Yazan: Turgut Koçak 1 Şubat 2014
Dünyanın hiçbir ülkesinde ve ülkemizde bunca, yolsuzluk, adam kayırma, nüfus ticareti, çalma çırpma Recep Tayyip Erdoğan iktidarına kadar yaşanmamıştır. Bu iktidar döneminde yaşananların yüzde biri bile herhangi bir ülkede yaşansa o ülkede baştakilerin pişkin pişkin iktidarda kalmasının olanağı yoktur. Ne var ki, AKP iktidarı ile birlikte bütün değer yargıları değişmiş, at binenin kılıç kuşananın hesabı AKP iktidarı da gözümüzün içine baka baka iktidarda kalmak için her yola başvurmaktadır.
Anımsarsanız, Mustafa Kemal dönemi de dahil, tek parti iktidarında valilerin CHP’nin valisi olduğuna dair; AKP iktidarının hem kel hem hodulları tarafından bitmek bilmez eleştirileri vardır. Oysa; o dönemin böyle olmasını bir ölçüde de olsa olağan karşılamamızı gerektiren maddi gerçeklikleri olmasına karşın günümüzde bu anlayışı hoş karşılamak için küçücük bir gerekçeye bile sığınmak olası değildir. Geçmişe ağır bir şekilde saldıranların başında gelen Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasının 12 yıllık iktidarına baktığımız zaman geçmişe rahmet okuttukları da açıkça görülmektedir.
Bugün 81 ilin valisinin kimin valisi olduğunu anlamamak için insanın ahmak olması gerekir. Değil vali, kaymakamlar, bütün kuruluşların bilmem kaçıncı derecedeki memurlarına kadar AKP planlı şekilde bir değişikliğe gitmiş, gerektiğinde de küçücük bir kuşkulanmada her tarafı darmadağın etmekten çekinmemiştir. Son zamanlarda görevden alınan, oradan oraya sürülenlerin yanında yargıda yaşanan depremin de bu söylediklerimizi kanıtlamadığını kim söyleyebilir?
Recep Tayyip Erdoğan sürekli olarak yargı ve operasyonlarla ilgili olarak konuşup durmaktadır. Gırtlaklarına kadar yolsuzluğa batmış iktidarın yolsuzluklarını örtmek için son bir aydır yaptıklarına bakarsak gerçekleri bütün çıplaklığı ile görürüz. Yapılan operasyonların ortaya çıkan pisliklerinin üstünün örtülmesi için gerekenler yapılmış, suçların maddi kanıtlarının üstüne yandaşlar görevlendirilerek kapkara bir şal örtülüvermiştir. Yapılan, yarıda kalan, yapılacak olan operasyonların işlevsizleştirilmesi için de iktidar her türlü tedbiri almış ve kendi üzerlerine yönelen fırtınayı en azından bugün için önlemiştir.
Ancak bütün bu önlemlere karşın iktidar yine de rahat değildir. Öyle ki, bu yüzden iktidarın başı Recep Tayyip Erdoğan yargı ile ilgili olarak yeni yeni düzenlemeler yapılacağını söyleyerek hemen her gün pot üstüne pot kırmaktadır. Neymiş efendim; operasyon yapacak savcı görevlendirilen bir vali yardımcısına bağlanacak, vali yardımcısının oluru ile operasyon yapılabilecekmiş. Peki, siz bu cingözlükten ne anladınız diye sorsak yanıtınız ne olur acaba? Bir kez AKP iktidarının bu tasarruflarına baktığımız zaman hiçbir vali, vali yardımcısı, yargı mensubu, bilmem kaçıncı dereceden önemlilik arzeden devlet memuru bile güvenilir değilken Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasının mantığını anlamak için çok mu akıldane olmak gerekir? Birçok ilde valilerin davranışlarına baktığımız zaman AKP’nin parti müfettişlerine dönüştüklerini açıkça görmekteyiz. Yukarıda dile getirdiğimiz pek çok kamu görevlisi de aynı özellikleri taşır durumdadır.
Öyleyse R. T. Erdoğan’ın işi bu noktalara getirmesindeki muradı ne olabilir? Gerçekler ortadadır. İktidar olası operasyonların içeriğini önceden bilmek istemektedir. Eğer ipin ucu kendilerine çıkıyorsa operasyon ya ta başından önlenecek, önlenemeyecek gibiyse de önceden haber alındığı için kanıt karartma yoluna gidilerek operasyonlar işlevsiz hale getirilecektir. Daha açık bir söyleyişle bugünkü iktidar öylesine pisliğe batmıştır ki, kirli çamaşırlarının ortalığa saçılmaması için gereken tedbirleri almaktadır. Gerçekler bu kadar ortadayken Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasının dümende kalmasının olanağı kalmamıştır. Seçim bunlar için can simidi değildir. Diyelim ki, düşünülenlerin aksine RTE ve tayfası seçimi çoğunlukla kazandılar, yine de bu kirlilikle iktidarlarını devam ettirmelerinin olanağı kalmamıştır.
Sonuç;
AKP iktidarı meclis çoğunluğu bende hesabı ile şimdilik dümenin başındadır.
Ancak bugün için bu çoğunluk bile güneşin altında eriyen kar gibidir.
Her an çok önemli gelişmeler olabilir ve AKP mecliste azınlığa düşerek sonu gelebilir.
AKP zorla iktidarda kalamayacağına göre, belki de “çözüm süreci” ipine sarılarak BDP ve HDP’nin olası desteği ile bir azınlık iktidarı kurma yoluna gidebilir.
Ne var ki, hiçbir zorlama AKP’nin dağılmasını önlemeye yetmez yetmeyecektir de…