Yazan: Turgut Koçak 26 Şubat 2021
Berat Albayrak’la bir türlü rayına oturtulamayan ekonominin başına yenileri getirilmiş, dolayısı ile 8,5 lirayı geçen dolarda 10 liraya doğru tırmanmış olan Avroda da gerilemeler yaşanmıştı.
Tabi bunda yüzde 17’leri yükseltilen faizin da rolü olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Konuya dışardan baktığımız zaman hiç de iktidarın söz ettiği gibi ekonomide düzelmelerin olmadığı açıkça görülüyor. Bizim gibi daha pek çok ülkeye dışardan para girişi daha faza olurken bizde çok daha az olması bunun en önemli göstergesidir diyebiliriz.
Kuşkusuz yüksek faiz yabancı fon yöneticilerinin dikkatini çekmemiş olamaz. Bu yüzden de ister istemez ülkeye bir miktar para girişi bu yüzden gerçekleşmişti fakat bu para girişi sanıldığı gibi yüksek olmadı daha da açıkçası gelen paraların 3,7 milyar doları Devlet İç Borçlanma Senetlerine gelen paralardır. Bu paranın 1,7 milyar doları da 18 Aralık 2020 haftasında girmiştir ki o zaman dolar 7,80 TL dolayında seyrediyordu. 2021 yılı başında 19 Şubat 2021 tarihine kadar Devlet İç Borçlanma Senetlerine gelen tutar ise 1,4 milyar dolardır. Konuyu daha da yakından incelemeye aldığımızda görürüz ki dışardan giren yatırım tutarının 728 milyon dolar olduğu görülecektir. Bundan da anlaşılıyor ki içeriye giren sıcak para miktarı oldukça azalmıştır,
Girişler önemli ölçüde azalmış olsa da önceden gelenler daha fazla kar fırsatı elde etmiş durumdadırlar. Başka bir önemli nokta da yabancı bankaların doların yılsonuna doğru daha da gerileyeceğinin konuşuluyor olmasıdır. İddialara bakıldığı zaman doları 6,20 TL’ye kadar düşeceğinden söz edilmektedir. Şimdi dışardan düşünüldüğü kadar para gelmediğine göre yabancıların sözünü ettiği düşük kur tahmini nasıl gerçekleşecektir üzerinde önemle durulması gereken konudur. Hani yurttaşların elinde bulunan ve yastık altı olarak nitelenen dövizlerinin bozdurulması için bu olup bitenler bir dürtü görevi görse de elinde döviz bulunduran halkımız da koşa koşa döviz bozdurmaya gitmemektedir. Bu konuda haksız da değildir çünkü dolar yeniden yükselmeye başlamıştır. 6,90’lara kadar gerileyen dolar bir de baktık gördük ki 7,24’lere kadar yeniden tırmanış göstermiştir.
Merkez Bankası politika faizini değiştirmeden zorunlu karşılıklar üzerinden piyasa faizlerini arttırmaya çalıştığından sonuç olarak karşılık oranlarının tüm vadeler için 200 baz puan arttırılması da öyle görülüyor ki sonuca çok da etki etmeyecektir.
Bu durumda olacak olan nedir? Olacak olan piyasalarda yeniden faiz arttırılmasına gidilmesi beklentisidir. Para Politikası Kurulu Mart ayında konu ile ilgili yeniden bir toplantı yapacak ve faizlerin yeniden arttırılması da ister istemez konuşulacaktır.
Bütün bu gelişmeler sırasında iktidar yetkilileri konu ile ilgili reformdan az söz etmediler. Ancak arkası da gelmedi. Şimdilerde ise konu ile ilgili konuşulmuyor bile. Şimdi ne oldu? Görüldü ki kurlar yeniden hareketlendi. Dolayısıyla da konuşulmayan şeyler yeniden gündeme gelecek ve konuşulmaya başlanacaktır. Hazine ve Maliye Bakanı “ekonomide reform paketinin” Mart ayı ortalarında Cumhurbaşkanı tarafından açıklanacağının duyurulmuş olması da söylediklerimizi doğrular niteliktedir. Faizlerle ilgili Merkez Bankası bir hamle yapar mı yapmaz mı onu da kısa bir süre sonra göreceğiz.
Peki, soralım; yapılması düşünülen reformlar nelerdir? Bu kadar süre bu konunun sadece düşünce planında kalmış olması az bir zaman mıdır?
Ya da sözümüzü şöyle bitirelim reform açıklamaları ile kur hareketleri arasındaki ilgileşim ne merkezdedir bu konuyla ilgili iktidarın dişe dokunur bir şey söylendiğine tanıklık eden kimse var mı?
Yoksa, yoksul halkımızı da yakından ilgilendiren ekonomideki bu uçurumdan aşağı yuvarlanma hali halkta nasıl bir ruh hali yaratacaktır biliniyor mu, bilinmiyor mu?