AH BU EMEKÇİLERİ AH! YA DA EMEKÇİLER NASIL ÖRGÜTLENİR?

Yazan: Turgut Koçak 22 Haziran 2022

Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak ne halk dalkavukluğu yaparız ne de işçi sınıfı kuyrukçuluğu. Sosyalist olmanın ilkeleri vardır bizler de bu ilkelerden asla ama asla ödün vermeyiz. Bu yüzden de kimseyi pohpohlayarak ya da onlara aslan kaplan muamelesi çekerek ne örgütleriz ne de böyle bir örgütlenmenin adına komünizan bir örgütlenme deriz.

Son zamanlarda partiyi ayağa kaldırmak ve de partimizi daha etkili kılmak için yoğun bir çaba harcıyoruz. Çaba harcamak bizim görevimiz olduğu gibi bundan hiçbir zaman da yüksünüyor değiliz. Ancak genel olarak halk olarak gördüklerimiz ve de işçi, emekçi diye sınıfsal bir sıfatla çağırdığımız kesimlerde öyle arızalar var ki eğer bizler bu gibilere bel bağlarsak bittiğimizin resmidir.

Bir emekçi düşünün ki ayakta kalmak için ömrünce çalışmış. 8 saat, 10 saat dememiş ve hatta yeri gelmiş yirmi dört saat çalışmış ama bilinçli gibi de sizi ve çabalarınızı bir “hatırlı müşteriye” değiştiriveriyor. Size toplantıya gelmek için söz vermiş ama gelemeyeceğini bir ileti atarak siz gelinle bitirebiliyor. Gocunmuyorsunuz durumu anlamaya çalışıp gitmeyi seçiyorsunuz. Telefon açıyorsunuz çalıyor çalıyor yanıt yok, ileti atıyorsunuz dönülmüyor.

Karşılaştığınızda da ne çok bahane uydurulacağını adınız gibi biliyorsunuz. Israr etmeyeceksiniz, çünkü burada işçi ve emekçi karakteri yok. Siz 500 km. uzaktan gelmişsiniz ama o 10 dakikalık bir uzaklıktan gelemiyorsa onu önemli yerlerde görmeyin çizin üstünü gitsin. Bugün bizi iliğimize kemiğimize kadar sömürenler niye yönetimi ellerinde bulunduruyorlar hiç kafa yordunuz mu? Bulunduruyorlar çünkü onlar böyle bir buluşma sözü vermişlerse gelirler arkadaş. Yani bizim taraftakilerden daha disiplinliler. Bizim taraftakiler oldukları gibi görünseler şaşırmazsınız. Hem oldukları gibi görünmezler hem de her konuda olduğu gibi cehennem hayatı yaşadıkları halde ondan da oluruz korkusu yaşarlar. Yani korkak bir o kadar da yalan dolanla işi götürmeye çalıştıkları için sık sık sizi ve parti militanlarını boşluğa düşürürler. Bunların içinden bazıları da açıktan olmasa da işçi sınıfının öğretmeni Yüce Lenin’in dediği gibi köle olduklarını bildikleri halde köleliği savundukları için iğrençtirler.

Burada eşyayı adıyla çağırırsak işçiler sınıf olarak devrimcidirler. Yoksa tek tek ele alındıklarında karşılaştıklarınız karşısında ağzınız bir karış açık kalır. Bu yüzden de ilkeli davranıp işçi sınıfı kuyrukçuluğu yapmanın hiç ama hiç alemi yoktur. Aksi halde neden işçiler kendi haklarını savunmak için bir sendikada, örgütlenmez ya sarı sendikalara girer ya da örgütsüzlüğü seçer anlayamazsınız. Niye aynı tezgâhta çalıştığı arkadaşı işinden edilirse onun yanında durmaz da ondan kıyı bucak kaçar hiç fikriniz bile olmaz. Bana değmeyen yılan bin yaşasın davranışındakilerle yola devam etmeniz olanaksızdır fakat gidip gidip aynı kirli suda yıkanmak gibi bir yolu seçerseniz eğer daha çok yanılır ve de yarı yolda kalıverirsiniz. Yalama ve yalakalardan hangi sınıftan olurlarsa olsunlar uzak duracaksınız. Eğer amacınız sosyalizmse sınıf bilinçli olanlara ve de ahlaki değerlerini yitirmemiş onurlu insanlara yöneleceksiniz bu iş zorda olsa sonuç alıcıdır. Diğer başka yolların hepsi cehenneme çıkar çünkü.

