AKP HADDİNİ AŞIYOR

Yazan: Turgut Koçak 18 Haziran 2011

AKP, Kasım 2002 tarihinde işbaşına geldi. İktidara gelmesiyle birlikte ABD emperyalizmine diyet ödemeye başladı. Irak’ın ABD tarafından işgali gündeme geldiğindeyse ellerini kollarını sıvayarak ABD’ye işgal için elinden gelen katkıyı yaptı. Parlamentoda ülkemiz üzerinden Irak’ın işgal edilmesi için tezkere çıkarmaya kalktıysa da bunu başaramadı. Ne var ki, tezkere kabul edilmemiş olsa da AKP Hükümeti Irak’ın işgali sırasında ve sonrasında ABD emperyalizmine görülmemiş yardımlar sundu. Yani Birinci Körfez Savaşı sonrasında Turgut Özal’ın başlattığı ABD işbirlikçiliği bir koyup üç almak üzerine kurulu olmasına karşın Özal, değil üçün birini bu savaşa burnunu soktuğu için Türkiye beş kaybetmek zorunda kaldı. Yani Bay Tayyip’in öve öve bitiremediği Turgut Özal, ABD’nin Irak’ta başlattığı katliamın ortağı oldu. O günden bugüne Irak üç aşağı beş yukarı beş milyon insanını yitirdi. Dolayısıyla da AKP Hükümeti bu katliamın bir anlamda koalisyon ortaklarıyla birlikte ortağı oldu.

ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi adıyla başlattığı projenin gereği olarak Kuzey Afrika’dan İran’a kadar Arap ülkelerinde demokratikleşme adı altında karışıklıklar yaşanmaya başladı. Bu karışıklık şu anda da birçok Arap ülkesinde sürüyor. Libya’da emperyalizmin desteklediği güçler Kaddafi’ye karşı harekete geçirildi ve ortaya çıkan bu kargaşa ortamını bahane eden başta Fransa olmak üzere Batı Libya’yı bombalamaya başladı. ABD ve Batı’nın bu saldırgan hareketine karşı başlangıçta; “NATO’nun Libya’da ne işi var” diyen Bay Tayyip sözlerini yaladı yuttu ve kulağının çekilmesi üzerine Libya’ya NATO’nun yönlendiriminde savaş gemileri gönderdi. Bu kadar kısa zamanda böylesine hızlı çark eden dünyada başka bir başbakan var mıdır bilmiyoruz ama Bay Tayyip bunu hep yapmaktadır. Kimi zaman içerde ve dışarıda Müslümanların tepkisine karşı sözde bazı çevrelere karşıymış gibi bir demeç vererek işin içinden kolaylıkla sıyrılmayı başardı. Bütün bu olup bitenler karşısında çıtları çıkmayan ve verdikleri oylarla Bay Tayyip’i ödüllendiren sözde Müslüman’ım diyenleri gerçekten de anlamak oldukça zordur. Öyle anlaşılıyor ki, Bay Tayyip’in çevresinde bu kümelenmeyi sağlayanlar olsa olsa Amerikan işbirlikçiliğinden hem nemalanan hem de Amerikan emperyalizmine hizmet sunan çevreler olsa gerektir.

Libya’ya müdahale etmek için tezkere çıkaran AKP Hükümet’inin yaptığı ihanet azmış gibi bu kez de büyüyen Suriye olayları ile ilgili olarak çeşitli başkentlerde görev yapan 30’a yakın Büyükelçi Ankara’ya çağrıldı. Hiç kuşku yok ki, bölgeye müdahale eden ABD emperyalizminin işinin kolaylaştırılması için AKP Hükümetince büyükelçilerden bilgi alınmakta, alınan bilgiler ise emperyalist güçlerle paylaşılmaktadır. Yani Suriye’nin kendi içişleri Türkiye’nin çözüm masasında olmaması gerekirken emperyalist dünyanın isteği ile Türkiye konunun içine bilinçli bir şekilde sokulmakta Batı, Türkiye aracılığı ile sonuç almayı denemektedir. Suriye’de kargaşa sürdüğü sürece Esat’a karşı ayaklananlar Suriye’yi terk edecekler ve Türkiye topraklarına sığınacaklardır. Türkiye’nin giderek artan Suriyeli sığınmacıları ülkede barındırmak bir yana aynı zamanda da Suriye’nin ve bölge ülkelerinin düşmanlığını çekmesi de ayrıca tartışılacak konudur.

Bay Tayyip, sözde büyük dünya lideri olma hevesiyle her tarafa burnunu sokup durmaktadır. Bu tür davranışlar kimilerinin gözünde Türkiye’nin dünya devleti olarak algılanması şeklinde yorumlansa da gerçek hiç de öyle değildir. Bay Tayyip’e sözde dünya lideri sıfatı kazandırmak amacıyla bu ve benzeri bütün girişimlerin faturası erinde gecinde Türkiye’ye çıkacaktır. Daha da önemlisi bu olayların yaşandığı ülkelerdeki plan burada bitmeyecek içine Türkiye’yi de alacak denli Balkanlara kadar genişletilecektir. Dolayısıyla Türkiye, Tosya’ya pirince giderken Bay Tayyip sayesinde evdeki bulgurdan olacaktır.

Evet, Türkiye Bay Tayyip’in sayesinde tam anlamıyla bir tehlikenin içine sokulmuş durumdadır. Her geçen gün bu tehlike daha da büyüyecek, üçüncü kez seçimleri kazanmış bir parti başkanı olarak Bay Tayyip’in kendine duyduğu güven daha da tehlikeli boyutlara tırmanacaktır. İşte bu yüzden Bay Tayyip’in Ankara’ya çağırıp sözde düşüncelerine başvurduğu büyükelçilerle yapılan toplantı büyük önem taşımaktadır. Bay Tayyip, bu yeni girişimi seçimlerden sersem çıkmış sözde muhalefetin en şaşkın zamanında bu toplantıyı yapmaktadır. Sözde diyoruz çünkü adı geçen CHP, MHP ve BDP’liler Libya için çıkarılan tezkere sırasında da meclisteydiler ve de bu tezkereyi engellemek için kıllarını bile kıpırdatmadılar. Aksine AKP’nin işini kolaylaştırarak tezkerenin çıkmasını sağladılar.

Buradan da anlaşılıyor ki, AKP’nin ABD ve Batı’nın dümen suyunda götürülen bölge ile ilgili politikasını boşa düşürecek parlamentoda bir muhalefetten söz etmek olası değildir. Bu yüzden de bir kez daha Bay Tayyip ve partisinin bölgenin hayrına olmayan politikalarını halkımızın gündemine taşımak bizlere düşmektedir. Türkiye Sosyalist İşçi partisi olarak bu teslimiyet politikasının hesabını sormak en önemli görevlerimizdendir. Yüzde elliye yaklaşan bir oy aldım böbürlenmesiyle astığı astık, kestiği kestik bir politika izleyen AKP’nin mevcut durumu hiç de kolay olmamalıdır. AKP’yi meclis dışından sıkıştırmak ve geniş halk yığınlarını harekete geçirmek bütün sol ve sosyalist çevrelerin görevidir. AKP hem Libya hem Suriye ile ilgili teslimiyet dolu politikalarının kesinlikle hesabını vermelidir. AKP’nin haddini aşıyor olması betimlemesiyle yetinmek yetersizdir. Bu politikaları deşifre edip halkın hıncının AKP’ye yönelmesi için yapılacak çok şey vardır ve de yapılmaya bir yerden başlanmalıdır.