibari ile çok tehlikeli olup sınıf mücadelesinde birinci dereceden dikkat edilecek partilerdir. Gerçek haliyle inanç ve etnisite üzerinden politika yapan partilerin yüzdeleri %5’in her zaman altındadır. Bugün ortaya çıkan yüzdeler yanıltıcıdır. Bir başka deyişle bu oylar giydirilmiş oylardır.
Bizim görevimizse bu partilerin ipliğini pazara çıkararak giydirilmiş oyları üstlerinden çıkarmak ve onları ar namus tertemiz halleriyle toplumun karşısına çırılçıplak çıkarmaktır.
Siz bakın o zaman faşizan bir bakışla ortalığa tehditler savurarak konuşabilirler mi?
Görür ve sanal şişirmelerin balonunu da böylece indirmiş oluruz.