Yazan: Turgut Koçak 28 Ağustos 2013
AKP iktidarının eniği cücüğü ağlıyor. Ağlamak değil de biz buna rol kesmek diyebiliriz ancak. Niye derseniz; bunlar, “Mısır” diyorlar ağlıyorlar. “Esma” diyorlar bunları tutana aşk olsun. Ancak bunların ülkemizde yaşamını yitiren onca yurttaşımıza bile bir damla yaş döktüklerini görmedik. Hele Afyon’da patlayan cephanelik, bu patlama sonucu onca canından olan askerlerimiz yok mu, bu iktidarın eniğinin cücüğünün kılını bile kıpırdatmadı. İktidarın valisi ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel arasında bir hediye ve şiltleşmelere tanık olduk o kadar. Ne Uludere katliamını, ne Reyhanlı’yı ne de Güneydoğu’da yaşamın yitiren onca askerimizi saymadık bile. Bunlar o zaman da konuştular konuşmadılar değil ama sadece “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” dediler.
Hani gün geçmiyor ki, yeni bir ağlama merasimi ile karşılaşmayalım. Recep Tayyip Erdoğan 100 yaşında bir nineyi ziyaret ediyor, nine de Recep Tayyip Erdoğan’ın boynuna sarılmış “Allah sizi başımızdan eksik etmesin” diyor ve karşılıklı ağlaşıp duruyorlar. Nine nereden bilsin ki, karşısındaki kişi emir vermiş ve polisler gençlerimizi katletmiş. Nine nereden bilsin ki, Irak’ta katledilen milyonlarca çoluk çocuğun katledilmesinde karşısındaki kişinin rolü var. Nine nereden bilsin ki, İsrail’in en büyük nişanlarından biri olan “Cesaret” nişanının karşısındaki yiğide verildiğini. Nine nereden bilsin ki, Libya Lideri Kaddafi’den ödüller alıp da arkasını döner dönmez emperyalist güçlerle bir olup Kaddafi’yi arkadan hançerlediğini. Nine nereden bilsin ki, Gazze’ye salt şov olsun diye gönderilen Mavi Marmara gemisinde insanlarımızın katledilirken hiçbir tedbir alınmadığını ya da böyle bir maceranın AKP iktidarınca önlenmediğini. Nine nereden bilsin ki, bu iktidarın iradesiyle Türkiye’den silah gönderilip ayrıca dünyanın dört bir yanından terörist sokularak Suriye’de bizzat AKP iktidarı eliyle katliam yaptırıldığını. Ya da ne bileyim biliyordur da o da aynı yolun yolcusudur kimbilir.
Rizeli nine ve Başbakan’ın ve de Emine Hanım’ın karşılıklı ağlaşmaları niyeyse, sanki ortada bir ziyaret yok da yakınlarını yitirmiş tarafların yasları var.
İşte böyle, Türkiye’nin ekonomisi yanıyor, işsizlik almış başını gitmiş, Türkiye bu iktidarın eliyle lejyon görevi gören aşağılık işbirlikçi konumuna düşürülmüş, talan almış başını gitmiş, iktidarı ellerinde bulunduranlar yeni yeni rantlara gözlerini dikmişler, yargı yargı olmaktan çıkarılmış, Koskoca Ankara İ. Melih Gökçek’in çiftliğine dönüştürülmüş, Polis kim hak ararsa tepesine binmeye hazır hale getirilmiş, bilim insanları korkuyor, sanatçılar korkuyor, sıradan yurttaşlar korkuyor, kanun nizam hak getire, kimse başına ne geleceğinden emin değil, AKP iktidarının eniği cücüğü ağlaşmakta.
Bilim insanı deyince söylemeden geçmek olmaz. İ. Melih Gökçek’in ODTÜ ormanlarını yok edecek yol geçirme planına nasıl oldu da ODTÜ Rektörü olur verdi acaba? Hangi tehditlerle karşı karşıya kalmış olabilir sizce? Ya da diyelim ki, namuslu ve yürekli bir bilim insanı gibi davrandı ve İ. Melih Gökçek’in planını yerinde buldu olur verdi. O zaman çıksın kamuoyunun karşısına bir bir açıklasın böyle bir yol uygulamasının yararlarını da bizde anlayalım. Gerçi bizler ne babayiğitler gördük görmesine ya yine de şaşırıyoruz işte. Milliyet gazetesinde yaşanan deprem sonrası sırasıyla insanlar gazeteden atıldılar. Bu duruma Derya Sazak’ın da karşı çıktığını duyduk. Gazetenin Ankara temsilcisi Hikmet Bila ile birlikte bu uygulamalar nedeniyle birlikte gazete sahibinin çağırması sonucu koşturmadılar mı? Sonra ne oldu Derya Sazak’a güle güle gelsin Hikmet Bila Gazetenin tepesine. İşte bu hesap ODTÜ rektörü de aynısını yapmıştır herhalde.
Konumuz ağlamak üzerinedir. Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; Başbakan’a seslenerek diyor ki, “ağlayacaksan git Mısır’a orada ağla, sonra Türkiye’ye dön.” Gerçekten de ikiyüzlülük canımıza tak etti. Halkın en basit abidik gübüdik şeylerle kandırılmasına daha fazla katlanamayız. Bu hüngür hıçkırık ağlamalara da karnımız tok.
Ne diyebiliriz; EY AKP’NİN ENİKLERİ CÜCÜKLERİ GİDİN MISIR’DA AĞLAYIN.
Artık ne sizin ağıdınız ne de 100 yaşına merdiven dayamış ninelerinizin ağıdına tahammül edecek ne sabrımız var ne de lüksümüz.
Ha unutmadan söyleyeyim Kılıçdaroğlu Türkiye’ye dönün diyor ya, siz ona bakmayın bir daha dönmeyin anlıyor musunuz bir daha dönmeyin.