Yazan: Turgut Koçak 16 Mart 2015
Recep Tayyip Erdoğan; Lapseki ve Balıkesir’de yine şaşırtıcı sözler söylemeye devam etti. Muhtereme göre Türkiye tıpkı bir anonim şirket gibi yönetilmeliymiş. Eee adamın ufku bu kadar. Kendisi patron, Türkiye’de onun babasının tapulu mülkü ya, başka türlü görmesi ve değerlendirmesi olası mı? Elbette değil. Zaten Bunların zihniyetinde Türkiye’yi yönetmek bir anonim şirketini yönetmekle aynı görüldüğü için her şey bunlardan soruluyor. Hukuk mu dediniz? Ne hukuku patron istediğini yapamayacaksa niye patron olsun ki? Patron ki, istediği gibi kazanacak, istediği gibi soyacak, istediği gibi depolarını parayla doldurup gerektiğinde para köpeğiniz olsun diyerek ortalıkta caka satacak. Çalışanlarını aşağılık birer köle görüp hizmette kusur ettiklerini düşündüklerini, kolundan tuttuğu gibi kapının önüne koyacak, bununla da yetinmeyip polisi çağırarak burnunu iyice bir sürtecek. İşçilerini yok pahasına çalıştırıp kanını su, etini yemek diye yiyecek. Hak isteyenler oldu mu “gözünüze, dizinize dursun nankörler, biz olmasak aç köpekler gibi gebereceksiniz” diyecek. Birileri sendika mendika mı dedi, hemen haddini bildirip soluğu Hanya’da aldıracak. Daha da olmadı emirlerinden milim dışarı çıkmayacaklara patroncu sendika kurdurup gücüne güç katarak çalışanlarının üstünde bir patronluk tiranlığı kuracak ki, görenler maşallah çeksinler.
Alacak, satacak, yiyecek, içecek, değirmenin suyunun nereden geldiğini soranlar olursa da “Ne yapalım Allah verdikçe veriyor” diyecek. Haksızlık yaptığı söylendiği olursa “ananı da al git” diyecek. Biri çıkıp " atama yoksa oy da yok" mu dedi, “git sen o oyunu başkalarına ver” diyecek. “Bu böyle gitmez” diyen birileri çıkarsa “sizi sizi faiz lobisinin emrinde olan hainler sizi” diye çıkışıp hadlerini bildirecek. Yeri geldiğinde rahat rahat halkın anasını bellemekten söz edecek. Yani sözün özeti Alikıran da benim baş kesen de benim deyip hiçbir engelle karşılaşmaksızın zorbalığını rahatlıkla uygulayabilecek ki, en tepede olmak bir işe yarasın.
Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü Balıkesir konuşması tam da fireni boşalmış yokuş aşağı kaptırıp gelen bir kamyona benziyor aslında. Söyledikleri elbette bu kadarla da sınırlı değil. O yine AKP’ye 400 milletvekili istedi. O yine muhalefete verdi veriştirdi. Yani onu bağlayan hiçbir kural olmadığı için her türlü atış muhtereme serbest hale gelmiş durumda. Diyebiliriz ki, bu tür yaklaşımlarda birileri çıkar, olur mu bu yasalara aykırı, kimse şimdiye kadar böyle davranmadıydı, hiç patron kafası ile devlet yönetilir miymiş dese bile, geç efendim geçle karşılanacak. Sonra söylene söylene bu sözlerin bir kıymeti kalmaz toplumda alışır gider diye düşünülecek.
Aslına bakarsanız olan bundan ibarettir. Toplum yolsuzluğa da, hırsızlığa da, rüşvete de, kara para aklanmasına da, ihale vurgunlarına da, doğa katliamlarına da, emir verilip öldürülmeye de özetle olmadık şeylere nasıl alıştırıldıysa eleştiri ile birilerini yola getirmek olası olmadığı, birileri ne söylerse yanına kâr kaldığı bir yaptırımı da olmadığı için toplum alışıp gitmiş olacak.
Hinlik değil mi aklıma geldi. Acaba şu Kaç/ak Saray’a “alo şirket” hattı çekildi mi ki? Malum bundan böyle muhtarların Kaç/ak Saray’a bir işi düşerse bu hattan arama kolaylığı sağlanmış olur da.
Demek ki, artık sözün bittiği, yasaların ve kuralların dikkate alınmadığı bir yerdeyiz ki, hak ve özgürlüklere inanmayan, hukukun üstünlüğünü hiçe sayan, kendileri dışında herkesi boyunduruk vurulacak yığınlar olarak gören bir anlayış olağan işleyişin dışına çıkalı çok olmuş çok. Bu nedenle de bizim eleştirilerimizin bunların nezdinde bir anlamı da yok, yola getirici etkisi de. İşte bu yüzden işi gücü bırakacak bizi anonim şirket gibi yönetmek isteyenlere anladıkları dilden yanıt vererek bunları iktidardan alaşağı edivereceğiz. 7 Haziran 2015 tarihi bu zihniyette olanları indirmek için bir fırsattır. Bu fırsatı iyi kullanacak ve oyların CHP’de toplanmasını sağlayarak gelişigüzel konuşanların saltanatına son vereceğiz ki, kimse bir daha Türkiye’nin anonim bir şirket gibi yönetilmesini isteyemesin.
Sanırız Balıkesir Kuvayi Milliye Meydanı’nda Recep Tayyip Erdoğan ekrandan okuyarak konuşmadığı için dili bir acayipleşti bir acayipleşti ki sormayın gitsin. Bir ara Recep Tayyip Erdoğan değil de Kasımpaşalı biri konuşuyor sandık. “Ne Kürt sorunu ya, neyin eksik kardeşim” dediğinde tamam dedik işin içinde yine bir iş var.
Çözüm sorunu, çözüm sorunu derken işte gelinen nokta budur. Tamam, Recep Tayyip Erdoğan budur bu olmasına da HDP’lilere ne denilebilir k? İmralı, Kandil gidip gelmekten başları döndü iyice.
Sanırız bu yalancı futbol oyununu daha fazla sürdüremeyecek, kalelerinde gol göre göre gevşeyip gidecekler.
Sonucunda da HDP’ye eklemlenen sözümona solcu ve sosyalist takımı ise Şıh derken, şeyh derken, o derken, bu derken AKP binalarının önünde sanırız güvenlikçiliğe fit olacaklar, ne dersiniz?