AMERİKA'YA BİR İKİ, BİR İKİ...

Yazan: Turgut Koçak 15 Mayıs 2013

Amerika’ya bir iki, bir iki. Recep Tayyip Erdoğan neredeyse Amerika’yı yol eyledi. Şimdiye kadarki gidişleri ülkemize ne kazandırdı diye soruyorsanız, koskocaman bir hiçtir karşılığı. Ancak bu son yolculuk öncekilere göre biraz farklıdır. Farklıdır, çünkü AKP iktidarı Suriye politikası nedeniyle iyice köşeye sıkışmış bulunmaktadır. Bugüne dek ne yapmışsa; eline, ayağına bulaştırmış kısaca çarşafa dolanıp kalmıştır. Bir yanda sırıtıp duran “Stratejik Derinlik"in sığ insanı Ahmet Davutoğlu, bir yanda da atıp tutarak ne gözüpek bir “lider” olduğunu göstermeye çalışan Recep Tayyip Erdoğan iyice şapa oturmuş bulunmaktadırlar. Recep Tayyip Erdoğan bu çıkmazdan kurtulmak içi Amerika’nın yolunu tutmuştur ki, Obama ile görüşüp derdine bir çare bulsun. Bu yüzden de gitmeden önce NBC’ye demeç verip; “Amerika kara hareketi yaparsa destekleriz” diyor demesine ya hemen arkasından da Başbakanlıktan yapılan bir açıklamayla yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle bu konuşması iki kez değiştirilerek önce; “Karadan asker girmesine değil, hava müdahalesine destek verilecektir” en son olarak da; “ABD değil Birleşmiş Milletler” diye değiştiriliyor. 11 Mayıs 2013 Cumartesi günü de Reyhanlı’da patlayan bombalarla resmi açıklamalara göre 51, Reyhanlı halkının iddialarına göre ise 177’yi bulan ölü ve bir o kadar da yaralı söz konusu.

Şaka gibi, Başbakan bu haberi duyar duymaz, “çözüm sürecini baltalamak istiyorlar” diye konuşuyor sonrası ise tufan suçlamalar, suçlamalar, suçlamalar… Ne var ki, planladığı Amerika gezisinden de vazgeçmiyor. Üstelik Obama ile görüşmek istediği konular belli olmasına karşın, yanına bir sürü iş adamını da alarak Amerika’ya uçuyor. Dedik ya Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerikan gezisi bu kez kolay geçmeyecek. Suriye’ye müdahale için Obama’nın öyle sanıyoruz ki, gerekli desteğini alamayacak. Böylece de deliğe süpürülme zamanını biraz daha kısaltmış olarak Amerika gezisinden dönecek.

Yalnız; Amerika’ya uçmadan önce yaptığı konuşmada dinleyicilere Allah’la öbür tarafta aralarında geçmesi olası bir konuşmayı da aktararak Suriye’ye müdahale işine Allah’ı da ortak yapan sözler söylüyor. Ne demişler; dervişin fikri neyse zikri de o. Erdoğan’a öbür tarafta Allah soracakmış; “ey Türkiye’nin Başbakanı bebekler öldürülürken sen ne yaptın?” Yine kendisi yanıtlıyor. Bebekler öldürülürken siyaset yapamayacağını savaş yapacağını söylüyor. Allah, Allah ne iştir? Bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan’ın politikaları nedeniyle Suriye’de binlerce çocuk ipten, kazıktan kopma terör güçlerince yaşamlarını yitirmediler mi? Hem bu terör örgütlerinin bir numaralı destekçisi de Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Üstelik Reyhanlı’daki patlamaya da senin politikaların sebep olmadı mı? Bu durumda Reyhanlıda ki çocukların ölümünden sen ve senin iktidarın sorumlu değil mi?

Öyle sanıyoruz ki, siz Başbakanlık görevini Türkiye’yi babanızın çiftliği gibi görmek sanıyorsunuz. İki de bir de uçağınıza doldurup sağa sola uçurduğunuz işadamlarınızla bugüne kadar ne elde ettiniz ki, onları Amerika’ya bir kez daha götürdüğünüzde ne elde edeceksiniz? Yoksa Türkiye’nin parsel parsel satılmasının çok elden daha kolay gerçekleşeceğini mi düşünüyorsunuz? Siz ve iktidarınız artık Türkiye’ye ağır gelmeye başladınız. İşbaşına geldiğiniz günden bu yana Türkiye’nin yaşadığı felaketleri oturup bir düşünün; düşünün ki, nelere sebep olduğunuzu hiç değil görme şansınız olsun.

Evet ne söylerseniz yalan, ne söylerseniz altından başka felaketler çıkıyor. Size göre IMF’ye olan borç bitirildi değil mi? Televizyonların başına geçip üstelik de bununla övünüyorsunuz. Niye 60-70 milyar olan dış borcun sizin iktidarınızla birlikte 350 milyar doları geçtiğinden söz etmiyorsunuz? Bu rakama iç borcu da eklediğimiz zaman 700 milyar dolara yaklaşmış olması sizin hiç mi yüzünüzü kızartmıyor? Dün, IMF’ye borcun son taksidini ödedik diye Babacan’ın görüntülü haberini izledik. Peki Babacan bir de yeni borçların yeni adresini görüntülü olarak açıklayabilir mi?

İster açıklasın, ister açıklamasın; sizin iktidarınız çuvallamıştır. Emperyalizmin taşeronluğunu yapan bir iktidardan da zaten bu yaşadıklarımızın dışında başka şeyler beklenemez. Bu yüzden de her anlamda beraber yürüdüğünüz yollardan beraber raydan çıktıklarınızla birlikte sona iyice yaklaşmış bulunuyorsunuz. Sizleri öyle günler bekliyor ki, değil başkan maşkan olmanız, eğer partiniz bir varlık olarak kendisini koruyabilir ve meclise girebilirseniz şükredin. Çünkü çığ yukarılardan kopmuştur. Dağın eteklerine gelinceye kadar da durmayacaktır. Reyhanlı’da yaşanan patlamalar sonrası yaşananlar sizin tarihe gömülme miladınızdır. O miladı tersine çevirme şansınız da kalmamıştır. Amerika sizi kurtaracak mı? Hiç sanmıyoruz. Amerika’nın bugüne dek kullanıp da sağ salim müzeye kaldırdıkları bile yoktur. Siz müzeye kaldırılırsanız şükredin.

Son bir not:

Suriye’nin Reyhanlı’daki katliamın sorumlularını birlikte bulma teklifini ise hiç düşünmeden hemen reddettiniz.

Niçin? Yoksa bulduğunuzu söylediğiniz faillerin dandik çıkacağından mı korktunuz? Evet doğru dandiktir, ama bekleyin daha ne dandiklikler ortaya çıkacak ne dandikler göreceğiz…