AKP KENDİ KENDİNE Mİ GİDECEK?

Yazan: Turgut Koçak 18 Ekim 2020

Bugün iktidarın hemen her konuda iyiye gitmeyen icraatları var. Kimi icraatları o kadar kötü ki bu icraatlara karşı kalkıp konuşmaktan ibaret olan karşı çıkışların bir işe yaramadığının da 18 yıldır iyi kötü tanığıyız.

Yani iktidar, dibe vursun, daha daha dibe vursun denilerek görüldüğü gibi gönderilemiyor.

Aksine bu yaklaşım iktidara iktidarda kalmak için kötü de olsa yine de bir fırsat yaratıyor.

Her şeyi herkesten iyi bildiğini sanan kişi salt kendisi değil. O kişinin çevresi de aşağı yukarı böyle düşünüyor. Böyle düşünmesinin nedeni ise AKP ilk iktidara geldiği dönemlerdeki koşullarla ilgili daha çok. Niye derseniz AKP’nin ilk yıllarında ülkeye hem de hatırı sayılır miktarda bir sıcak para akışı söz konusuydu. Bu yüzden de eli bol davranan iktidar her ne kadar yine ülkenin işçisini, emekçisini ve çalışanını eli böğründe bıraktıysa da birçok kesimleri deyim yerindeyse kolladı kayırdı diyebiliriz.

Bu yüzden de işler yine iyi gittiği falan yoktu ama ortada bir deniz vardı nihayetinde o deniz de bitinceye kadar işlerin iyi gittiğine dair bir intiba oluşmuştu bazı kesimlerde.

Şimdi ise deniz bitti. İşler kötü değil kötünün de kötüsü hale geldi.

Seçimlerde bana yetkiyi verin bakın o zaman faizler ne olurmuş, doların durumu neymiş görün diyebilen kişi bir de baktık gördük ki gelinen noktada diyecek sözü de kalmamış, bir çıkış yolu da. Çünkü bütün para muslukları kapatılmış, ülkede üretim durmuş, salgının da etkisiyle halkımız içinden çıkamayacağı dar bir boğaza gelmiş dayanmış. İçinde AKP’lilerin de olduğu birçok kesim ancak yeni yeni anlamaya başlamışlar Recep Tayyip Erdoğan ve damadının ekonomi adına pek de bir şey bilmediğini.

Durum bu merkezde ama yapılan anketlerde de AKP’nin tepetaklak gitmediğinin görülmesi ilginç sayılmalı.

Evet, ilginç.

Çünkü AKP iktidarının elinde bol para varken kendi yandaşları konumunda olan orta katmanları bol bol desteklediğini biliyoruz. Onlar da durumdan kaynaklanan nedenlere bağlı olarak AKP’nin izinden gitmeyi görevleri saydılar. Ancak durum değişti, AKP’nin yarattığı orta kesimler artık aradıklarını bulamaz oldular. Bu yüzden de hepsi olmasa da bir kısmı başka başka arayışlara girdiler. Bu değerlendirmemizin içinde 5’li çete olarak adlandırılanlar zaten yok, onların düzeyinde olmasa da onlar gibi kazanan ve vurgun vuran çevreleri de sayamayız elbette.

Bugün özet olarak görülen manzara şudur; durumun iyiye gitmediğini görenler var elbette.

Bunların bir kısmı bazı muhalefet partilerine yönelseler de akışları hızlı değil, kör çeşme gibi damlıyor desek daha yerinde olur. Yani AKP’den kopacak kesimlere çalışma ve çabalarıyla umut veren bir muhalefet partisi şimdilik yok gibi görünüyor. Bu yüzden de AKP’ye oy verenlerin hemen tümü bu iktidar döneminde bir şeylerden yararlandıklarını düşünmekten bir türlü kendilerini kurtaramıyorlar. Üstelik AKP ve saray iktidarı da sürekli olarak halkı sahte umutlar yaratarak kandırmaya yönelik çaba içinde. Bu propagandaya kananlar ise bir hayli fazla. Bir düşünün ortada doğru dürüst fol yok yumurta yok fakat 320 milyar metreküp Karadeniz’de gaz bulunduğunu anlatan iktidar halkı fişeklemek için böyle bir yola başvurdu.

Hemen arkasından dün Recep Tayyip Erdoğan bir 85 milyar metreküp gaz daha bulunduğunu açıkladı. Bu işin Akdeniz’i de var daha başka şeyler de var. Düşüncesi bazılarında bir rahatlama bile yarattı diyebiliriz.

Ancak sözü edilen konular mühendisliğiyle, olabilirliğiyle, ne kadar olacağı ile oturulup düşünüldüğünde koskocaman bir hayal kırıklığı bile olabilir fakat halk bu tür sahte umutlarla yine de dibine kadar kandırılmaya çalışılıyor.

Söylenenleri daha da inandırıcı kılmak için her yol bu iktidar için geçerli. Öyle ya ekonomi dibe vurmuş, dolar almış başını gidiyor ama bütün bunlar “Dış güçler”in işiyse Recep Tayyip Erdoğan ne yapsın düşüncesine kananların sayısı bile azımsanmayacak kadar çok. Bu koşullarda bile gaz müjdesiydi, şuydu, buydu çabası içinde olan iktidar için “çalışıyorlar” görüntüsü etkili kılınmak isteniyor elbette. Bu da yığınların bir kesiminde geleceğin iyi olacağı düşüncesini yaratıyor ki onlar da bu en kötü duruma karşı AKP’de kalarak yüzde 30’lara varan bir oy oranını AKP’nin korumasını yarıyor.

Araştırmacılar soruyorlar: Ekonomiyi kim düzeltir diye. Bu soruya verilen yanıtta Recep Tayyip Erdoğan diyenlerin sayısı yüksek. Muhalefette herhangi birine bu denli yüksek rakamlar dile getirilmiyor. En yüksek oyu yüzde 4’ten yüzde 8’e çıkararak Meral Akşener öne çıkıyor gibi görünse de bu boy ölçüşme açısından bir umut yaratmıyor.

Yani şimdilik anketlere bakılırsa iktidar bloğunun oylar yine yüzde 40’ları buluyor.

Bu kadar kötü gidişin bu kadar yüksek ödülü olamaz.

Oluyorsa da oturup düşünmek gerekiyor. Ama biz söyleyelim; bugün muhalefette işlerin kötü gitmesiyle gideceği düşünülen bir iktidar söz konusu. Böylesine edilgen bir anlayış ise kitlelerde muhalefet adına bir devinim yaratmıyor. Yaratmadığı için de muhalefetin ibresi çok az kıpırdıyor, bu da yığınların tercih etmesini zorlaştırıyor.

Yani bize Kartacalı Hannibal’ın söylediği gibi bir muhalefet etme yolu kalıyor ki onu da zaten bu muhalefet şimdilik yapmıyor.

Hannibal, şöyle demiş:

Ya bu Roma’ya gireceğim, Ya bu Roma’ya girmenin bir yolunu bulacağım!

Muhalefette böyle düşünmeli, ya bu iktidarı alacağım ya iktidarı almanın bir yolunu bulacağım!

Başka da bir yol yok.