AKP İKTİDARININ PİLİ

Yazan: Turgut Koçak 13 Ekim 2013

AKP iktidarı artık işi iyece çığırından çıkardı. Bizler her türlü dinlemenin sınır tanımaz bir şekilde yapıldığını zaten biliyoruz. Ancak dinlemenin olağan bir hale getirilmesi için iktidarın yeni yeni adımlar atmaya kalkması ise doğrusu kabul edilecek bir şey değildir. AKP iktidarı dinleme ve izlemede yeni bir boyuta geçmiş. Bilgi Teknolojileri İletişim Kurulu’nun mahkeme kararı olmaksızın Türkiye’deki tüm internet, yazılı, sözlü, görüntülü iletişim trafiğini izleme kararı aldığı ortaya çıkmış. 18 Temmuz’da alınan karara göre iletişim trafiğini BİT’e iletmeyen işletmecilerin yetkileri de iptal edilecekmiş. Üstelik bu karar da kolluk kuvvetlerinin ısrarı üzerine alınmış. Karara gerekçe olarak Reyhanlı saldırısı gösterilmiş.

Ne ilginç değil mi? Her şey şaka gibi. İktidar bir yandan adına “demokrasi Paketi” denilen ucube bir şey hazırlıyor, utanıp sıkılmadan demokratik hak ve özgürlüklerin genişleyeceğinden söz ediyor, sonra da dönüp bakıyoruz ki, herkes izlemeye, dinlenmeye alınarak ülkede korkunç bir McCarthy dönemi başlatılıp sürdürülüyor. Bir başka deyişle ülkemizde devlet yurttaşına tuzak kuruyor.

Sizce kolluk kuvvetlerinin Reyhanlı patlamasını bahane ederek böyle bir istekte bulunması ilginç değil mi? O kolluk kuvvetleri ki, eline geçen doğru bilgileri değerlendirmeyip bilgiler ışığında tehlike yaratanların peşine düşeceğine yangelip yatıyor. Reyhanlı olayı yaşandıktan sonra ise konu ile ilgili olmayan kişilerin peşine düşerek birtakım insanları gözaltına alarak tutuklanmasını sağlayarak diyebiliyor ki, “Reyhanlı sorumlularını yakaladım.” Oysa olayın yaşandığı günden itibaren bizler bu olayı kimlerin yarattığını açık açık yazmıştık. Sonra ne oldu? El Kaide sahiplendi ve AKP’yi tehdit etti. AKP iktidarı da bu tehdide karşılık sınır kapılarını açarak işin ne kadar içinde olduğunu bir güzel gösterdi.

Şimdi demokratik hak ve özgürlükler zaten dandik bir durumda. İlgililerin keyfi nasıl istiyorsa o yapılıyor, bir de bunlara üstüne üstlük yenileri ekleniyor. Türkiye’de herhangi bir siyasi parti, ben iktidara gelince faşizan uygulamaları egemen kılıp diktatörlüğü amaçlıyorum diyemez. Dediğinde bu partinin meşruluğu ortadan kalkar. Bugün AKP bunu yapıyor. Tamam demokrasiyi amaçlamıyor. Tramvaya binip durağa geldiğinde de demokrasi falan takmayacağını zaten Recep Tayyip Erdoğan açıkça söyledi. Zatı muhtereme göre tramvaya binildi. Gidilecek yere kadar gidildi ve durakta da inildi. Durakta inildiğine göre artık iş amaçlanan şeriatçı ve faşizan uygulamalara sıra geldi. Zaten uygulamalara baktığımız zaman bu gerçekleri açıkça görüyoruz.

Tıpkı 12 Eylül 1980 faşizminin politik kararlarını uygulayan bir yargıya benzer Recep Tayyip Erdoğan’ın politik kararlarını uygulayan bir yargı ile muhatabız artık. Kimsenin yargıya güveni kalmamışsa oturup bir düşünülmeli. İnsanların demokratik hak ve özgürlüklerini kullanmaları sonucu her türlü yaptırımla karşılaşacağını düşünmeleri ise öyle kolay es geçilecek bir durum değil. Ortada demokratik hak ve özgürlüklerin kaldırıldığı bir durum söz konusudur. Recep Tayyip Erdoğan’ın paşa gönlü için hazırlanan ortam sineye çekilip oturulacak bir ortam değildir. Bugün kim hak arıyorsa güvenlik kuvvetleri gazı, basınçlı suyu, sopası, copu ile orada hazır. Bir başka deyişle AKP olağan koşullarda iktidarını sürdüremeyeceğini düşündüğü için bu tür zorbalıklara başvuruyor. Bunun adı da faşizmdir. Çünkü faşizm, egemen güçlerin mevcut koşullarda iktidarını sürdüremeyeceğine inandığı andan itibaren başvurduğu bir yoldur. Öyle olmasaydı bunca tutuklama, pırasa kesilir gibi ceza kesilmesi, izlemeler, dinlemeler niye yapılacaktı ki?

Pili bitmiş bir AKP iktidarı topluma bunları uyguluyor. Oysa sözümona meclis açık, devletin kurum ve kuruluşları sözde demokratik kurallara göre düzenlenmiş görünüyor. Eğer durum böyleyse nasıl olurda AKP bütün bu keyfilikleri uygular, toplumun tüm kesimleri de bu uygulamaları sineye çekip oturur.

Demek ki neymiş?

Seçimle gelmek ya da sandık demokrasi değilmiş. Kanıp oturanlara sözümüz yok. Ancak pili bitmiş bir AKP iktidarı tarafından yönetilmeye gelince işte biz, sonuna kadar böyle bir duruma karşı çıkarız. Çıkmayıp demokrasicilik oynayanları da AKP ile birlikte mahkum ederiz.

Bu böyle biline…

Yanılmayalım, ikiyüzlülerle aynı çuvala girilemeyeceğini öğrenelim, öğrenelim ki, sık sık kafamızı duvara çarpıp da hayıflanmayalım.

Böyle giderse İşçi Partisi daha çok kafasını duvara vuracak ve ömrü NATOtürkçülerden hayıflanmakla geçecektir, geçiyor da…