Yazan: Turgut Koçak 14 Temmuz 2021
AKP ve saray iktidarı işbaşına geldiği günden beri tencere yuvarlandı kapağını buldu cinsinden şeyler yaşıyoruz. Örneğin çıkar odaklı ucu ağır suçlara dayanan kendince örgütlenmiş bir sürü odak var. Bu odaklar iktidar çevresinde öyle bir yuvalanmışlar ki hepsi birbirine kopmaz bağlarla bağlılar. Ülkeyi onlar soyuyor. Paralar deste deste onların cebine iniyor. Mevki onlara, beş on maaş alacak görevler onlar için ayrılmış. Gözümüzün içine bakıla bakıla hem de çok özel anlaşmalarla bir soygun furyası sürüyor da kimse kılını bile kıpırdatmıyor. Suçlar ortada fakat harekete geçen tek bir savcı bile bulamıyorsunuz. Mahkemeler sanki Türk Milleti adına değil de bir kişinin adına yargılama yapıyorlarmış gibi verdikleri her karar birbirleriyle çelişiyor. İktidar yanlılarına suç yok, muhalifler içinse suçun daniskası işlenmiş muamelesi yapılıyor. Öyle bir düzen kurulmuş ki kaybedeni de kazananı da apaçık ortada. Çeteyi de herkes biliyor, meteyi de ama her şeyi sineye çekip konuştukça konuşuyoruz. Sanki bize konu çıkarılıyormuş gibi bir havada ne bilmişlikler taslıyoruz ne bilmişlikler. Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a; ‘SEN BİTTİN ERDOĞAN’ demesi bile milyonlarda bir kıpırdanma isteği yaratırken diğer yandan da korku iklimine ruhunu hapsetmişler var sağımızda solumuzda.
Ülkemiz yalanın arşı alaya çıktığı, yasakların ölçüsüzce uygulandığı, işçilerin haklarını alabilmek için greve başvurmalarının bile yasak olduğu, öğrencilerimizin eğitim değil de karanlığa mahkum edildiği, bilgisiz, beceriksiz hak etmeyen kimselerin öğrencilerimizin başına Demokles’in kılıcı kesildiği, haklı olanın hakkını arayacağı bir kurumun bulunmaması, dahası düşman ilan edildiği bir ortamda kötü günlerden geçiyoruz vesselam. Kayyumlar atanıyor, atananlar istedikleri gibi ülkeyi soyuyor buna da sesimizi çıkaramıyoruz. Aman efendim OHAL ortamından bir türlü çıkmamamız gerekiyor ve seçimlere de bu ortamda gitmemiz iktidar açısından hayırlı olacak ya mecliste bu ortamı olağanlaştıracak bir yasa çıkartılması için iktidar düğmeye basmış bile. Yani sözün özü AKP ve saray iktidarı demokrasinin kırıntısını bile istemiyor. Halkın önüne mümkün olsa sandığı da getirmeyecekler ama o zamanda meşruiyetlerini yitirmiş olacaklarından şimdilik kısıtlı bir ortamın kendilerine kazandıracaklarıyla yetiniyorlar bu çok açık.
Mücadelenin en önünde yürüyenlerden olsanız da değişen bir şey yok, etliye sütlüye karışmayan bir yurttaş olsanız da. Zamlar yağmur gibi yağıyor. İliğinize kemiğinize kadar sömürülüyorsunuz. Doymak bilmeyen bir iktidarı doyurmak olası olmadığı için sadece ve sadece onlara çalışıyorsunuz. Size ait olduğunu düşündüğünüz hayatlarınız bile elinizden alınmış. Öyle bir duruma düşürülmüşsünüz ki yaşadığınıza sevinmelisiniz. Ne demişti Erdoğan memleketi Rize’de “Bugünler daha iyi günleriniz…” Eh adamcağızın maşallahı var dediğini de bal gibi yapıyor yapacağını daha ne olacak? Her şey iktidar için mubah. Mala mülke ökebilirsiniz, mafyatik yöntemleri istediğiniz gibi kullanabilirsiniz, uyuşturucu işinin göbeğinde de olabilirsiniz yani ne olursanız olun size bir hüküm işlemez. O halde bir iktidar mensubusunuz özetle.
Her şey yaşandı yaşanıyor. Ancak ne demişler;
“Ancak bu böyle gitmez Sömürü devam etmez”
Evet, bu dinci, gerici siyasi İslamcıların ve faşistlerin yarattığı ortam nasıl yaratıldı biliyoruz.
Şunu da biliyoruz ki artık
BU BÖYLE GİTMEZ; GİTMEYECEK DE…