Yazan: Turgut Koçak 6 Ocak 2015
AKP’li 4 eski bakanı Yüce Divan’a göndermek için dün komisyonda oylama yapıldı. Oylamada AKP’nin 9 üyesi de eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmemesi yönünde oy kullandı. CHP’den 4, MHP’den 1 üye ise Yüce Divan’a gönderilmesi yönünde oy kullandı.
Burada dikkatimizi çeken şey hiç kuşkusuz ki, AKP’nin 9 üyesinin de firesiz oy kullanması oldu. Yani anlayacağınız AKP, her ne kadar birlikte yola çıktıklarının bazılarını hedef tahtasına koyup “Paralel Yapı” ilan ettiyse de bazılarıyla tıpkı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylettiği uyarlama şarkı sözlerinde olduğu gibi “Beraber yürüdük biz bu yollarda - Beraber ıslandık biz bu yollarda” havalarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Yani; Ahmet Davutoğlu’nun kol kesme palavralarının da hiçbir hükmünün olmadığı böylece anlaşılmış oldu.
Bazı yorumcuları ve köşe yazarlarını okudukça canım sıkılıyor. Şimdiden mecliste yapılacak oylamaların sonucunun AKP’den Saray iradesine uymayacak olan bilmem kaç milletvekili oy verirseymiş 4 eski bakan Yüce Divan’a gönderilirmiş. Hoş gönderilse ne olur gönderilmese ne? Ortada bunca yolsuzluğa batmış bir iktidar varken ve de bu iktidarı sarsıp alaşağı etmek için yapılması gerekenleri düşünüp gerekli politik eylemliliği koymayıp AKP içinde doğacak düşün ayrılıklarına yazgı bağlanmışken AKP olmazsa AKP’nin bir başka versiyonu daha çok iktidar olmaya devam eder.
Hem şu gerçeği iyi kavramadan olası sonuçlardan medet ummanın da gereği yoktur.
Bir kez AKP iktidarı yolun sonuna gelmiştir. Bu yüzden de AKP’nin yıkılmamak için her yola başvurması bir yana aynı zamanda da domuz topu gibi birbirlerine kenetlenmesinden başka bir şansları da kalmamıştır, gelecekleri de. İşte bu yüzden AKP’leler komisyonda da fire vermemek zorundalar meclisteki oylamada da.
Beraber yürüyüp beraber ıslananların fıtratında olup bitenlere bir baksanız ya. Hırsızlık, rüşvet, adam kayırma, ihaleye fesat karıştırma, usulsüz atamalar, bütün kamu kuruluşlarında akıllara durgunluk verecek uygulamalar sonucu kamunun zarara uğratılması ne ararsanız bulursunuz özetle. Böyle bir bataklığa saplanmış bir partinin içinden iyi hasletleri olanları arayıp bulmak hiç olası mı?
Adamlarda yüzsüzlük almış başını gitmiş. Bir de utanıp sıkılmadan komisyon üyelerinin ve AKP Milletvekillerinin özgür iradeleriyle davrandıklarını ve de davranacaklarını söylemeleri yok mu gerçekten de bunlar insanı çileden çıkarır çileden.
Ha bir de haberlere Recep Tayyip Erdoğan’ın Güniz Sokak sakini Süleyman Demirel’i ziyaret ettiği düştü. İnsan merak ediyor, ne konuştular acaba? Hoş konuşacakları fazladan bir şey yoktur yok olmasına ya yine de aklımıza daha önce yazdığımız yazı geliyor. Geçmişte merkez sağın bu dinci takımını nasıl palazlandırdığını yazmış ve merkez sağın oylarının nasıl AKP’de toparlandığına değinmiştik. Öyle ya Recep Tayyip Erdoğan, bugün geldikleri mevkiyi Süleyman Demirel ve öteki merkez sağın liderlerine borçlu olduğunu, bu yüzden de kendilerine teşekkür etmek için gidecek değil ya, olsa olsa içine düştükleri bataklıktan Recep Tayyip Erdoğan nasıl kurtulacaklarına dair ipucu almayı denemiştir.
Neyse; Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel’le ne konuşursa konuşsun. İstediğinin en fazlasını bugüne kadar almıştır zaten. Süleyman Demirel’in elinde bir şey kalmadığı için Recep Tayyip Erdoğan’a verecek bir şeyi de yoktur. Ne derler kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş. Eğer Süleyman Demirel merkez sağı toparlayacağını aklı kesseydi, şimdiye kadar değil bir parti birkaç tane partiyi piyasaya çoktan sürmüştü. Bu yüzden de Recep Tayyip Erdoğan’ın seçtiği adres boş bir oyalanmanın ötesinde bir işe yaramayacaktır.
Sonuç mu ne olur diyorsunuz?
Valla bazıları bizim bu sözlerimizi kendimize gaz vermek olarak anlayabilir ama AKP iktidarı da, bu iktidardan çöplenenler de, biz böyle düşünüyoruz, gitti gider artık…