Yazan: Turgut Koçak 10 Mayıs 2022
Dünyanın herhangi bir ülkesinde hiçbir yönetici halkla bu denli dalga geçemez. Bildiğiniz gibi dün sözüm ona sarayın kabine toplantısı vardı. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir sözü var ya işte tam da bu iktidar için söylenmiş.
İktidar aklınca tepetakla giden ekonomiyi düzeltmek için bazı konuları sanırız konuşuyor. Konuşuyor diyoruz çünkü şimdiye kadar alınan hiçbir tedbirin düzelme yolunda bir yararı olmadı. Niye olmuyor diye içinizden soranlar vardır elbet.
Biz bu soruya uzatmadan kısaca yanıt verelim.
Bir suda bir kez yıkanılır. Oysa iktidarın durumu böyle mi ya iktidar aynı suda sayısını unuttuk kaç kezdir yıkanıp duruyor. Bu yüzden de her yıkandığında hem biraz daha kirleniyor hem de sağına soluna dayanılmayacak kokular saçıyor.
Bütün ekonomi bilgisi o da yanlış. “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” sözünde düğümlenivermiş. Bu sözün sonrasında ülke adeta yangın yerine dönmüş, enflasyon az biraz olsun indirilemediği gibi şaha kalkıp önüne çıkanı tepelemiş. Aynı konular bıkmadan usanmadan söylenip durmuş. Yine söylenip durmakta.
Altın, döviz, bozdurun getirin götürün denilirken Merkez Bankası yandaşlar kazansın diye şamar oğlanına çevrilmiş. Atılan her adım enflasyonu azdırdığı gibi halkı da yokluk, yoksullukla karşı karşıya getirmiş. İktidara şaka gibi geliyor ama inan insanlar artık peynir alıp kahvaltı bile yapamıyorlar. Yani insanlar kuru ekmeğe talim etmek konumuna getirilip bırakılmış ama ekmeğe yapılan zamları da durdurmak olası değil ki her gün ekmeğe de zam bindirilip duruyor. İktidara göre pahalılık kendilerinden kaynaklanmıyor. Pahalılığı yaratanlar ya dış güçler ya da kimi vurguncular. Bunlara karşı zabıta tedbirleri uygulanılırsa kendileri biliyor durumun değişmeyeceğini ama halkı kandırmak ve halkın öfkesini bir başka yana çevirmek için atıp tutuyorlar işte.
Ham efendim R. T. Erdoğan’dan dinledik. Bizdeki pahalılık neymiş ki? Avrupa’da enflasyon ve pahalılık bizdekinin bilmem kaç katıymış. Bu yüzden de bizim halimize şükretmemiz gerekiyormuş. Yani sizin anladığınız saraya bakılırsa halimizin maşallahı varmış. Hem biz enerji fukarası bir ülke imişiz. Bununla birlikte yine de durumumuz çok ama çok iyiymiş.
Yahu insanın sorası geliyor iyi halimiz buysa bir de kötü olsak nasıl olacağız acaba?
Uzatmayalım iktidarın bildiği bir tek şey var o da vurgun ve soygun. Bunu da gerçekleri görmek isteyenler zaten görüyor. Çünkü bu vurgunların hiçbirisinin üstü örtülü yapılmadığını alenen bir soygun furyasının ülkeyi yiyip bitirdiğini görüyoruz. Bu yüzden de hız kesmeden devam eden ve en iyi yapılan bir tek şey var o da çalma, çırpma, soygun, vurgun…
Hani bugünlerde çok konuşulan bir şey var. Ülkemize hemen bütün İslam ülkelerinden kaçak girişler var. Bu girişlerin nasıl yaratıldığı üzerinde durmayacağız çünkü bu konu ile ilgili yazıp çizmekten gına geldi. AKP ve saray iktidarının bu politikası dipten doruğa yanlış. Bununla birlikte hesabını çok ama çok değişik okuyabilirsiniz. Bir kez emperyalist dünyanın politikaları sonucu bu göçler yaşanıyor, iktidar da zaten emperyalist dünyanın koçbaşı işlevini görüyor. Bu yüzden de ülkeye her türden girişlere kapı açık. AKP ve sarayın bunlara vatandaşlık vererek oy hesabını da önemli bir yere koymak gerekiyor. Yani içerde çatışmanın bir nedeni olacak tehlikeli adımlar aslında iktidarın politikası.
Neyse bu konular tartışılınca iktidar da önce yabancıların geri gönderileceği yolunda bir sürü şey söyledikten sonra birden çark edip tersini söylemeye başladı. Evet, gidecekler vardır sanırım ama bunlar da şu an TSK’nın kontrolü altında olan yerler. Neymiş efendim buralara konut yapılacakmış da gitmek isteyenler varsa gönderilecekmiş. İktidar böyle bir politikada bile inşaatçılığı unutmuyor. Burada konut yaptırılarak kim ne kazanacak onun hesabı içinde. Yani sizin anlayacağınız ciddiye alınacak ne bir planı var ne de bir programı. Üstelik göçmenlerin Türkiye topraklarında durdurulması için Avrupa’nın vereceği 3,5 milyar Euro’nun iktidar hesabı içinde.
Hani durum bu merkezdeyken iktidarın ne gibi provokatif eylemler hazırlığı içinde olabileceğini de unutmamak gerekiyor. Malum olağan seçim yoluyla iktidarın iktidar olma şansı artık sıfır. Bir düşünün 7 Haziran 2015 tarihinde mecliste azınlığa düşen AKP iktidarı neler yapmadı? 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı önü kana bulandı. Daha başka provokasyonlar da yaşandı ve AKP bir kez daha seçimleri kazandı ya hani. Yine aynı yöntemle seçim kazanacağını düşünüyor sanırsak. Şimdi daha büyük komplolar ve katliamlar mı var planlarında yaşayıp göreceğiz. Bunların turpunun büyüğü hep heybelerinde çünkü de bu kez fırsat da yok, iktidar olmalarına geçitte.
Yoksa var ya ekonomik yıkım öyle bir saracak ki ülkeyi kimsenin sofrasında zaten katık kalmadı da ekmek de kesin olmayacak. Bundan adım gibi eminim adım…
Para getirin, altınlarınızı verin, dolarlarınızı teslim edin, ah bu yabancılar ah ne çekiyorsak onların yüzünden. Karadeniz doğalgazı da nanay.
Bu ülke kimler tarafından ne yerine konuluyor acaba söyler misiniz ne yerine?