Yazan: Turgut Koçak 6 Aralık 2021
Öteden beri kapitalizmin bunalımı ülkemizde ve dünyada iyiden iyiye duyumsanmaya başladığı üstelik de buna korona virüs salgını da eklenince sorunların daha da ağırlaştığını açıkça görmekteyiz. Durum bu olunca ister istemez yığınlar dünyada daha çok sola ve sosyalizme yüzlerini çevirmeye başladılar. ABD bu yüzden dünyanın her yanında jandarmalığını sürdürmeye çalışsa bile biriyle baş etse bir diğeriyle baş edemez hale geliyor. Bilindiği gibi 2021 sonbaharında Nikaragua’da seçimleri Sandinistler kazandı. Son olarak da Nikaragua’yı Honduras takip etti.
Latin Amerika ülkeleri ABD’nin burnunun dibinde başını ağrıtmaya devam ediyor. 2019 yılında ABD, Bolivya’da bir darbe gerçekleştirdiyse de durum 2020 yılında yapılan seçimlerle yeniden değişti. Yani sol Bolivya’da yeniden iktidar oldu.
Şimdi ise aradan 12 yıl geçtikten sonra bir benzeri durum da Honduras’ta gerçekleşti.
Kısa süre önce yapılan seçimleri 2009 yılında ABD destekli bir darbeyle devrilen Manuel Zelaya’nın eşi Xiomara Castro Zelaya kazandı. Özgürlük Yeniden Kuruluş Partisi adayı oyların yüzde 53.4’ünü alan kadın lider, Ulusal Parti adayı Nasry Asfura Zablah’ı 20 puana yakın bir farkla geçti.
Honduras 10 milyon nüfusu olan bir Orta Amerika ülkesi. Ayrıca Honduras, ABD’nin yükselen solu 2009 yılında bir darbe ile durdurmuş o günden bugüne kadar da ABD7in istediği rejim iş başında kalmıştı. Darbeden önce iktidarda olan Zelaya hem çalışanların ücretlerini arttırmış hem de uyuşturucu çetelerine karşı yoğun bir mücadeleye girişerek başarılı olmuştu. Zelaya Küba’yı devrimden sonra ziyaret eden ilk liderdi. Ayrıca Zelaya Bolivarcı Alternatif Grubuna (ALBA) katılmıştı. Bedelini ise Obama/ Clinton döneminde darbeyle devrilerek ödemişti.
Zelaya, Fort Benninng’deki Amerikalılar Okulunun mezunları, Genelkurmay Başkanı Romeo Vasquez tarafından devrilip Luib Javier Prince Suazo tarafından pijamalarıyla sürüklenerek sürgüne gönderilmiş ama o dönemde ABD Dışişleri bakanı Hilary Cilinton Honduras’ta gerçekleşen darbeye darbe bile dememişti. Görüldüğü gibi Hilary Clinton ABD’ye ilk Başkan olamadı ama Bayan Zelaya Hondurasa 12 yıl aradan sonra başkan olmayı başardı. Ayrıca Bayan Zelaya eşi sürgündeyken Honduras’ta direnişe aktif olarak katıldı. Özgürlük Yeniden Kuruluş Partisi’nin kuruluşuna önderlik etti. 2013 yılında yapılan seçimleri ise Ulusal Parti adayı Orlando Hermandez ancak hileli sayımla kazandı. Bu dönemde de Castro Zelaya OHAL ortamında bile mücadele etmekten vazgeçmedi.
Castro Zelaya seçimleri kazandıktan sonra halka şöyle seslendi. “Artık savaş yok! Artık nefret yok! Artık ölüm mangaları yok! Artık yolsuzluk yok! Artık uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç yok! Artık ZEDES -Özel Ekonomik Kalkınma Bölgeleri- yok! Honduras’ta artık yoksulluk ve sefalet yok! Nihai zafere kadar hep birlikte ülkemizi dönüştüreceğiz!”
Honduras böylece geri döndü. Ayrı şekilde 7 Kasım 2021 tarihinde yapılan seçimlerle de Nikaragua geri dönmüştü. Bu dönüşün ABD için ne anlama geldiğini söylemeye gerek bile yok. Yok, çünkü ABD’nin onca baskılarına karşın solun yıldızı yeniden Orta Amerika’da parlamış oldu. Daniel Ortaga Nikaragua seçimlerini adeta referanduma dönüştürerek oyların yüzde 75’ini elde ederek halktan büyük bir destek aldı. ABD’nin desteklediği sağcı yapılar ise bir türlü toparlanamadıkları gibi etkin bir güç de olamadılar.
ABD’nin yeni Başkanı Jeo Biden 9-10 Aralık’ta yapılacak olan ‘Demokrasi zirvesine’ Kolombiya’nın Sağcı lideri İvan Duque Marquez, neo-faşist Jair Bolsonaro’yu davet etti. Ekvator’dan petrol endüstrisini yağmaya açan bankacı lider Guillermo Lasso, Seçilmemiş kukla Juan Guaido var ama Latin Amerika solu bu toplantıya çağrılmamış.
Özetle söylersek ABD’nin arka bahçesi olarak bilinen Latin Amerika ülkeleri ABD’nin kontrolünden bir bir çıkıyor. Latin Amerika’da yükselen sol dünyanın başak ülkelerini de yüreklendiriyor ki bu da kapitalizmin dünyanın her yerinde yeni yeni mevziler kaybedeceğinin muştusu gibi gündeme düşüveriyor.