AB SORUMLULARI GELDİ GİTTİ SONUÇLAR ORTADA

Yazan: Turgut Koçak 8 Nisan 2021

AB, 25 Mart toplantısı sonrasında Ankara’ya gelerek görüşlerini açıkça dile getirdi. Görüşlerinde Türkiye’nin nereye gideceğinin belirsizliği belirtildikten sonra arkasından da yeni bir başlangıç yapıldığı söylendi.

Peki, bu sözü edilen ve verilmek istenen ileti bu durumda ne anlama gelmektedir? Bu konuya biraz açıklık getirelim.

Bu açıklama sonrası öyle görünüyor ki AB’de istediğini AKP ve saray iktidarı da istediğini almış görünüyor. Çünkü her iki tarafın görüşme sonrası sancıları büyük oranda azaldı.

AB’nin 50 yıldır süren üyelik konusunda Türkiye’yi almaktan çok, Türkiye’nin kapının dışında tutulması ve Türkiye’ye istediğini de yaptırabileceğinin hesabıyla davrandığından AKP iktidarıyla birlikte de ortamı yakaladığı sonucuna vardı ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Ankara ziyareti sonrasında yaptıkları açıklamalarla amaç ortaya çıktı. Peki nasıl?

1- Türkiye’ye Avrupa’ya geçmek için gelen başta Suriyeliler olmak üzere göçmenler Türkiye’de kalsınlar Biz de size Eurolar verelim.

2- Türkiye, Doğu Akdeniz’de AB rotası dışına çıkmasın. Gemilerini geri çekip bu durumunu sürdürsün.

3- Türkiye’nin Kıbrıs politikası AB’nin istediği şekilde yürüsün. Gerektiğinde asker çeksin. Yunanistan’la da arayı bozmasın.

4- Gümrük Birliği’ni ise güncelleyelim.

Bütün bu sözleri söyledikten sonra da bazı konularda duyarlı oldukları yolunda laflar ettiler ki bunun anlamı da yok zaten gereği de. Çünkü bugüne kadar AB veya dünyanın her tarafına demokrasi götürdüğü iddiasında olan ABD’nin fikrini de zikrini de tartışmaya meydan vermeyecek denli açıkça biliyoruz. Bugüne kadar Eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın bırakılması konusunda kimi açıklamalar bu söz ve davranışlardan sonra ne anlama geliyor? Bu açıkça bizden buraya kadar demektir ki zaten Türkiye’de demokrasi olmuş olmamış bunların çok da dertleri yok anlamına geliyor dersek bire bir doğruyu söylemiş oluruz.

Bugün ülkemizde neler olduğu açık. Bu konularda AB hem de iktidarı uyararak demek istiyor ki sen yine istediğini yapabilirsin ama yeter ki bunları yaparken fincancı katırlarını da çok ürkütme.

Ya bunların dışında söylenenleri nasıl anlamalıyız?

Şuraya gitme, Mavi vatan falan deyip durma, Kıbrıs ve Yunanistan’la ilgili konularda olduğun yerde kal hatta ödünler ver.

Bizler AB’yi tanıyoruz. Kimilerinin sandığı gibi AB bastırırsa Türkiye’ye olur ya demokrasi gelir bizler de böylece rahatlarız diye de düşünmüyoruz. Çünkü bizler olay ve olgulara bakarken sosyalist dünya görüşü ile bakarız o da bize kapitalist/emperyalist dünyadan medet umulmaması gerektiğini öğreten ilkesel olarak en bağlı olduğumuz Marksist ilkelerden biridir.

Şimdi bu olaylar sonrası Türkiye’nin AB tarafından AKP ile birlikte dış çepere itilmesi orada bekletilerek uyumlu bir yol izlenmesi sonucunu doğuracak, pazarlıklara, tehditlere açık bir ülke olarak seçildi ki bu yola olanak sağlayan da altını bir kez daha çizmek isteriz ki AKP ve saray iktidarıdır. Çünkü onlarsız bu iktidarın yapabileceği fazladan bir şey yoktur. Son zamanlarda resmi devlet sitelerinden NATO övücülüğünün altında da bu gerçekler yatmaktadır.

Bugün Biden’ın külahını Putin’e, Putin’in külahını bilmem kime geçirerek ya da geçirmeye çalışarak bazı taşlar yerine otursaydı son 20 yıldır AKP iktidarının izlediği politikalarla Türkiye yıldızlara çıkmış olurdu.

Eee peki, şimdi durum nedir?

AKP iktidarı sayesinde Türkiye boğazına kadar yükselen bir bataklık çamurunun içindedir ki buradan da Türkiye’nin ne çok bedel ödeme noktasıyla karşı karşıya olduğunu her aklı başında olan kimse görür.