AĞIZ BOZUKLUĞU

Yazan: Turgut Koçak 27 Şubat 2014

Oturup yolsuzluklarla ilgili bir yazı yazıyoruz. O yazdığımız yazı hemen eskiyor. Yolsuzluğun bir yenisi pat diye ortaya düşüyor. Onu yazıyoruz, aynı gün o yazdığımız yazı da bakıyoruz ki eskimiş. Yeni bir yolsuzluk belgesi olduğu ileri sürülen bir belge daha ortalığı darmaduman ediyor. Milyar dolarlık evlere istiflenmiş paraların nasıl sıfırlandığını Başbakan ve oğlu Bilal’in konuşmalarından öğreniyoruz. Bu konuşmanın montaj mıydı, değil miydi tartışmasını yaparken bir yenisine zor yetişiyoruz. Ne olmuş efendim, bir iş adamı 10 milyon dolar rüşvet getirmiş de bu paranın az olduğunu bizzat Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Dudaklarımız uçukluyor, neye uğradığımızı bilemiyoruz.

AKP’nin bakanlarından, milletvekillerine, oradan il, ilçe yöneticilerine kadar ağız birliği etmişler bağırıyorlar. “Montaj da montaj” diye. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup toplantısında kriptolu telefonun dinlendiğini söylemesinin ardından bu birimdeki 5 kişinin kurumla ilişiğinin kesildiğini söyledi. Işık, gündemdeki görüşme kayıtlarıyla ilgili de “Ben o ses kayıtlarını ilk dinlediğimde çok açık bir montaj olduğunu hissettim” diyerek adeta bizlerin aklıyla alay eden bir açıklama yaptı. Adı üstünde bu kişi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık montaj olduğunu hissetmiş. Bilim ve hissetmek; varın gerisini siz düşünün. Üstelik de bu hissetme olayı bir AKP bakanı tarafından söyleniyor. Başüstüne madem siz hissettiniz bizler de ne yapalım inanacağız artık. Hem burada kalsa iyi. Bakan bey hissetiği için teknik incelemeye bile gerek duymuyormuş. Bravo vallahi, Bakan dediğin tam da böyle olur işte.

Ne diyelim at izi it izine karışırsa sonucu siz söyleyin artık. Sözde iktidarın yalakası basın bu telefon konuşmasının Amerikada incelendiğini yazarak tartışmaya meydan vermeyecek kadar montaj olduğunu ileri süren yazılar yazıyorlar. Bu kuruluşlar kimdir, necidir bilmiyoruz ama bu konuşmayı incelemişler ve AKP’lilerin eline montaj olduğuna dair bilgiyi de tutuşturuvermişler. Oysa bu kuruluşlardan birisi bu konuda bir açıklama bile yaptı. Bu kuruluş İngilizce olarak yaptığı açıklamada diyor ki; biz böyle bir inceleme yapmadık, daha da önemlisi bizim bu incelemeyi yapacak donanımımız da, yeterliliğilimiz de yok.

Sorun bütün çıplaklığı ile ortada değil mi? Ortada bir iktidarı götürecek, sorumlularını da cezaevini boylatacak bir konuşma var. Madem öyle çıkılır Yüce Divan’ın karşısına sözü geçen belgeler tarafsız bir kuruluşta inceletilir montaj mıymış, değil miymiş anlaşılıverir. Böylelikle de hem suçlananlar eğer suçsuzsa kurtulurlar hem de gerçekler ortaya çıkmış olur. Bir daha da kimse böyle delme takma oyunlara başvuramaz. Ama nedense işler olağan işleyişi içinde yürütülmüyor. Recep Tayyip Erdoğan inkar yolunu seçerek sonuna kadar ayak diretip küfrün en sunturlusunu önüne gelene söyleyiveriyor. Yani bir anlamda yaratılan gerginlik ortamı ile asıl konuyu unutturmak isteyenlerin planlı, programlı oyunu ile karşı karşıyayız.

Artık bu şekilde konuşmanın da önemi kalmadı. Bütün çıplaklığı ile ortada olan olay ve olgular var, AKP ise durmadan kendisini korumaya almak için yasa çıkarıp, sayısız görevliyi kendine göre suçlayarak görevden uzaklaştırıyor. Önceki gün toplanan MGK toplantısı da evlere şenlik bir toplantı olmalı. Neymiş efendim bazı odaklar varmış, bu odaklara yönelik yaptırımlar getirilmeliymiş. Gerçekten de bizim ülkemizde bir sürü odak vardır. Bu odakların çoğu da AKP iktidarının kanatları altında tüylenip gelişmiştir. Gerçekten de odak ya da odaklar kimlerse açık açık konuşulmalı ve de üzerine gidilmelidir. Ancak gözden kaçırılan bir şey vardır, o da AKP iktidarının odakların odağı olduğudur. İktidar gücünü, AKP elinde tuttuğuna göre asıl odakların odağı konumuna gelmiş bir iktidardan bu durumda kim hesap soracaktır?

Bu soru yanıtsız değildir.

Elbette AKP ve tepesindeki kişi sonuna kadar direnecek ve hatta direnmekle kalmayacak, bu iktidarı eleştirenlere karşı her türlü baskı ve şiddet de kullanılacaktır.

Evet, son hırsızlıklarla ilgili ortaya çıkan telefon konuşmaları çok ama çok önemlidir.

Ancak çok önemli olan hiçbir şekilde bir kez daha geri getirilemeyecek olan bir şey daha vardır, o da Gezi Parkı gösterileri sırasında polis şiddetiyle öldürülen 6 gencimizdir.

Salt bu suçlama bile AKP iktidarını götürmeye ve hakettikleri cezayı çekmeye mahkum etmeye yeterlidir.