AHLAKSIZ OLMAK...

Yazan: Turgut Koçak 13 Mayıs 2013

Bütün Türkiye’de Başbakan ve iktidarına karşı Reyhanlı’daki patlamalarla ilgili haklı olarak ağır eleştiriler geldi. Haklı eleştiriler diyorum çünkü iktidarın Suriye politikası yüzünden işin bu noktalara kadar geleceği ta başından belliydi. Bu gerçeği herkes görüyordu da bir tek iktidarın görmüyor olması bir rastlantı olabilir mi? Olamaz, çünkü iktidarın Suriye politikası hiç kuşku yok ki, kendi iradesi değildi. Bu politika doğrudan pentagondan ayarlanmış ve AKP iktidarına dikte ettirilmiş politikaydı. İktidarın iradesi dışında dediysek iktidarın sorumluluğunu azaltmak için söylemedik. Aksine böylesi bir politikaya alet olanların suçu kesinlikle çok daha ağırdır. Bir iktidar düşünün ki, yaşananların dolaylı molaylı değil doğrudan sorumlusudur ancak bu sorumluluğun bilincinde davranması yerine yavuz hırsız ev sahibini bastırır örneğinde olduğu gibi davranmakta, kim ki, kendilerini eleştirir; eleştirenler hedef tahtasına konularak hem ağır hakaretler edilir hem de gerektiğinde haklarında adli bir takım yaptırımlar uygulanmasından çekinilmez.

Evet, Başbakan konuşuyor. Bu olayla ilgili hükümetlerinin ve partilerinin hedef alındığını söyleyerek eleştiri yapanları “fırsatçı” ve “ahlaksız” olarak niteliyor. Biz biliyoruz, Başbakan’ın bu gibi çıkışları ne ilktir ne de son olacak gibi görünmektedir. Yaşanan bu acı olay hiç kuşkunuz olmasın ki, bağıra çağıra gelmiştir. Bir yalan bombardımanı ile karşı karşıyayız ki sormayın gitsin. İktidarın bütün bakanları yalan söylüyor. İktidara doğru bilgi aktarması gereken kurumlarda yalanların ortağı. Doğal olarak da yapılan her açıklamanın ne bir değeri var ne de inandırıcılığı. MİT’e göre; El Muhabarat bombalı araçları Rakka’da yüklemiş. Ne büyük yalan. Bir kez Rakka, Nusra’nın kontrolünde. Üstelik de Türkiye ile arası epey uzak. Yol boyunca hem Suriye’nin hem de ne oldukları belirsiz silahlı grupların kontrol noktaları bulunuyor. Diyelim ki, gerçekten de MİT böyle bir tespit yapmıştır, nasıl olmuştur da bu araçlar durdurulamamış ve Reyhanlı’da patlatılması önlenememiştir? Anlayacağınız birileri görün biz nasıl çalışıyoruz demek istiyor ama sonuçları itibariyle de yalan olduğu açıkça belli oluyor.

AKP iktidarının her söylediği yalan. Kanıtları topladıklarını söylüyorlar, oysa engellemelere karşın olay yerine giren CHP Milletvekilleri görmüşlerdir ki, iş makinalarıyla olay yeri temizlenmekte, kanıtlar karartılmaktadır. Bugüne kadar yaşadığımız hangi olayı AKP iktidarı kamuoyuna doğru duyurdu ki, bu olayı duyursun. Suriye hava sahasında düşürülen uçağımız, Akçakale’ye düşen havan topları, Cilvegözü sınır kapısındaki patlama ile ilgili açıklamalar söylediklerimizin kanıtı değil mi? İktidar söze geldi mi sınırlardan kuş uçurmadığını söylüyor, yalan koskoca bir yalan. Değil kuş, tankı, topu, bombalı aracı, her gün girip çıkan ÖSO denilen katil sürüsüyle sınır delik deşik durumda. Hoş böyle de olması isteniyor. Çünkü başka türlü katil sürülerinin Suriye kentlerine yönelik Reyhanlı’daki patlamaların on mislini gerçekleştirmeleri mümkün olabilir miydi?

Gelelim Başbakan’ın; “fırsatçı” ve “ahlaksız” betimlemesine. Kim ki Amerikancıdır, onlar ne fırsatçıdır ne de ahlaksız. Biz Amerika’nın karşısındayız, bu yüzden de hem fırsatçıyız hem de ahlaksız. Kim ki, Amerikan isteklerini harfiyen yerine getirir onlar fırsatçı da değil, ahlaksız da. Bizse cepheden karşı olduğumuz için hem fırsatçı hem de ahlaksızız. Kim ki, emperyalistlerle birlik olup Libya’nın, Irak’ın, Afganistan’ın, Suriye’nin vurulmasına katılmıştır onlar ahlaklı bizse ahlaksızız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan daha neler sayabiliriz neler ancak gerek yoktur. Size önerimiz sadece biraz aklınızı başınıza toplamanızdır o kadar.

Ya BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a ne dersiniz? Size söylüyoruz ey kendilerini sosyalist sanan vagonlar size söylüyoruz. Ne diyor Demirtaş; “Hükümetin yanında olacağız. Hükümeti eleştirmek yerine birlik olmalıyız”. Kısaca pusulası denge politikalarının pili ile çalışanların pusulasının doğru yönü göstermesi olası mıdır? Elbette değildir. Yakında göreceğiz, bu ve buna benzer politikalar yüzünden ne BDP hareketinin ne de Halkların Demokratik Kongresi’nin yoluna devam etmesinin olanağı vardır. Bir kez hükümetin yanında olduğunu söyleyen Demirtaş 1 Mayıs’ta ortalığı gaza ve basınçlı suya boğan AKP iktidarının yanında durmayı nasıl olmaktadır da kendilerine yedirmektedir? Neymiş efendim bu tür olaylarda hükümeti eleştirmek yerine birlik olmak gerekirmiş. Reyhanlı’daki yaşanılan olay ilk mi? Daha önce Ankara’da, İstanbul’da, G. An.tep’te sormak istiyoruz; benzer olaylarda niye birlik olmak aklınıza gelmiyordu da şimdi birlik olmanın kerametine nasıl eriverdiniz?

Yanında durduğunuz hükümet, patlamayla ilgili haberlere yayın yasağı getirdi. Yani minareyi çalanın kılıfını uydurduğu gibi bir yola başvurarak yargıyı da işin içine çekerek tam da “ileri demokrasi"nin gereğini yaptı. Sizler giderek daha da artan faşizan uygulamaları görmüyor musunuz? Haydi; işçilerin sendikal örgütlenmelerine getirilen engelleri, işten atılmaları, taşeron işçi çalıştırılmasını ve her türlü ekonomik, demokratik ve sosyal hakların çiğnenmesini de görmüyorsunuz diyelim; aylarca devam eden Hava-İş sendikasının yürüttüğü mücadeleden de haberiniz yok, aylarca Suriye’ye yönelik AKP iktidarının akıl almaz politikaları da mı sizin uykudan uyanmanıza yetmiyor.

Kim bu uygulamaların sorumlusu Sayın Selahattin Demirtaş kim?

Ama boşverin şimdi “birlik” zamanı ya siz ona bakın. Şimdi, “barış süreci” içindesiniz ya siz uluslararası sermayenin planlarına dahil olup işinize nasıl gelirse öyle davranın. Üstelik de aynı anda birbiriyle çelişik diğer arkadaşlarınızın farklı açıklamalar yaptıklarını duya duyu bunu yapın.

Ama ne demişler Nereye Payidar nereye, çıkmaz bu yol çıkmaz bu yol bir yere…