Yazan: Turgut Koçak 24 Aralık 2021
İnsanlık tarihi sayısız olaylarla doludur. Sınıflı topluma geçilmesinin sonrasında köleleştirilen milyonlar efendilerine çalışmak ve kazandırmak için nelere katlanmışlardır nelere. Sonuçta katlanılan şeyler de yaşamlarının bir parçası haline gelerek kabullenilmiş, bu andan başlayarak da sahiplerin işleri daha da bir kolaylaşmıştır. Kurulan bu düzen ancak ve ancak toplumsal gelişmeler ve sıçramalardan sonra sarsılacak, yığınlar ise düşürüldükleri durumu sorgulamaya başlayacaklardır. Sorgulamaya başladıkları andan itibaren de işin gizi çözülmüş demektir ve yığınlar doğal olarak bir çıkış yolu bulmaya çalışacaklarından bir mücadele ile yazgılarını değiştirme uğraşısı içine gireceklerdir.
Öyle ya alışılmış olan şeyler de gün geliyor kabullenmemeye dönüşüyor. Çalışarak, daha çok çalışarak ömür tüketip efendilerine kazandıranlar bir de bakıyorlar ki yolun sonuna geldiklerinde her yanı meyve dolu dünyada hiçbir şeyi tatmadan sonsuzluğa uğurlanıvermişler. Çalıştırıla çalıştırıla ömürleri tüketilenlerin gördüğü ne gün yüzü var ne de bir kez olsun mutluluktan çektikleri bir ohları. Bir enkaz gibi gelip bir enkaz gibi gidiyorlar sadece. Bu anlayış tarih içinde değişik şekillere bürünerek günümüze kadar sınıflı toplumlar olarak yaşanmış, yaşanıyor. Her toplum biçiminde yığınları uyutmak ve seslerini çıkarmamaları için kullanılan silahlar var. Bu silahlara kapitalist sistemde bir de teknoloji eklenince insanın kendi kendisini ıskartaya çıkarmasına kadar varacak görüşler ortalıkta ballandırıla ballandırıla anlatılıp duruyor.
Bugün yitirdiklerimize bakıyoruz her şey ortada ama yine de doluya koyuyoruz almıyor, boşa koyuyoruz dolmuyor dolayısıyla kurulu düzenin bir parçası olmak daha mı işimize geliyor bilemiyorum ama bir uyumla canımızı yakan ne varsa hepsine ama hepsine katlanıyoruz.
Günümüzde kapitalizm sanki insanların aklını almış gibi. Vuruyor, yıkıyor, canını, kanını emiyor ama insanlar alışkanlıklarından bir türlü geçtikleri yok. Sanki çektikleri acıdan zevk alıyorlarmış gibi mazoşistleşmişler. Eğer öyle olmasaydı AKP ve saray iktidarı bunca yapıp ettiklerinden sonra bile hâlâ anketlerde yüzde 30 oy oranında gözükmezlerdi. Dolar arttıkça arttı. İnsanlar ne yaptılar? Kimisi ağlaştı, kimisi de üç kuruşlarıyla dolar büfelerine koşarak iki kuruş kazanmanın peşine düştüler. Borsa gibi bir alanda para çeviren tufeyliler aldıkları tiyo oranında hem kazandılar ham kaybettiler. Tahtakale’nin çevresi bile para köleleri ile dolup taştı. İnsanlar daha ucuza ekmek almak ya da başka bir şey için market market dolaşıp nasıl günü kurtarma uğraşısı verdilerse paracılar da para piyasalarında aynı şekilde dilleri dışarda koşuşturdular. Kazanacaklarını düşünenler kaybederken kazandırılmak istenenler vurgun üstüne vurgun vurdu. Doların önlenemez yükselişi sürerken her yaratılan fırsatı iktidar yanlıları değerlendirdi. Üç kuruşu olanlar ise geldiler gittiler en sonunda dolar 18’leri geçince daha da çıkacağı umuduyla dolar aldıkları için dolar 11-12’lere düşünce de hayalleri de suya düştü.
Faizi konuştuk, faiz sebep, enflasyon sonuç diyenlere laf yetiştirirken bir şeyler oldu. Dolar aşağı iniverdi. Ancak bu düğümü çözen yine de faizdi. Örtülü olarak faiz birden yükseltilince doların da ateşi düşüverdi de önümüzdeki günlerde buralarda kalması tabi ki de eşyanın doğası gereği mümkün olmayacak. Bakın işin kurnazları örtülü faizle bu işi nasıl çözdüler. Paraları hem de yüksek miktarda paraları bankalarda olanlar eğer paralarını belli süreler için bankalara koymuşlarsa kur artsa bile zarar etmeyecekler. Yani artış sonrası paraları bankalarda olanların zararları hazine ve Maliye Bakanlığı’nca karşılanacak. Bu nasıl bir şey? Her koşulda zenginlerin kazandığı, yoksulların kaybettiği bir şey ki burada Nas var nas. Ya da daha açık söyleyelim nas’a uydurulmuş hülle var ki dinci İslamcılar bunu çok iyi bilirler.
Faiz mi dediniz?
Mevduat faizi %19.5, ticari kredi faizi %40, devlet tahvili faizi %23, yeniden değerlendirme %36. Buyurun görün kapitalizmin sopası kimin kafasına iniyormuş? Görün ki sizi kuru ekmeğe muhtaç hale getiren AKP ve saray iktidarının ekmeğine hâlâ yağ çalıp durarak anketlerde bile olsa oy oranının %30 kadar göründüğü bu sonuca alet olmayın…