Yazan: Turgut Koçak 12 Şubat 2012
AKP içinde alttan alta bir savaşımın sürdüğünü bilmiyor değildik, ancak bu denli su yüzüne çabuk çıkacağını da doğrusu hesap etmiyorduk. Olaylar çok hızlı gelişmekte olduğu için çatlak erken ortaya çıktı da diyebiliriz. Her şeyden önce Recep Tayyip Erdoğan ve çevresi uluslararası sermayenin güven duyduğu birisi olduğu için kuşku yok ki, destekleri de arkasında. Ancak sermaye AKP ile koalisyon içinde olan cemaat örgütlerinin sergilediği çok başlılıktan tıpkı Erdoğan gibi hoşnut değil. Bu yüzden de bu işin bir an önce çözüme kavuşturulması gerekiyor. AKP içinde Taraf gazetesinde dile getirilen çatlak ve arkasından başlayan restleşme durup dururken ortaya çıkmadı. Bu gelişmenin dış ayağı var. Yani okyanus ötesi güçler var. Emperyalist dünya Fethullah Gülen ve çevresinin kendisine yeterince hizmet ettiğini, artık onlarla birlikte daha fazla yürünemeyeceği kararını çoktan verdi. Bu yüzden de Recep Tayyip Erdoğan’dan önce deliğe süpürülmesine karar verilen de Fethullah Hoca ve Fethullahçılar oldu. Tabi sıra Erdoğan’a da gelecektir ama şimdilik daha erken.
Bu güç çatışması, Erdoğan’ın polis içinde operasyonu ile dışa vurdu, yargının MİT’çileri ifadeye çağırması ve Hakan Fidan dışındakiler hakkında da yakalama kararı çıkarması ile sürdü. Hakan Fidan, operasyondan yukarıdakilerin sahiplenmesi ile kurtuldu kurtulmasına ya kamuoyunda da sayısız görüş ve anlayışların ortaya çıkmasını da engelleyemedi. Öte yandan da KCK operasyonunu sürdüren savcı da görevden alındı. Adı geçen savcı ise bu görevden alma işini her ne kadar ilgililerin takdiri olarak değerlendirdiyse de ortada tatmin olunacak çok da bir şey olmadığını gizlemek olası olmadı. Yargının böylelikle nasıl siyasallaştığını ve gücün emrinde bir görünüm sergilediğini de bir kez daha görmüş olduk.
Doğal olarak bu çalkantının bitmesi sanıldığı kadar kolay olmayacak. Çünkü AKP’nin içindeki güçler ya sonuna kadar çatışmayı göze alacak restleşmeyi götürebildiği kadar ötelere götürerek güç denemesini sürdürecek ya da geri adım atarak Recep Tayyip Erdoğan’a biat ederek ortaklıktan karşılıklı elde ettiklerini paylaşmayı sürdürecekler. Sürdürmediklerinde ise AKP’nin bölünmesi kaçınılmaz olacak. Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını sürdürmesi bile zora düşecek. Kimileri uluslararası sermayenin olası bir gelişmede Recep Tayyip Erdoğan’ı arkalayıp ayakta tutmaya çalışacağını söylese de bu işin kolay olmayacağını yabana atmamak gerekiyor. AKP iktidarının içerde ve dışarıda izlediği politikaları gözden geçirdiğimiz zaman ABD emperyalizminin ne denli işine yaradığını açıkça görüyoruz. İçerde ABD ve emperyalist dünyanın istediği politikalar yaşama geçirilirken dışarıda da başta Ortadoğu konusu olmak üzere nasıl emperyalist dünyanın ayak izinden yüründüğünün gözlerden kaçması olanaksız. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun özellikle Suriye konusunda akla durgunluk veren açıklamalarını dinledikçe gerçeği bir kez daha bütün yönleriyle görebiliyoruz. Davutoğlu Amerika’da ne olduğu belirsiz kimselerin önünde öyle bir konuşma yapıyor ki, bu kişi sanırsınız Türkiye Dışişleri Bakanı olarak değil de Amerika’nın bir sözcüsü olarak konuşuyor. Bu tür konuşmalar ise Türkiye kamuoyunda sürekli olarak AKP’ye olan güveni azaltırken sayısız yeni senaryolar da yazılmaya başladı bile.
Biz ülkemizde çok hızlı gelişen olay ve olgular üzerinden yazımıza devam edersek söyleyecek çok sözümüz olacaktır. En başından Türkiye’de özellikle de Ergenekon Operasyonu olarak adlandırılan operasyonlarda AKP iktidarı herkese dokunulabileceğini savunup görev başındaki ordu mensuplarını üçer beşer tutuklarken iş MİT Başkanı Hakan Fidan’a ve diğer mensuplarına gelince dişine taş değmişe döndü. Savcılık 4 MİT mensubu hakkında yakalama kararı çıkartırken Hakan Fidan’ı da ifadeye çağırdı. Olup bitenlerden iyice panikleyen iktidar bir yandan Hakan Fidan’ın ifade vermeye gitmemesi yönünde tutum ortaya koyarken, diğer yandan da jet hızıyla bir kanun tasarısı hazırlayarak Hakan Fidan gibileri yargıdan koruma yönünde adımlar attı. Önümüzdeki birkaç gün içinde sözü geçen kanun tasarısı mecliste gündeme alınacak.
Ne var ki, ülkemizde artık mızrak çuvala sığamaz oldu. AKP iktidarının yargıya yönelik operasyonları ayyuka çıkmış ve de bu yönde hemen tüm kamuoyunda bir güven bunalımı söz konusuyken üstüne üstlük AKP, bir de kişiye özel kanun tasarısını meclise getirip yaptıklarının üstüne tüy dikmek gibi bir yolu benimsemiş oldu. Kapitalist sistemin hukukunun ne olduğunu bilmiyor değiliz. Ancak burjuva hukukunun da temelden ortadan kaldırılmasına yönelik gelişmeler ister istemez otokratik ve faşist zihniyetli bir iktidarı ortaya çıkarır ki, siz o zaman seyredin gümbürtüyü. Gümbürtüyü diyoruz, çünkü bu gelişmelerden her ne kadar başta sol görüşlüler ve sosyalistlere zarar göreceklerse de, soldan dönmeler ve liboşlar da zarar görecekler ve kıçlarına ısırganotu sürülmüşe döneceklerdir. Zaten son gelişmelerde bazılarına bu ısırganotu sürüldü bile.
Sonuç olarak her koalisyonun bir ömrü vardır. AKP koalisyonunu cemaatler ortaklığı olduğu için koalisyon gibi görülmese de gerçekte bir koalisyondur.
Şimdi işin içinde hem cemaat örgütleri, hem Recep Tayyip Erdoğan’ın erki paylaşmak istememesi hem de uluslararası sermayenin AKP iktidarını yeniden düzenleme isteği vardır.
Birileri kaçınılmaz olarak deliğe süpürülecek ama bu öncelikle Erdoğan değil başkaları olacaktır.