AKP VE SARAY EKONOMİYİ DÜZE ÇIKARABİLİR Mİ?

Yazan: Turgut Koçak 17 Kasım 2020

AKP ve saray iktidarı bugüne kadar ekonomide izlediği politikaları değiştirmek gibi bir iletisi olsa bile bunun böyle olmadığı, toplum tarafından da inandırıcı bulunmadığı Erdoğan’ın dile getirdiği “acı reçete” ile anlaşılmış oldu.

Oysa ülke; görevini internet aracılığı ile bırakan Berat Albayrak’ın sözlerini unuttu mu acaba? Hani ekonomide uçuyorduk? Önümüzdeki dönemde pek çok ülkeyi geride bırakacaktık? Virüs salgınına ve Türkiye’nin önünün kesilmesi için yapılan operasyonlara karşın ekonomide uçup kaçmayacak mıydık? Ne oldu da Merkez Bankası Başkanı görevden alındı ve yerine AKP’li biri getirildi? Ne oldu da bakan Berat Albayrak görevinden ayrılmak zorunda kaldı?

Nedeni çok belliydi aslında. Öncelikle ekonomi çarkı dönmez hale gelmişti. Bu durum AKP çevrelerinde de dile getirildiği gibi AKP’ye oy veren kesimlerin de AKP saflarından hızla uzaklaştığı açıkça görülür olmuştu. Daha da önemlisi bu gidişle AKP ve saray iktidarı iktidarını 1 yıl daha götürecek konumunu çoktan yitirmiş bulunuyordu.

Olan neydi? Sonuçtu iki kişi gitmiş yerine de iki kişi atanmıştı. Dümenin başında ise yine Erdoğan bütün görkemiyle bulunuyordu. Siz hiç iki kişinin gitmesiyle, asıl belirleyici kişi de yerinden dururken ibrenin iyileşme yolunda kıpırdayacağını sanıyor musunuz? Eğer sanıyorsanız kesinlikle kendinizi bir saflık testinden geçirirseniz iyi edersiniz. Ekonomik hava bu kadarla değişmeyeceği bilindiğinden birden yanına demokrasi ve hukuk sosu eklendi. Şimdi bu sos başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidarın bütün bakanları ve AKP ileri gelenlerince tolumun tepesine boca ediliyor. Yani sizin anlayacağınız keskin bir dönüş yapıldığı izlenimi verilmek isteniyor ama son bazı girişimler hukuk ve demokrasi konusunun da bir aldatmacadan ibaret olduğunu bizlere açıkça gösteriyor. Siz hiç hukukun ve demokrasinin olduğu bir ülkede hem de büyük şehirlerimizden iki belediye başkanından birine “depremle ilgili konuşmayacaksın” denilmesini diğerine de “devlet projesine karşı çıkıyorsun” diye soruşturma açılmış olmasını anlayabilir misiniz?

Piyasalar rahatladı mı bilinmez ama yığınların rahatlamadığı çok açık. Piyasalarda iş yapanlar ise daha şimdiden iktidarın bu sözlerinin doğru olup olmadığını görmek istiyorlar. Test etmeden de inanmaları olası görünmüyor. 19 Kasım günü Merkez Bankası toplantısı yapılacakmış. Sonucu bilemeyiz ama şimdiden en az faiz arttırımının 4.5 puan olacağı yolunda. Para politikalarının yalınlaştırılıp anlaşılır hale getirilmesi, politika faizinin de asıl fonlama faizi haline getirilmesi de beklentiler içinde. Aktif oran gibi konularda da kısıtlamaların gevşetilmesini de ekleyebiliriz.

Ekonomi konusunda söyleyecekleri olanlar, iş çevreleri iktidarın attığı adımı test edecekler kesin. Sonra da cesareti olanlar düzelmenin olacağı ve de olmayacağı konusunda düşüncelerini belirtecekler fakat bu son atılan adımlarla ilgili işçi ve emekçi çevrelerin düşünce ve isteklerine kimse de kulak asmayacak. Dolayısıyla 19. Yıldır bunca hataya imza atmış bir iktidardan ve bu iktidarın alışkanlıklarından vazgeçeceği savı bizce yanıltıcı olacaktır. Eğer öyle olmasaydı 2021 yılı bütçesinde savunganlıkların kısıldığını bu yönde ciddi adımlar atıldığını görmüş olurduk. Daha da işin şaka yanı nedir biliyor musunuz Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a saray yaptırma önerisidir. Beştepe’deki sarayın günlük gideri 10 milyonun üstünde ise diğerlerini de yanına kattığımızda bu yılda 1, 5 milyarı bulacağı kesindir. Bu durumda KKTC’ye önerilene bakın ne demek istediğimi de anlamakta zorlanmayacaksınız.

Ama ne oluyor? “Acı reçete” kazançları astronomik rakamlara ulaşanlara değil de işçilere, emekçilere, emeklilere, çiftçilere, dar gelirli esnafa çıkarılacak. Zaten toplum Erdoğan’dan bu müjdeyi aldı bile. Devletin her kademesinde israf önlenecek mi, hayır tersine daha da artacak gibi görünüyor. Cari harcamalar ne olacak? Eski tas eski hamam göreceksiniz sürdürülecek. Gereksiz yatırımların durdurulması yoluna gidilecek mi ondan da söz edildiğini duymuyoruz. Baksanız ya Kanal İstanbul’a karşı çıktığı için Ekrem İmamoğlu’na soruşturma açmak gibi bir yol bile rahatlıkla izleniyorsa varın gerisini siz düşünün.

Eee yandaş çevrelerin ihalelerde kayrılmasından, bunlara hazine garantili işler verilmesinden vazgeçilecek mi? Sanmıyoruz. Öyleyse birilerinin söylediği gibi samimiyet testi sözü de nereden çıktı biz anlayamadık sizler anladınız mı?

AKP ve saray iktidarı kapitalist sistemin vurgun konusunda her bir şeyinden yararlanıyor fakat bu sistemin kurallarını da tıpkı faiz anlayışında olduğu gibi aklınca bazı kurallarını görmezden geliyor. Bu yüzden de ekonomik çöküş sözü edilen kurallar gözetilmediği için misli misline yaşanıyor.

Sonuç olarak günümüzde kapitalizm artık geleceği yere gelmiş, daha ötesine de gidemeyeceği açıkça belli olmuştur.

Ortaya dökülen ekonomistlerin ilerici olarak bile görünen çoklarının reçetesi aspirin tedavisinden öte bir şey olmadığından önerilerinin de işçiler ve emekçiler açısından bir değeri olmayacaktır.