Yazan: Turgut Koçak 4 Aralık 2021
Türkiye’de AKP iktidara geldiği günden başlayarak günümüze kadar nasıl bir talan ekonomisi izlendiğini küçücük çocuğa bile sorsanız kesinlikle bilir. Bu talan ekonomisini Çin’de uygulanan bazılarının söylediği gibi devletçi kamucu ekonomi anlayışı ile örtüşüyor bulmasak da bazıları hızlarını alamayıp AKP ve saray iktidarının benzer bir ekonomik modele hazırlandığını yazacak çizecek kadar ileri gidiyorlar. Çin’in Türkiye’de bazı yatırımlara sıcak bakmaları ve hatta gelip bu yönde anlaşmalar yaptıkları da biliniyor. Eh bu duruma en çok sevinenlerse Aydınlıkçılar oluyor niyeyse. Ama Çini işin içine sokan anlayışla Aydınlıkçıların anlayışları örtüşüyor mu diye soruyorsanız bizce ilgisi bile yok. Çünkü işin içinde Çin’i Türkiye’de iş yapmaya çeken başka şeyler var.
Bir kez AKP ve saray iktidarı ile birlikte gelinen nokta yoksulluğun alabildiğine artması sonucu emeğin karşılığının alabildiğine düşmesi. Bugün Türkiye’de işçi ücreti ülkemizde Çin’de sıradan bir işçiye verilen ücretin bile yarısı kadar. Dünya ülkelerinden çoğu ile kıyaslaması bile yapılamaz. Bizdeki ücret düşüklüğü dün geri ülkeler dediğimiz ülkelerden bile gerilere düşmüş. Bu da daha ucuza üretim yapmak isteyen Çinliler için tabi ki de çekici bir durum.
Hepinizin bildiği gibi ABD, Çin’e karşı çaplı bir ekonomik savaş başlatmış durumda. Bu durum Çin mallarının dünyanın her yerinde dolaşımını ister istemez ya büyük ölçüde ortadan kaldıracak ya da önüne önemli engeller çıkararak geriletecektir. Bu yüzden Çin hesabını doğru yaparak kendisine konulan bu engelleri hesap ettiği için Türkiye’de üretim yaparak birçok Pazar alanlarına daha kolay gireceğinin hesabını yapmaktadır. Bir düşünün Çin malları Türkiye etiketli olarak AB ve diğer Avrupa ülkelerinde, Afrika’da ve Arap ülkelerinde daha kolay pazarlanabilecektir. Bu işin de zor yanları yok değildir AKP ve saray iktidarının durumu ister istemez Çinli yatırımcıları dikkatli adım atmaya itmektedir.
Bir başka durumsa şudur. Çin’in mal göndermek istediği ülkeler ülkesine oldukça uzak olduğu için Türkiye mal pazarlanacak ülkelere daha yakın olduğu ve her türlü ham maddelerinin de alınması ve getirilmesi için ödenecek yol giderleri de düşünüldüğünde çok daha kârlıdır. Üstelik üretilen malların teslimatı da sözü edilen ülkelere daha ucuza ve daha kısa zamanda ulaştırılacağı için Türkiye Çinli yatırımcılara cazip gelmektedir.
Ayrıca Çin yaşanan krizin coronavirüs tehlikesi ortadan kalksa bile devam edeceğini iyi biliyor. Çünkü Çin, krizin nedeninin kapitalizmin yapısal krizi olduğunun farkında. Bu kriz salgınla birlikte konuşuluyor olmasa da nasıl olsa günü geldiğinde tüm yönleriyle konuşulacak ve neo-leberal kapitalizmin krizi olduğu net bir şekilde anlaşılacak ve tartışılacaktır.
Bugün Çin modeli bir kalkınmayı önümüze sürenlerin masalının da anlaşılması nasıl olsa uzun sürmeyecek. Bugün Çin’de 20 yıl öncesinde 100 dolara çalışan Çinli işçi yok artık. Kuşkusuz kırsal alandan gelip 100 dolara çalışan işçilere 100 dolar ödeniyordu ama üç öğün yemek ve koğuş tipi yatakhanelerde olsa yatacak yer veriliyordu. Süreç içinde büyük bir sıçrama yaşanmasa da Çin’de açlık ve sefaletin kol gezdiğini söylemek de artık söz konusu değil. Yine Çin sanayi hamlesini yapabilecek bir altyapıya da sahip olduğu için bugünkü üretim kapasitesine ulaşabilmişti.
Ancak yine de solculuk adına Çin’deki işleyişin sosyalizme örnek olarak gösterilmesi olsa olsa akla ziyan bir anlayışın ürünüdür.