AKP VE SALGININ HİÇE SAYILMASI

Yazan: Turgut Koçak 1 Mart 2021

Sokaklarda polis ve bekçiler dolaşıyor. Maske veya yakın mesafe yasağını kim ihlal ederse hemen başlarında biten emniyet güçleri basıyorlar cezayı.

Ancak bütün bunlar yaşanırken kimsenin AKP’nin kongrelerinde olup bitenlerle ilgili yasaklar aklına gelmediği gibi herhangi bir engelin de olmadığı görülüyor.

Bu duruma içerleyen yurttaşlarsa mendillerine mikrofon uzatıldığında tepkilerini belirtseler de değişen pek bir şey olmuyor. AKP’nin leba leb kongreleri Hatay’da, İzmir’de ve Karadeniz illerinde yaşananlarla dudak ısırtıyor.

Yaşanan kongrelerde AKP’nin ileri gelenleri hem mesafe hem de maske olayına uymuşlar. Ancak AKP’nin tabanı olarak salonda toz kaldıranlar ise hiçbir tedbire uymadan bağrış çağrış içinde tepine tepine halaylı davullu/zurnalı ortalığı birbirine katıyorlar. Bu da gösteriyor ki AKP kongrelerinde bile sınıfsal fark bütün çıplaklığı ile kendisini bir güzel gösteriyor. Bu yüzden de virüs yayılacaksa da yoksullar arasında yayılacak, ölümler de yoksullar arasında görülecektir.

Bu görüntü neyle açıklanabilir peki? İnsanlar kendilerini mi göstermek istiyorlar? Kongreye katılan herhangi bir parti büyüğünden bir istekleri mi olacak? Yoksa ucu kırmızı mektuplar mı götürüp iş sahibi olmak için çırpınıp böyle bir fırsatı yakalayacaklar anlamak güç. Ayrıca bu insanların korona virüs bulaş tehlikesini de bilmediklerini söyleyemeyiz. O zaman niye AKP’nin kongreleri ve ileri gelenlerinin cenaze törenleri leba leb dolu?

Bizce işin tehlike boyutu biliniyor fakat bilmenin önüne cehalet geçtiği için bunlar koyu bir aldırmazlık içindeler.

Sonuç olarak buralarda göbek atanından tutun da birbirleriyle ağız ağıza konuşanına kadar hepsi riskin farkındalar. Hem hastalığın hem ölümlerin artacağından da adları gibi eminler. Değillerse bile bu olayların sonunda bölgelerinde neler yaşandığını görüyorlar. Biliyorlarlar da yine de kalabalıklar toplayarak işte biz buyuz görüntüsü vermek için herkesin göbeği çatlıyor.

Hani bu virüsün öldürücülüğü kimsenin gözünde kendisine doğrultulan bir silahtan çıkan kurşun gibi insanların önüne bir ölüm gerçeğini koymuyor. Koymadığı için de insanlar bu virüsün kendileri için öldürücü olabileceğini umursamıyorlar. İktidarın her konuda olduğu gibi virüs konusunda da yanıltıcı bilgiler vermesi yüzünden insanların vurdumduymazlıkları tavan yapıyor.

Dünyanın pek çok yerinde sınırı aşsa da yöneticilerin baskılarının kanıksanmasını getirse de kapanma ve de başka tedbirler fazlasıyla uygulanırken bizdeyse bu uygulama yarım yamalak sürdürülüyor. Bu yüzden de denilebilir ki AKP ve saray iktidarı bir yanıyla insanları iktidarın baskılarını kabul eder hale getirmelerine yol açarlarken neredeyse ölümlerin bile umursanmamış olması üzerinde durulması gereken bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilmem ne tarikatının adamı mıymış da onun cenaze namazına politikanın üst düzey zevatları katılacakmış da neye müritler ve doğrudan Erdoğan’a biat etmiş olanları katılmayacakmış?

İş neredeyse tam bu şekle vardı dayandı.

Ama bütün bunlar yaşanırken Erdoğan iktidarına muhalefet edenlerin her türlü toplantı, basın açıklaması ve gösterileri yasak! Bu yüzden de sanılır ki muhalefet salgından korunuyor. Öyle bir şey yok. Ülkede yaşananlara baktığımı zaman kim köşe bucak kaçsa da bu iktidarın bulaşı yaymalarının etkisinden yakasını kurtaramaz. Çünkü hiç kimse sonuçta kendilerine ayrı ayrı adalara da hapsetmiş değil, insanlar birbirleriyle de her türlü sosyal ilişkiyi kesmedikleri için bulaş bir anda patlayıveriyor.

Ortaçağda veba salgınları döneminde de papazlar yığınları dua etmek için kiliseye çağırmıyor muydu? Çağırdığı için de ölümler insanların tepesine bir karabasan gibi çullanıp insanları yok etmiyor muydu? Bugün baktığımız zaman neredeyse aynı anlayışın AKP ve saray iktidarında ve dinci çevrelerde egemen olduğunu görüyoruz. Öyle olmasaydı, Ayasofya cami yapıldı diye ülkenin her yanından İstanbul’a 350 bin “dini bütün” insan niye koşsundu değil mi?

Bizler insanların yaşamalarını ve sağlıklı olmalarını savunuyoruz. Bu yüzden de diyoruz ki bugün politik olarak dünya görüşümüz taban tabana zıt olanlara sizler de yaşayın! Bu kara cehaletten yakanızı kurtarın ki gerçekleri görün. Gerçekler herkesin önünü bir mum ışığı gibi ışıtsın.

Yok, eğer teba ve tabi olmayı yine de tepenize koyacaksanız o zaman da gidin hak etmeyenleri omuzlarınızda taşıyın!

Daha size ne diyebiliriz ki?