Yazan: Turgut Koçak 12 Temmuz 2021
Ülkemizde ve dünyada kapitalizm insan hayatları ile öyle çok uyduruk şeyler üretti ki şaşırıp kalmamanız olası değil. Bir bakıyorsunuz birisi öyle tuhaf şeyler sergiliyor ki bu tuhaflığa aldırmıyorsunuz bile. Hatta olağan sayıp eğleniyorsunuz da. Bu tür yaşamlar sistem için bir tehlike yaratmıyor. Hatta öyle ki bunları göre göre, söylediklerini duya duya gevşeyip sümüklü böceğe döndüğünüz de olmuyor değil hani. Niye mi? Bir elbise hani birinin üzerinde eğrelti durur da bir başkasının üzerine cuk diye oturmuştur ya tıpkı bazı ayıplar ve hatta suç sayılacak şeyler de bazılarını ne zora düşürür ne de davranışlarından dolayı haklarında herhangi bir soruşturma açılır. Hani bir laf vardır “delidir ne yapsa yeridir” diye ya bazı olup bitenler delilikten falan değil de özel bir yöntemle sunulur topluma ki insanlar kimsenin yaşamına bir katkısı olmayan ve hatta değerlerini azaltan bir çürüme içinde gerçeklerden uzak kalsınlar.
Bu konuda pek çok örnek verebiliriz. Bazı televizyon programları var. Kim kimi kaçırmış, neler yaşanmış, devreye girenler, devreden çıkanlar suç sayılacak o kadar çok şeyler söylenir ki aklınız dolaşır. Ancak televizyonlarda sunulan bu tür programlarda kimsenin bir kazancı yoktur hatta dolaşık ilişkiler içinde olanların da ama ver Allah ver coşkuyu bir şeyler yaşanır durur hep. Artistlerin yaşamı mı dersiniz, türkücülerin ve şarkıcıların mı kim kiminle ne yapmış hepsi hepsi evinizin içinde dolaşan bir öyküye dönüşür. Ama işte o kadar…
Türkiye, Sedat Peker’in videolarına kilitlendiydi şimdi de twitlerine kilitlendi. İnsanlar, Peker ne söyleyecek diye hacı bekler gibi Peker’in videolarını ve twitlerini bekliyor. Peker’in açıkladığı şeylere baktığınız zaman öyle uydurma atmasyon şeyler olmadığını da bütün ayrıntıları ile görüyorsunuz. İktidarın hırsızlıkları, dolandırıcılıkları, çalmaları çırpmaları, kim kimin kuyusunu kazmış nasıl kazmış, kimler malı nasıl götürmüş, öldürmeler, korkutup mala çökmeler, politik karşıtların susturulması, sivillere kayıtlı olmayan silahların dağıtılması, uyuşturucu ticareti, kaçakçılık göçekçilik, belediyeler eliyle yapılan soygunlar ve siyasetçilerin utanılacak ilişkileri hepsi hepsi ortaya saçılmış durumda. Bu yazdıklarımın artısı var eksiği yok.
Peki, tamam da bütün bunlar söylenince kime ne oluyor, kimin tavuğuna kııış deniyor?
Dedik ya bir şeyin olduğu yok. İktidar maşallah çakı gibi yerinde. Suçlanan kimseler görevlerinin başında. Yani sizin anlayacağınız günler hay huyunan geçip gidiyor. Televizyonlarda ise dip bucak Sedat Peker’in her söylediğini inceden inceye tartışanlardan geçilmiyor. İktidar yanlısı kanallarda ise başka bir hava esiyor. Onlar Peker’dir ne yapsa yeridir cinsinden bir hava ile her bir şeyi magazinleştirip tıpkı önemsiz hayatların hayhuyuna benzetiyorlar ki adı geçenlerin kimse üzerine gitmesin. Bunca akıl almaz şeyler kanıksansın ve kimse de bunlara yeter artık deyip yumruğunu sıkıp üzerlerine gelmesin. Yani sözün özeti şu; AKP’nin siyasi İslam’ı var ya siyasi İslam’ı ahlak dozu aşınmış bir gerçekle böylece Türkiye’yi tanıştırmış oldu.
Bunlar konuşuldu. Şu an iktidarda olanlar elbette kıllarını kıpırdatmayacaklar da bir de ortada kayıtçılar var. O kayıtçılara göre konuşulan her şey kayıt altına alınıyor. Bir gün gelecek suçlananların hepsi yargı önüne çıkarılıp yargılanacaklar. Heee valla biz böyle hikayeleri az işitmedik. Şimdiye kadar yargılandıklarına da pek tanık değiliz ama Türkiye gerçeğinde eften püften zülfüyâre dokunmuş o kadar çok yargılanan ve de bedel ödeyen kimseler olduğunu biliyoruz ki saymakla bitiremeyiz.
E şimdi ne oluyor öyleyse?
Peker’in açıkladığı her şey gün gibi ortada ve suç. Çoğunun cezaları da inanın müebbet. AKP iktidarının becerisini alkışlamak gerekiyor. Bu kadar önemli suçları toplum katında böylesine önemsizleştiren bir politika başarılsa başarılsa AKP ve saray iktidarı tarafından başarılırdı şimdi gerçekten de bunlar oluyor. Suç ortada ama suç değil. Suçlular kazık gibi ortada dolaşıyorlar fakat onların kılına bile dokunulamıyor.
Ne magazinel bir yaşam değil mi?
Yaşa, tüket. Sonra da yenisini üret. O biterse daha yenisini..
Al sana lüküs hayat!
Şişli’de bir apartman
Yoksa eğer halin yaman
Nikel-kübik mobilyalar
Duvarda yağlı boyalar
İki tane otomobil
Biri açık biri değil
Aşçı uşak hizmetçiler
Dolu mutfak dolu kiler
Hanım gider sen gidersin
Gündüzleri çaydan çaya
Gece olur davetlisin
Ya dineye ya baloya
Hey
Lüküs hayat lüküm hayat
Bak keyfine yan gel de yat
Ne ömür şey
Oh ne rahat
Yoktur eşin lüküs hayat