AKP SERMAYENİN EN HAS İKTİDARIDIR

Yazan: Turgut Koçak 28 Kasım 2022

Son zamanlarda Sanayi Bakanı Varank’ı paralı işler nedeniyle sık sık konuşur olduk. Bir bakıyorsunuz Varanklardan biri bakan yardımcısı görevinde olduğu için yakınlarına Bodrum’da değerli arsaları peşkeş çekivermiş. Buradan bilmem ne kadar para kazanacakmış bu kişi de. Elbette bu kadarla kalınacak değil ya bu kez de Varanklar İstanbul’da başka bir arsanın üstüne konuvermişler.

İşte bu Varank ailesinden Bakan Mustafa Varank “devletin fabrika kurduğu zamanlar geride kaldı” diye CHP’ye sataşmış. Ve CHP’nin devletçiliğini eleştirerek “bir karar verin” diye çıkışmış. CHP’den bu söze yanıtı Özgür Özel verecekmiş ama Tunç Soyer’in Cumhuriyetle ilgili konuşmasından sonra Soyer yalnız bırakıldığı için sanırım Özgür Özel de konuya fazladan dahil olmamış.

AKP’nin politikası çok açık. Bu yüzden de Varanklar nasıl ülke varlığını ele geçirmekte apaçık davranıyorlarsa devletin fabrika kurup kurmaması ile de çok açık sözlüler ve bir o kadar da açık ve cüretkâr davranıyorlar. Çünkü AKP ve saray iktidarı sömürücü patron düzeni olan kapitalizmin en gözü dönmüş savunucuları konumundalar. Ancak CHP’nin 6’lı muhalefet masasındaki yeri de ister istemez ülkenin geldiği noktayı da hesaba katarsak gerçekten de zorluklarla sürdürülebilecek bir konumda. Bu yüzden de Varank’ın yaklaşımına karşı verilen yanıta baktığımız zaman ne şiş yansın ne kebap cinsinden. Bu durum belki de 6’lı masanın diğer üyelerini memnun ediyor olabili de acaba yığınlar bu davranıştan memnunlar mı onu da araştırıp görmek gerek.

AKP ve saray iktidarı özelleştirmeler adı altında bu ülkenin bütün fabrika, kurum ve kuruluşlarını yerli ve yasancı sermaye güçlerine peşkeş çekmedi mi? Bu peşkeşten yararlananlara baktığımız zaman kimleri görmüyoruz ki? Koçlar, Sabancılar, Özilhanlar ne biçim bir zenginliğin üstüne oturtular bilmiyor muyuz? Oysa o zenginlikler bu ülkenin değil miydi? Onca zorluklara karşı ne büyük özverilerle kurulmamış mıydı? Şimdi bu zenginliklerin üstünde kim oturuyor acaba?

Geçmişte halkın giydiği, yediği en temel ürünleri üreten fabrikalar Sovyetler’in de yardımıyla bu halkın özverileriyle kurulmamış mıydı? İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında ABD emperyalistlerinin başlattığı soğuk savaş politikası sonrası Türkiye hangi raya kapak attı da bugün AKP ve saray iktidarının hüneriyle varımızın yoğumuzun üzerine tüy dikildi?

Sovyetler Birliği eğitim, teknoloji ve kredi dahil olmak üzere gerekli desteği sunup Sümerbank, TÜPRAŞ, Erdemir Demir Çelik, Şişecam fabrikaları kurulmadı mı? Peki, bunun karşısında Marshal yardımları adı altında Türkiye’nin göğsüne kara saplı bir bıçak gibi saplanan ABD yardımları ne kazandırdı bize söyler misiniz?

Geçmişte farikalar kurarak zenginleşmedi Koçlar, Sabancılar. Onlar ticaret burjuvazisi olarak alım satım işlerini yürütürken o zaman da devlete şöyle diyorlardı. Bizim yerimize fabrikaları siz kurun. Evet, o fabrikalar kuruldu. Kurulan fabrikaların üstüne de Koçlar, Sabancılar ve diğer pek çok zengin çevreler özelleştirme adı altında resmen çöktüler resmen. AKP ve saray ise özelleştirmeler konusunda zirve yapan bir iktidar olarak tarihteki tartışılmaz yerini almadı mı?

Bu sözünü ettiğimiz konular çok tartışma götürür. Geriye döndüğümüzde Menderes’le başlayan siyasi irade öyküsü gelip bugün Recep Tayyip Erdoğan’a dayanmıyor mu? Bütün bu yaşadıklarımızın, halkın ümüğüne basılarak kanlarının emilmesinin sorumluları kapitalizmi savunan sağ iktidarlar değil mi?

O patronlar ki çok yıldızlı ABD bayrağının zaten kulu kölesi sıfatıyla komünizme karşı bayrak açıp ağzını açana haddini bildirirlerken bu ülkenin yurtseverlerine, ilericilerine, devrimcilerine komünistlerine ne acılar çektirildi tarihin arşiv kayıtlarında yok mu? Ülkenin onca kazanımları yok pahasına patronların ayağının altına serilmiş kapanın elinde kalıyordu ama örneğin Unakıtan kalkıp da “satıyoruz satıyoruz bitmiyor” derken kamu varlıklarının haraç mezat nasıl el değiştirdiğini gözlerimize sokmuyor muydu? Ulaştırma, şeker, kağıt, çimento vs. devlete ait değil miydi? Şimdi yerlerinde yeller esen bu fabrika ve kuruluşlara ne oldu acaba? AKP ve saray kamuya ait ne varsa bir avuç haramzadeye satmıştı ama yarattığı şu algıya baktığımız zaman bizim kanımız donuyor sizinki donmuyor mu? Neymiş? AKP ve saray iktidarı ile birlikte “Vatandaş sosyal devletle tanışmışmış.” Bu yalanı yutanlara aşkolsun da kalkıp da bunlara okkalı bir yanıtımız olmadan kuru kuru seçimler olsun hele biraz daha bekleyin sözünden başka bizlerin söyleyeceği hiç mi bir söz yok?

Zenginleri konuşulacak ve onların söyledikleri mihenk alınacaksa başta TÜSİAD’ın Turgut Özal’ı iş çevrelerinden gelen her isteğe fazlasıyla teşne değil miydi? Sonra bu ülkenin haraççıları verilenlerle yetindiler mi? Yetinmeleri eşyanın tabiatına aykırı. Bu yüzden de kalkıp sordular 2000’li yılların sağ iktidarlarına. “Bir karar verin devletçi misiniz liberal misiniz” diye. Sonra da iş çevrelerinin istediği en liberal ve patron yanlısı AKP bulundu ve yirmi yılı aşkın süredir de patron düzeninin süper partisi olarak ensemizde boza pişiriyor. Ama birileri devletçilikle ilgili bir konu gündeme geldiğinde bile sus pus kesiliyor. Malum ya devletçilikten ürken o kadar çelik cücük sistem partisi türemiş ki kalkıp haklı bir söz etseniz masadan debelenip kalkacaklar. Bu yüzden de ver verebildiğin kadar ödünü.

Şimdi İyi Parti’nin Ağıraliolu isimli bir yiğidi çıkmış, CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını söylerken gönüllerinde kim varmış onun da ipuçlarını veriyor.

Aday dediğin kimse sağcı olacak, liberalin en hası olacak, “milli ve yerli” olacak, tarikat ve cemaatlerle mesafeli olmayacak vs. … vs…