Yazan: Turgut Koçak 17 Temmuz 2022
Gezi göstericilerine karşı AKP Genel Başkanı ve AKP’li Cumhurbaşkanı partisinin TBMM’deki grup toplantısında “Çürük” ve “sürtük” diyerek sözcüğün tam anlamıyla kendisi gibi düşünmeyen yurttaşlara hakaret etti. Bu tartışmalar bütün boyutu ile sürerken AKP ve saray topluluğu bu yöndeki tartışmaları görüldüğü gibi en yüksek dozdan sürdürmek istiyor.
Bugün bilindiği gibi Mustafa Varank gibiler özellikleri dolayısı ile değil de fabrikaları olduğu için Sanayi ve Teknoloji Bakanı olabilmiştir. Dolayısı ile adı geçen kişinin yürüttüğü bakanlık görevi becerisi nedeniyle değil de fabrika sahibi olduğu için kendisine bu görev verilmiştir. Ağzının bozukluğu ise kullandığı sözün ağırlığına göre Erdoğan’a yaranma gayretidir ki, Kılıçdaroğlu’na “Rezilsin” diyerek hakaretini en yüksek perdeye taşımış bulunmaktadır. Bu hakaret içerikli söz CHP gibi milyonlarca oy alan ve ülke tarihinde rol oynamış bir partinin genel başkanına söylendiğine göre Merve Kavakçı’nın kızı için söylenen “Hanım Kızımız” sözcüğüne karşılık geldiği asla düşünülemez. Kılıçdaroğlu’nun anımsatması bir devlet geleneğinde nasıl davranılması gerektiğini ifade eder ki bunun da yadırganacak hiçbir yanı yoktur. Çünkü bu ülke Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasına estiği gibi politika yürütmesinin ortaya çıkardığı durumdan bıkmış usanmıştır. Dışişlerinde bu çeviriyi yapacak yetkili pek çok kişi olduğu halde böylesi bir yöntemin seçilmesi ve kayıt altına alınmamış olması asıl sorundur ki zaten Kılıçdaroğlu da arka arkaya attığı twitlerinde bunu ifade etmiştir.
Öyleyse Varank’ın çıkışı ne anlama gelir?
AKP Genel Başkanı ve iktidarın başı Recep Tayyip Erdoğan Madrid’deki NATO toplantısına katılmadan önce Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya kabulü ile ilgili demediğini bırakmadığı halde orada tam tersi davranış sergileyerek söylediklerini bir çırpıda unutuvermiştir. Bu davranışının ne karşılığında olduğu konusunda Türkiye toplumu resmen kandırılmıştır. Çünkü bu konuda ilgili tarafların sonradan açıklamalarına baktığımız zaman hiç de Erdoğan’ın kamuoyuna söyledikleri ile ilgili herhangi bir adım atılmış değildir. Durumu ABD Başkanı Biden’la görüştüyse, görüştüğü şeyler arasında daha başka şeyler olduğu da biliniyor nasıl olur da kayıdı kuyutu tutulmadan böyle bir toplantı sonrasında bağlayıcı sayılabilecek sonuçları olan birtakım uyulması gereken şeylerden söz edilebilir? Merve Kavakçı’nın kendisi de kızları da Amerikan yurttaşıdır. Üstelik Amerikan yurttaşı olmak yeminli birtakım şeylere yani Amerikan çıkarlarını uyulmasını gerektirir. Bu yüzden de Merve Kavakçı ve ailesi daha pek çok davranışlarından dolayı mimli sayılabilir. Bu yüzden de neden bir Dışişleri yetkilisi tercüman değildir de Kavakçı’nın kızı Fatma Abushanab tercih edilmiştir? Kamuoyunun bilmesi gerekmez mi? Ya da bu görüşmenin niye kağıdı tutulmamıştır?
AKP ve saray iktidarının burjuva demokrasisi ile şunla bunla bir ilişkisi yoktur. Dinci şeriat anlayışını benimseyen bir tutum içinde oldukları çok açıktır. Bu yüzden de kendi dışındakilere öyle ağır hakaretlerle sesleniyorlar ki sanırsınız kullandıkları bu dil çok olağan bir şeydir. Gerçekte de devlet anlayışı bu olanlar için ortada çok da şaşılacak bir şey bulunmamaktadır. Bir diğer yanı ise AKP ve saray iktidarının bu dilde ısrarının nedeni olsa olsa provokasyon yoluyla amaca yürümektir ki bir türlü bu hakaretlerin ardı arkası kesilmemektedir.
Nitekim 15 Temmuz Saraçhane mitinginde de Recep Tayyib Erdoğan sözünü Kılıçdaroğlu ile başlatmış Kılıçdaroğlu ile de bitirmiştir. Yaklaşımlarının hemen hiçbirinin de politik eleştiri ile şunla bunla alakası yoktur. Doğrudan kışkırtıcılık yapılmaktadır ki bu şekilde bu iktidarın varmak istediği yeri anlamakta çok da zorlanmıyoruz esasen.
Toplumun ağzı korkunç derecede bozuldu. Camide aynı şeyler yapılıyor, miting alanlarında, TBMM grup toplantılarında, atılan twitlerde, yapılan basın açıklamalarında da aynı ağız toplumu gerdikçe geriyor.
Halkın anası ağlamış, halk aç ve perişan. Evine ekmek götüremez duruma düşürülmüş, ekonomi devletin iflası noktasına gelmiş ama bunların derdi hep kendileri gibi düşünmeyenlere hakaret üstüne hakaret etmek. Yahu bunlar ekonomi konusunda yaşadıklarımızı vurgun ve talanları ile beceriksizlikleriyle değil de Fetö ile ilgili açıklamak gibi yeni bir yaklaşım daha icat ettiler ki şaşırma şaşırmayabilirsen.
Anlaşılmıştır. AKP ve sarayın kurt-kuzu hesabı var. İktidarın yandan çarklı destekçisi küçük ortak MHP’nin hesabı da ayrı. MHP’nin Bahçeli çağrısı ile yazımızı bitirelim, bitirelim ki herkes neymiş bunların derdi daha iyi görsün.
Bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyorsan ÇAĞRIM SANA…
Peki, var mı bunun dışında bir derdiniz? Bu kuru sloganla yıllardır beyinleri yıkayıp dururken yarattığınız kavga ortamından haberiniz var mı? Ne diye durup dururken millet, vatan, bayrak deyip durarak çağrım sana deyip duruyorsun? Bu noktadan üretilen politikayı yıllarca kullandın ama gerçekte emperyalist/kapitalist dünyaya hizmet etmek ve komünizme karşı yürütmedin mi? Ne güzel AKP bir yandan MHP bir yandan durmadan düşmanlık yaratacak politikalarla kafamızı ütüleyip duruyorsunuz, duruyorsunuz da iktidarda kalma konusunda da sonunuzun geldiğini görerek daha da bir hırçınlaşıyorsunuz.
Hem de doludizgin…