ARDAMARI ÇATLAKLAR

Yazan: Turgut Koçak 5 Eylül 2015

Recep Tayyip Erdoğan’ın “Havuz Medyası"nın ardamarı çatlamış. Bunların ne utandıkları var ne de arlandıkları. Mehmet Alkan Yarbay kardeşinin tabutu başında gerçekleri söyleyince bunların hedefi oldu.

Bu yüzsüzler güruhu yarbaya Alevi dediler kesmedi, sonra da Mehmet Alkan Yarbayı PKK’lı bile yaptılar.

Oysa; orada tabutun içinde yatan kardeşi Ali Alkan Yüzbaşı PKK ile savaşırken yaşamını yitirmişti.

Yüzsüzlük parayla değil ya sürüsüne bereket bir sürü it sürüsü Aktrol sosyal medyada demediğini bırakmadı. Yarbayın ordudan atılmasını isteyen mi dersiniz, kansızlığı üzerine şerefsiz bir söylem geliştireni mi dersiniz insanlığını yitirmiş bir sürü halk düşmanının saldırılarına tanık olundu. Bu kadarla kalınsa haydi geçtik, bunların tiynetini zaten biliyoruz. Burhan Kuzu gibilerinin de ağzından çıkanı kulakları duymadı. Neymiş efendim; ordu mensubu acılarını içine atmalıymış, çizmeyi geçmişmiş, hakkında derhal hukuki soruşturma başlatılmalıymış, mış mış mış…

Belki de Mehmet Alkan Yarbay’ın çıkışı bir başlangıç oldu. Dişi kitli, soluk benizli, cenazelerinin başında öylece sessizce duranlar şimdi öyle durmuyorlar. Oysa her şey ne kadar da güzeldi. İktidarın genellikle bir yetkilisi hatta en üst yetkilisi çıkar bir vatan, millet Sakarya nutku atar sonra da “Vatan sağolsun” dedi mi oradaki cemaat hep birlikte “vatan sağolsun” çekerdi. Şehitlik mertebesi üzerine edilen bir kağnı lafta cabasıydı. Trabzon’da bir polis cenazesinde tabutun üzerine elini koyarak şehit ailelerinin ve yakınlarının ne mutlu insanlar olduğunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan değil miydi?

Sonra bu hamasi sözleri başka hamasi sözler izlemedi mi? Bir Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı vardı seçim hükümeti kurulması nedeniyle yerinden olmuş Taner Yıldız, demedi mi benim de en büyük emelim şehit olmaktır diye. Gerçi bunları tutan yoktu ama gidip oralarda şehit olmak akıllarının ucundan bile geçmezdi. Bilmem kaç kişilik koruma ordusu ve zırhlı araçla gezenler şehit olmaktan söz ediyorlardı ne hoş değil mi?

Yarbay Mehmet Alkan’ın açtığı çığırdan bu kez de Astsubay bir bayan yürüdü. O da, zenginlerin çocuklarının ölmeyeceğini, buralarda hep yoksulların çocuklarının öldüğünü söyleyiverdi acılı anneye. Başka asker cenazelerinde doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan sözler de edildi. Edildi ama bu kez de vay sen misin bu lafları eden denilip şehit yakınları Cumhurbaşkanı’na hakaretten kodesi boylayıverdiler. Ama insanlar artık ne baskılardan korkuyorlardı ne de içeri atılmaktan. Bu kez bir polis cenazesinde şehit yakını şunları söylüyordu; “sizler milyonluk zırhlı arabalarla dolaşacaksınız, polislere de teneke arabalar verip ölümlerine sebep olacaksınız.”

Bir kere yığınlar öyle hamasi laf salatası dinlemek istemiyordu artık. Üstelik de “vatan sağolsun” palavrasının da halkın ensesinde boza pişirenlerin sağolsunu anlamına geldiği de çoktan öğrenilmişti. İşte bu yüzden bundan sonraki cenazelere göreceksiniz ne saraydan ne de hükümet yetkililerinden kolay kolay katılan olmayacak. Eğer katılım olursa da bu kez binlerce koruma ordusu ile şehit yakınları enterne edilip öyle katılınacak ancak.

Gördüğünüz gibi kentlerde güpegündüz silahlı çatışmalar oluyor. Bu çatışmalarda güvenlik güçleri yaşamlarını yitiriyorlar. Yollar patlatılıp araçlar havaya uçuruluyor, yine insanlar yaşamlarını yitiriyorlar. Güpegündüz yollar kesilip saatlerce yol kontrolü yapılıyor. Sizin anlayacağınız bugün yaşadıklarımız bugün olan bir şey değil. AKP iktidar olmak için bugünkü ortamı bilerek ve de isteyerek hazırladı. Bu gerçeği gerek asker, gerekse polisler arasında bilmeyen varsa çıkıp konuşsun. Bize göre yoktur, çünkü olup bitenler herkesin bilgisi içinde bu noktalara gelip dayandı.

Böylesi bir durumda bir iktidar dünyanın başka bir ülkesinde bir gün bile iktidarda kalamaz. Daha açık söylemek gerekirse böyle bir iktidarı iş başında bırakmazlar. Yani halk buna izin vermez. Oysa; bizde olanlar tam tersine, AKP seçilememiş ama yine de iktidar koltuğunda. Bunca kan ve gözyaşının sorumlusu ama yine iktidar koltuğuna yapışmış bırakmıyor.

Bu durumda neler olacağını merak ediyorsanız söyleyelim. Türkiye daha büyük belalarla karşılaşır ve de bunun bedeli çok ama çok ağır olur. Ardamarı çatlakların söz ve karar sahibi olduğu bir ülkede denizlerinde de cesetler yüzer, dağları taşları da al kanla sulanır. Doğru dürüst kimse çıkıp da gerçekleri sorgulamazlarsa Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun palavralarını da B-20 toplantısı gibi toplantılarda daha çok dinleriz.

Ama kara göründü. Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı hangi posta bürünürse bürünsünler artık toplum katında iyi tanınıyorlar.

1 Kasım seçimlerinde de bu yüzden kendilerine gereken ders verilecek, asla aradıklarını bulamayacaklardır.