ALDATILMAYLA ALDATMAK

Yazan: Turgut Koçak 21 Mart 2015

Recep Tayyip Erdoğan geçmiş askerlerin karşısına kendilerinin de aldatıldığını söylüyor. Hem bu aldatılma olayını öyle inandırıcı hale getimek istiyor ki, kendileriyle birlikte 77 milyonun da aldatıldığını söyleyerek Fethullahçılara karşı verip veriştiriyor. Acaba gerçekler böyle midir? Gerçekten de Recep Tayyip Erdoğan aldatılmış mıdır ya da Erdoğan’ın söylediği gibi 77 milyon yurttaşta uyutulma seansının içinde yer alarak AKP korosunu alkışlayıp arka mı çıkmıştır?

Her zaman olduğu gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sözlerinin de inandırıcı bir yanı yoktur. Çünkü orduya kurulan kumpaslar döneminde kendisi Başbakanlık koltuğunda oturmakta ve de bu operasyon için her fırsatta çıkıp davanın savcısı olduğunu söylemektedir. Bir başka deyişle anlatılırsa orduya yönelik bu operasyonun Recep Tayyip Erdoğan’a karşın yapılabilme şansı sıfırdır. Bu yüzden de bugün günah çıkartırcasına yaptığı konuşmaya bakıp da bir kez daha aldanmanın bir anlamı yoktur. Olup biten şey; Recep Tayyip Erdoğan ve AKP zihniyetinin başvurduğu ‘ALDATILMAYLA ALDATMAK’tan ibarettir.

Hani iyi niyetli olalım ve bir an için şöyle düşünelim. Recep Tayyip Erdoğan doğruları söylemektedir, kendisi de “Paralel Yapı” olarak adlandırdığı Fethullahçılar tarafından aldatılmıştır, şimdi bizim bu sözlere inanmamız beklenebilir mi? Beklenemez. Çünkü haşmetmeablarının söyledikleri doğruysa bugün ordudan koparılan ve tutuklanan kimseler serbest bırakılmıştır. Kurulan kumpas ise sahte kanıtlarla iyice açığa çımıştır. O zaman geriye bir şey kalıyor o da tutuklanıp mağdur edilenlerin mağduriyetleri giderilir ve iadei itibar yapılarak sözü geçen kişiler hak ettikleri görevlere getirilerek bir anlamda adaletli davranılmış olur. Bunların hiçbiri yapılmadan bu sözlerin önemi de yoktur bize göre gereği de.

Ha bir de Recep Tayyip Erdoğan Kürt sorunu ile ilgili olarak yeniden aslan kesilip milliyetçi çevrelere iyi geleceğini düşündüğü sözler söyleyerek aklınca bazı çevrelere AKP’ye oy verin mesajı vermektedir. Dün Kürt sorunu vardı, muhtereme göre bugün yoktur. Hatta öyle yoktur ki, sanki Kürt sorunundan başka konuşulacak bir şeyimiz kalmadı mı noktasına kadar sorun sorun olmaktan çıkmıştır. Derler ya karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar diye, Erdoğan’ınki de o hesap diyeceğiz ama işin içinde şaşma falan söz konusu değildir. Yapılmak istenen iş; aklı evvel milliyetçi geçinenlerin kandırılmasından ibarettir.

Neymiş efendim; İmralı heyetini beğenmiyormuş da, şahsen olup bitenleri onaylamıyormuş da falan filan. Yani işin özeti yerseniz cinsinden birsürü kuru sıkıdan ibaret söz kalabalığı.

Burada asıl olan şey AKP’ye oy toplamaktan ibarettir. Ahmet Davutoğlu başta bu işi götürenler kötü yapmaktadırlar ama kendisi görüldüğü gibi ne kadar “vatansever” ve direksiyonun da kendisinin elinde olduğun göstermeye çabalamaktadır. Böylelikle sandıktan AKP oyları çıkacak ki, kendisine de başkanlık yolu açılıversin. Yoksa Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı yetkileriyle yetinmesi olası değildir. Bu yüzden de, daha seçimlere kadar Recep Tayyip Erdoğan’dan ne inciler işiteceğiz ne inciler göreceksiniz.

Ancak korkunun ecele faydası olmayacak, AKP’nin dibe vurma inişi devam edecektir. Büyük olasalıkla da AKP 8 Haziran sabahı iktidar koltuğundan düşmüş bir parti olarak siyasi yelpazede yerini alacak, hemen arkasından da yığınların büyük bir bölümü batan geminin fareleri hesabı bu partiyi terkedeceklerdir. Bu partiden de geriye ancak marjinal dinci bir grup ya kalacak ya kalmayacaktır.

Bir şey daha var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Ukrayna Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin (YDSK) dördüncü toplantı vesilesiyle Ukrayna’nın başkenti Kiev’e gitti. Bu arada Recep Tayyip Erdoğan demiş ki, Ukrayna’ya 10 milyon dolar hibe vereceğiz. Recep Tayyip Erdoğan’ın diğer bütün gezileri gibi Ukrayna gezisi de nafile gezilerden biridir. Ukrayna yönetimi de olağan olmayan bir yönetim olup kendi ülkesinde dışarıdan faşist gruplara eylem yaptırıp insan katlettirecek kadar da gözü dönmüş bir yönetimdir.

Bu yüzden de Erdoğan’ın Ukrayna gezisini hayra alamet bir gezi olarak görmemek gerekir. Hibe olayına gelince geçmişte de Arap ülkelerinden bazılarına örneğin Libya’daki emperyalizm uşaklarına bavullar dolusu para taşınmış, Suriye’deki insanlık düşmanı canilere de aynı destek çıkılmış olmasına karşın bu paralar ne işe yaradıysa Ukrayna’ya verileceği söylenen 10 milyon dolar da o işe yarayacaktır.

Bu yüzden de Buradan Recep Tayyip Erdoğan’a kimin parasını kime veriyorsunuz diye sormak her yurttaşın hakkıdır diye düşünüyor, haritasız, pusulasız yol alanların sonlarının da çok kötü olacağını söylüyoruz, o kadar…