AL SANA YSK!

Yazan: Turgut Koçak 10 Nisan 2014

Seçimler yapıldı bitti. Kazananlar kazanıp sevindi, kazanamayanlar ya hırslandılar ya da seçim hileleriyle kaybettirildiklerinden dolayı hak arayışına çıktılar. Ne yapabilirlerdi ki, madem ülke hukuk devletiydi o zaman da insanlar haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde kapısını çalacağı yer elbette ki, yargıydı.

Yargının kapısı çalındı. Ancak köprülerin altından çok sular akmış, yargıya duyulan güven çoktan rafa kalkmıştı. Nitekim bu seçimlerde il, ilçe ve nihayet YSK’da görev alan yargıçların çoğu düşündüğümüz güvensizliği fazlasıyla kanıtladılar diyebiliriz.

Seçimler yapılmış iş oyların sayımına gelince işler karışmıştı. İktidar ne edecek edecek seçimi kazandığını ilan edecekti. İktidarın önünde başka seçenek yoktu. Bu yüzden de sayım aşaması ile birlikte iktidar seçim hilelerini kökü kömçeği ile devreye soktu. Basına öyle hileler yansıdı ki, duyanlara pes dedirtti. Elektrikler söndürüldü Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “trafolara kedi girmiş” diyerek suçu kedilere atıverdi. İtirazlar yapıldı, kimi yerlerde AKP’nin yaptığı itirazlar akla ziyan bir şekilde kabul edilerek oylar defalarca sayıldı. Örneğin Ağrı’da her defasında oylar sayıldı ve BDP seçimi kazanmış olmasına karşın seçim Haziran’da yapılmak üzere iptal edildi. AKP’nin yaptığı başvuruların neredeyse tamamı kabul edilirken CHP’nin ve BDP’nin başvuruları birkaçı dışında reddedildi. Onca şaşa ile yola çıkan Mustafa Sarıgül ise neredeyse seçim akşamı havlu atarak İstanbul’daki hilelerin üzerine fazla gitmedi. Ankara’da ise Mansur Yavaş, elinde seçimde hile yapıldığını ifade eden kanıtlarla ilçe, il seçim kurullarından sonra YSK’ya başvurdu. YSK ise CHP’nin başvurusunu reddederek sözümona Ankara seçim sonuçlarına bir nokta koymuş oldu.

Ancak ortada bir şey var. YSK’nın bulunduğu Mithatpaşa Caddesi polis ablukası altında. Tomalar bu caddede görev yapıyor. Oysa ne demişti YSK Başkanı; “Ortada bir haksızlık varsa incelenecek.” İncelendi. Ortada ne AKP’nin ne de İ. Melih Gökçek’in bir hilesi hurdası olmadığı görüldü ve yargıçlar oybirliği ile Ankara’daki seçim sonuçlarını onaylayıverdiler. Onaylayıverdiler de her nedense Mithatpaşa’daki polis ablukası bir türlü kaldırılmıyor. Yani bu işi bu noktaya getirenler, koydukları imzanın vicdan rahatlığı ile arkasında mıdırlar bilinmez. Çünkü AKP iktidarı ile birlikte her yerden ama her yerden pis kokular geliyor.

12 Eylül 2010 Tarihinde ne olmuştu biliyor musunuz? AKP’nin anayasası oylanmış ve kabul edilmişti. Sonra ne oldu. Yargıya dipten doruğa çekidüzen verildi. Bu düzenden de yeterince memnun omayan Recep Tayyip Bey yeni yeni oyunlara girişiyor. Hani bir söz vardır “minareyi çalan kılıfını uydurur” diye AKP iktidardan bir daha gitmemek için geldiği için minareyi kılıfına uydurarak bütün kurum ve kuruluşları değiştirdi.

Neymiş efendim; şimdilik TBMM’de muhalefet partileri de varmış. Var olduğuna göre oynadığımız şey de demokrasicilikmiş. Buna kananlar böyle giderse gün gelecek TBMM’de de seslerini çıkaramayacaklardır. Şu MİT yasası ile ilgili yeni değişiklikler var ya, işte o değişikliklerden sonra neler yaşayacağız hep birlikte göreceğiz. Ya Recep Tayyip Bey’in önlenebilir yükselişine göz yumulacak ya da bu yükseliş bir balon gibi patlatılıp Recep Tayyip Bey efsanesine son verilecek. Aksi gelişmelerin hemen hepsi Türkiye’nin faşizm karanlığı olacaktır, bilinsin…

Az kalsın unutacaktım.

YSK CHP’nin başvurusunu reddedince İ. Melih Gökçek ne dedi?

“Başvurunuzu Amerikan Büyükelçiliğine yapın, belki orası kabul eder.”

Allah Allah ne oluyor bu AKP’ye, ne oluyor bu İ. Melih Gökçek yanar dönerine?

İktidar çaresiz Amerika’ya karşı bir çizgiye kendisini çekmiş görüntüsü veriyor ya, sanırız İ. Melih Gökçek bu tutumu sahi sandı.

Kraldan çok kralcı hokkabazlara söylenecek çok şey var ya neyse…