2020 BİR DAHA GELMESİN DİYENLER

Yazan: Turgut Koçak 28 Aralık 2020

İşçiler, emekçiler özetle emeği ile geçinenler için geride kalan her yıl çok ama çok zor geçmiştir. Ancak gelecekten de herkes umudunu kesmediği için geçmiş yıllar için hep zor yıllardı yargısı herkeste egemen olmuştur. Bu zorluklara bir de korana virüs salgını eklenince yığınların derdi hiç kuşku yok ki daha da bir artmıştır.

Oturup bir düşündüğümüzde açıkça söyleyebiliriz ki korana virüs salgını insanlık için ağır bedelleri olan sonuçlarıyla birlikte aşı günlerinin öngününe kadar gelinmiştir. Geçmişte de insanlık ağır salgınlarla karşılaşmış, salgın uzun sürdüğü gibi yıkımları da ağır olmuştur. Korana virüs salgını için geçmiştekinden çok daha farklı konuşabiliriz. Konuşabiliriz çünkü kapitalizmin acımasız sömürüsü ve yarattığı yıkımların sonucudur bu salgının nedeni. Şu an kapitalist dünyanın en güçlü ilaç şirketleri aşı konusunda bir yarış halindeyse ve bu yarış sonucunda da pastanın paylaşılması söz konusuysa hepimizin oturup düşünmesi boynunun borcudur. Düşünmez ve sorgulamaz isek eğer kapitalizm gelecekte de bizleri benzer korkuların karanlık dehlizlerine atacak ve iliğimizi kemiğimizi sömürmeden de vahşiliğine hiçbir zaman son vermeyecektir.

Fatura kime kesilirse kesilsin ölenler öldükleri ile kalacaklar. Kalanlar ise kalmanın ağır bedelleriyle karşılaşacaklardır. Bu da ister istemez bizlere ölenleri çabuk unutturacak kendi başımızın çaresine bakma yollarına itecektir.

Bu da gösteriyor ki onca söz kalabalığını işitmiş olmamız bizlere çok da fazladan bir şey kazandırmayacaktır. Bildiğiniz gibi bugüne kadar az şey konuşulup söylenmedi. Neymiş efendim; Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi gitmeyecekmiş. Her şey değişecekmiş. Tamam, bütün bu sözleri söyledik ve tükettik değişen bir şey oldu mu? Kapitalist sömürü pişmanlık duyup vaz mı geçti insanları sömürmekten? Yöneticiler insanlara göz açtırmamak için uyguladıkları her türlü baskıyı mı hafiflettiler? Yoksa bir heyula gibi yığınların tepesine çökülüp göz açtırmamak için bir sürü şeyler mi gündeme girdi? Demokrasi denilen cicili alanlardan çekilip diktatörlüklerin o hain ve alçak yüzünü daha çok görür olmadık mı? Sonra onca ettiğimiz sözlerden sonra hızımız kesilip kendi yatağımızda akmaya başlamadık mı? Yarın da hiçbir şey yaşanmamış gibi gündelik yaşamımıza devam etmeyecek miyiz?

Geniş yığınlara sorarsanız öyle olacak. Herkes çekildiği yatağında usul usul akan sulara dönüp eski günlerine dönecekler. Ama bu konuda bir tek sosyalistler değişimden yana ısrarlarına devam edecek, insanlığı bekleyen daha kötü günler için mücadele bayraklarını yükseltmeye çalışacaklar. Bu gerçeklere bir de onca deney ve birikim eklenirse ki eklenmesi gerekir bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak direnişi ile birlikte yığınlar seslerini daha da bir gür çıkarma yollarını bulacaklardır. İşin bir yanı da budur.

Bu salgın bile gösterdi ki kimileri sonuçlarından yararlanarak zengin oldu, sağlıklarını korudu kimilerimiz de daha yoksullaştığımız gibi yoğun sağlık problemleri ile karşılaştık. Her konuda eşitsizlik daha bir belirginleşti. Sağlık hizmetlerinden, eğitimden yararlanma konusu bile yüzümüze bir tokat gibi çarptı. Kimimizin uzaktan eğitim donanımımız olmadığı için dağlarda tepelerde görüntü avına çıktığımız görüldü. Kimimizin ise teknoloji ve diğer olanaklar dizlerinin dibinde işine yaradı. Anlayacağınız eşitsizlik tavan yaptı. Ara iyice açıldı.

Bugün her konuda başarılı olduğunu dile getiren iktidar gerçekte de bir başarıdan söz ediyor ki yalan değil. Kendileri ve çevreleri Karunlaştıkları için istediklerine ulaşmış oldular sonuçta. Geniş halk yığınlarının ise onların ajandalarında zaten yerleri bulunmuyor. Aşağıdakiler yeter ki seslerini çıkaramaz, isteklerini dile getiremez olsunlar bunların işi tıkır olacak. Bunun için de yığınlara karşı her türlü baskının uygulanması bunların katında çok ama çok olağan olduğu için baskılar artarak sürecek. Torba yasası içinde derneklere yönelik kayyum atama yasası yıl kapanırken son kanun olarak eğer Cumhur ittifakının oylarıyla geçirildiyse bu gerçeği iyi okumak gerek. Bu yüzden iktidar yepyeni bir saldırıya hazırlanıyor ki bu saldırıları da 2021 yılı içinde yaşayacağız.

Yalnız 2021 yılı içinde de susturulamayanlar yine ülkenin solcuları ve sosyalistleri olacaktır. Çünkü solculuğun ve sosyalistliğin varoluş nedeni hem sömürüye hem de baskı ve zulme karşı olmaktır ki bu gerçek ıskaladığında zaten solculuktan da sosyalistlikten de söz edilemez.

Bizler sosyalistler olarak bu kararlılık üzerinden yürüyecek ve kendi yolumuzu kendimiz temizleyeceğiz. Bu gerçeğe uygun bir kafa yapısı taşıyanların adresi ise çoktandır bellidir.

Yani adres Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’dir…