Yazan: Turgut Koçak 15 Mayıs 2022
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak politika yapmanın ne denli zor olduğunu iyi biliyoruz. Onca engel varken bir de siz bu engellere sol ve sosyalist soldan engelleri eklediğinizde ne demek istediğimi kesinlikle iyi anlayacaksınız.
Devrimci demokratından, demokratına, solun çeşitli renklerinden komünistlere, Troçkistinden Maocusuna kadar birçok çizgi anlaşmış gibi görünürken partimize karşı yok sayma davranışlarının maddi nedeni nedir diye sorabilir aydınlanmak da isteyebilirsiniz. Hoş biz sözünü saklayan bir parti değiliz ikiyüzlü hiç değiliz. Çünkü ülkemizde bazı yapılar var ki onlarla birlikte yol yürümektense yapayalnız kalmayı tercih ederiz. Ancak bizim asıl üstünde durduğumuz konu bu değil.
Asıl konu sınıf siyaseti yaptıklarını her fırsatta dile getiren kimi partileredir.
Ki bu partilerden birçoğu ne faşizme karşı oluşturulması gereken güç ve eylem birliği konusunda ne de daha ileri birliktelikler için doğru dürüst bir düşün bile ileri sürmeden gerektiğinde de bir yerlerden kendisini ayırarak yine de bazı ortak açıklamalarla oyalanıp duruyorlar.
Diyelim ki faşizme karşı güç ve eylem birliği söz konusudur, burada koşul olarak bir araya gelişler asgarisinden demokrat olmakla başlar komünist olanlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsayarak maddi bir güce dönüşerek bir gerçekliğe ulaşır. Böyle bir güç birliğinin içinde ise sadece bozguncular ye alamazlar. Ayrıca mücadele tarihi boyunca bozgunculukları kanıtlanmış yapıların da böylesi bir oluşumda yer almaları böylesi bir birlikteliğe fazladan bir şey katmaz.
İçinde bulunduğumuz koşulları gözler önüne serdiğimizde kimi durumlar vardır ki yaşamsal bir netlik kazanmıştır. Bu durumda birlikte mücadele yöntemlerinden ayrı kalmak düşünülmemeli yukarıda saydığım bozgunculuk temeli dışında bir araya gelmesi gerekenler kesinlikle bir araya gelmelidirler. Daha da önemlisi böylesi bir yan yana gelişlerde hiçbir örgüt ya da ne bileyim kimlikli kişi mührü elinde tutan Sultan Süleyman’ın kendisini yerine koyarak hareket edemez ederse de zaten bir araya gelenlerin de ortak iradesinden söz edilemez.
O kadar çok olay yaşıyor ve yaşadığımız her olay için o kadar büyük bedeller ödüyoruz ki bütün bunlar yetmiyor bir de bize yaşatılanlardan hesap sormak için bütün güçleriyle mücadele edenlerin de soluğunun bir şekilde kesilmek ve susturulmak istendiğini görüyoruz. Soma katliamından tutun da 10 Ekim 2015 tarihinde yaşanan Gar katliamına kadar say say bitmeyecek kayıplar yaşamışız fakat bir de bakıyorsunuz ki sonucu bir kuru bildiri yayımlamanın ötesine geçemeyen yasak savmalarla idareyi maslahatçılık yapılmış. Ya peki, HDP’nin kazandığı belediye başkanlıkları iptal edilip yerine kayyum atanırken yapılan bir şey var mı? Yok. HDP’nin milletvekillerinin milletvekillikleri düşürülürken bir şey yapılabilir mu? Hayır. HDP’nin hakkında kapatılma davası için yapılan bir şey var mı? O da yok.
Bu arada Gezi Davası bahanesi ile Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ceza verildi şimdi içerdeler onlar için TMMOB önünde nöbet tutmanın ötesinde yapılan nedir, pek bir şey göze çarpmıyor.
Şimdi de aynı yıldırma ve sindirme girişimi CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancoğlu’na yapıldı ve Kaftancıoğlu’na siyasi yasak da dahil 4 yıl 11 ay 20 gün verilen ceza Yargıtay’ca onandı. Ortada gerçekten de yeri yerinden oynatacak bir şey var mı O da yok.
Peki, ne var? Kılıçdaroğlu bütün milletvekillerini onama günü İstanbul İl Başkanlığını önüne çağırdı, halktan da yığınsal katılım vardı. Açıklama yapıldı. Önümüzdeki hafta da İstanbul’da CHP’nin mitingi var. Sol ve sosyalist yapılara geldiğimizde ne yapılmış, onlar da çoklu veya tekli basın açıklamasıyla yetinip bir anlamda yasak savmışlar. Salt basın açıklaması ile yetinmek için parti ya da örgüt olmak gerekmez ki bu işlerden iyi anlayan birkaç kişi bile böylesi bir görevi rahatlıkla yerine getirebilir mi? Elbette hem de fazlasıyla getirebilir.
Öyleyse niçin her defasında iş basın açıklamaları ile geçiştirilmekte yapılması gereken güçlü bir demokratik çıkış yapılamamaktadır. Yapılamamaktadır çünkü örgüt olmak başka şeydir örgütmüş gibi davranmak başka şey.
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak birçok konuyu dostlarımızdan farklı düşünüyoruz bu doğrudur ama en azından ayakları yere basan mücadele ruhu taşıyan bir gerçeklik planında düşünüyoruz ki parti olarak göreceksiniz bunu da fazlasıyla başaracağız.
Evet, TSİP olarak alan açmanın kolay olmadığını biliyoruz ama açacağımızdan da adımız gibi eminiz…