Halk şöyledir, halk böyledir ve de halka yazıktır tanımlamasıyla bir de bakmışsınız ki halk dalkavuğu olup çıkmışsınız. Niye mi? Daha dün üstelik de devrimcilikten ödün vermeyen, sıkı mı sıkı halktan pek çok kimse tanıyoruz. Onlar bir burjuva partisinin başkanı geldiğinde bir yatıp önlerinde yuvarlanmadıkları kalıyor. Bizi kurtarın naraları ile ortalık inim inim inletilirken sana da ayıp olmasın, gibisinden dört bir yanına baka korka selam verenlerden ne hayır beklenir ki? Salt kişi memnuniyetsizliği üzerinden birisini örgütlerseniz ya da örgütlediğinizi sanırsanız bu gibiler bir şey olur sizden de memnun kalmadıklarında memnuniyetsizliğini gidermek için çalınmayacak kapıları gidip çalarlar ki size hançer saplasalar belki de kimbilir bu kadar acı duymazsınız. Halk her dediğinde haklıdır derseniz, bunların içinde öyleleri vardır ki hem sizinle birlikte oturup kalkarlar, muhabbetin en şahını ederler hem de araya her fırsatta burjuva politikacılarını getirip getirip onların iyiliğinden sıkılmadan söz edip durarak kurnazca size elense çekerler. Hani Lenin’in Stalin’e verdiği bir isim vardır pek söz edilmez de biz yazalım. Kafkaslarda ve Karadeniz kıyısında örgütlenmek için parti kimi göndermişse bir türlü örgütlenmeyi başaramaz. Bu zorluğu ise bir tek kıran ve partiyi buralarda örgütlemeyi başardığı için Stalin olduğu için Lenin Stalin’e KARADENİZ KARTALI der. Doğal olarak herkesten Karadeniz Kartalı olmasını bekleyemeyiz fakat bazıları asgari ölçülerden de yoksunsalar eğer bu durakta fazladan durmaya gerek yoktur.

Gezip gördüğümüz yerlerde bizimle bağ kurup konuşanlar arasında sürekli olarak iktidarın her şeyi yapabileceği sözlerini çok işittik. Adam kendi içinde bir korku cehennemi yaratmış yanıp duruyor fakat bu kadarla da kalsa iyi diyeceğiz de durmuyor ki başkalarının da tıpkı kendisi gibi korkmasını isteyen bir laf ebesine dönüşmüş. Böylelerinin yaşamı tatlı. Çolukları çocukları var. İş bekliyor yakınlarına. Bu yüzden de bırakalım sizinle görünmeyi size yakın durduğunu da kimseye belli etmemek için kırk dereden su getiriyor. Korkaklık salgın hastalık gibidir. Birisi bir olayda geliyorlar diye bağırsın en uzaktakiler nasıl panik olur kaçarlarsa bu bulaşıcılık nasıl olumsuzluklar verirse bunun tersi de vardır. Yiğitlik de bulaşıcıdır çünkü bizler her zaman yiğitliği seçmek zorundayız.

İnsan bir şey pahasına dünya görüşünü satar mı? Dünya görüşünü değiştirirse hele bu da insanlığın tek kurtuluş seçeneği sosyalizmse ona insan denir mi?

Bu yazı iç dökme gibi gelebilir sizlere fakat aslında bu sözler sosyalist olmanın ilkelerinden damıtılmış sözlerdir. Bunları söylerken de herkesten bin fazla bize düşen görevi yerine getirmekten kaçınmayız.

Anlamayana beş, on kez anlatırız. Sınıf bilinçli yığınlar yaratmak için hiçbir özveriden kaçınmayız. Partimiz saflarına gelenlere ve gelecek olanlara üstün nitelikler kazandırmak için de her bir özveriden çekinmeyiz. Ancak şurası da bir gerçektir ki bizler görülemez sanılan her şeyi görür, bilinmez sanılan her şeyi öğrenir ve bilir, her türlü ikiyüzlülüğü anlamadığımız düşünülse de anlarız ve de bize bir araç gerekliyse eğer o araç da yeri yerinden sarsacak olan partiyse boynumuzun borcu olan şeyler için ne özveriden kaçınırız ne de bedel ödemekten.

Evet, biz ilkeli davranır öyle de yaşar ve mücadele ederiz. Bizim kitabımızda ne halk dalkavukluğuna yer vardır ne de işçi sınıfı kuyrukçuluğuna. Karadeniz Kartalı olmayı düşleyenlere ve olanlara, becerisi neyse onu ortaya koyup içtenlikli davrananların başımızın üstünde yeri vardır. Ki bizdeki bitmez, tükenmez enerjinin kaynağı da tabi ki de sosyalist olmanın değerleridir.

Sözlerimin yerini bulması umuduyla…