Yazan: Turgut Koçak 2 Mart 2022
Aşağıda isimlerini belirttiğimiz 20 komünist ve işçi partileri, Ukrayna sorunu ile ilgili olarak “Halkları emperyalist savaşa karşı mücadeleye çağırıyoruz” diyerek bir bildiriye imza koydu. Bu bildirinin önemli gördüğümüz bölümlerini buraya aynen alıyorum. Ancak bazı konularda Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak aynı düşünceleri de paylaşmadığımızı belirtmeyi gerekli görüyorum.
‘RUSYA VE UKRAYNA HALKLARININ YANINDAYIZ’
Bildiride, “Ukrayna’da faşist ve milliyetçi güçlerin faaliyetlerini, komünistlere karşı zorbalığını, Rusça konuşan nüfusa karşı ayrımcılığını ve Ukrayna hükümetinin Donbass halkına saldırılarını kınıyoruz. Rusya ve Ukrayna’nın komünistleri, halklarıyla dayanışmamızı ve milliyetçiliğe karşı mücadelenin güçlendirilmesinden yana olduğumuzu belirtiyoruz.”
‘NATO VE AB, DOĞASI GEREĞİ YAĞMACI İTTİFAKLARDIR’
Rusya’nın bu operasyonu ayrılıkçı Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlığını tanımasının “bölge halkını korumak” yönünde belirtilen açıklamada, bunun Rus patronların Ukrayna’daki çıkarları ve Batılı sermayedarlarla olan mevcut rekabetiyle ilgisi olduğu vurgulanıyor.
Yukarıda dile getirilenlere baktığımız zaman açıklamanın özü üstü örtülü şekilde değiştirilerek deniliyor ki “Rusya Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlığını savunmadığı gibi bura halkını da korumak için bu operasyonu yapmıyor. Bu operasyonun özü bütün ileri sürülen savların aksine Rus patronların ve Batılı sermayedarlarla olan mevcut rekabetlerinden kaynaklanıyor. Ukrayna’da. Donetsk ve Lugansk’ta böylece emperyalist/kapitalist dünyanın bütün oyunları Rus patronlardan söz edilerek üstü kapalı bir şekilde emperyalist/kapitalist dünyaya karşı çıkılıyormuş havası verilse de Rus patronlardan söz edilerek söz “Ne Amerika ne Rusya” sloganına getirilip düğümleniyor. Bizler bu oyunu Sovyetler Birliği döneminde de çok gördüğümüz için biz komünistlerin terazisi tartıyı hiçbir zaman bu şekilde tartmaz. Tartmadığı gibi de ABD, AB kapitalist/emperyalist sistemini, saldırı ve savaş örgütü olan NATO’yu doğrudan dünya halklarının baş düşmanı olarak belirler ve çözümlemelerimizi de bu gerçekler ışığında yaparız.
AB’nin “barış yanlısı”, NATO’nun ise “askeri planları olmayan bir savunma örgütü” gibi gösterilmesinin ise tamamen yanılsama olduğu belirtilen açıklamada, “Tüm bu varsayımların hiçbir gerçekliği yoktur ve anti-kapitalist, anti-emperyalist mücadele için yanlış yönlendiricidir, ‘barışçıl emperyalizmin var olabileceği algısını geliştirmeye çalışmaktadır. Gerçekte olan, NATO ve AB’nin gerici doğası gereği işçileri ve halkları hedef almaya devam edecek yağmacı ittifaklar olduğudur” belirlemesi yapıldı.
Şimdi böylesine bir belirleme yapıldıktan sonra işi kafa karıştırıcı bir noktaya taşımak doğrusu yığınları doğru yönlendirmek değildir. Çünkü içinde kimi sol ve kendilerine komünist ve sosyalistim diyen birçok kesimin de tıpkı bu bildiriyi yayınlayan 20 partiden kafası daha çok karışıktır. Karışık olduğu için de bu bildiri açıkça Batı emperyalist/kapitalist sisteminin ipliğini pazara çıkarmakta yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden konunun içine Rusya’nın konumu itelenerek edilen onca söz boşluğa düşmekte, emperyalist dünyanın işlerin bu noktaya gelişine kadar neler yapıp ettiğini gölgede bırakmaktadır. Oysa hepimiz biliyoruz ki Yunanistan dahil Rusya’yı ve Ukrayna’yı çevreleyen her yer bugün NATO’nun ve ABD’nin askeri güçleri ile kuşatılmış durumdadır. Bu kuşatılmışlık gerçeğini Batı ile Rusya’nın bilek güreşi gibi okursanız varacağınız yer üstte filler tepişir altta kalanların canı çıkar tespitidir ki bu tespit dünya mazlum halklarının hiç işine yaramadığı gibi sonuncu kurtuluşlarının önünde de bir engel işlevi görür.
‘SOSYALİZM İÇİN BAĞIMSIZ YOLUMUZU ÇİZMELİYİZ’
“NATO ve AB’nin halkı emperyalist savaşın içine çeken propagandalarına karşı mücadele etmeye çağırıyoruz” denilen açıklamada, son olarak şu çağrıya yer verildi: “Askeri üslerin kapatılmasını, yurtdışındaki misyonlardan askerlerin evlerine dönmesini, ülkelerin NATO ve AB gibi ittifaklardan çıkması için mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Güncelliğini koruyan ve şimdiye dek hiç olmadığı kadar gerekli olan sosyalizm için tekellere ve burjuva sınıflara karşı bağımsız yolumuzu çizmeliyiz. İşçi sınıfı, emperyalist savaşa karşı sınıf mücadelesini güçlendirmelidir.”
Evet, yukarıda dile getirilen doğrular “İşçi sınıfı, emperyalist savaşa karşı sınıf mücadelesini güçlendirmelidir" denilerek müthiş bir çözümleme yapılmış havası verilmiş ancak kazın ayağı hiç de öyle değildir. Çünkü bu son sözlerin dikkatlice çözümlemesini yaptığımızda yukarıda da söylediğimiz gibi söz, “Ne Amerika ne Rusya” sloganına indirgeniyor. Sınıf mücadelesi güçlendirme sözüne gelince, hiç kuşku yok ki yaşamsal olduğu kadar güçlendirmenin birçok yolu da vardır. Ne var ki sınıf mücadelesi denilen şey iki karşı ordunun düz bir ovada birbirleriyle çarpışması kadar basit değildir. Oldukça karmaşıktır ve ancak bu karmaşıklığı çözebilme yetisinde olanların harcıdır. Burada yine görülüyor ki ajitasyonu ağır basan fakat düz mantıkla mesafe alınacağı sanılan bir akıl yürütme hatası vardır. Böyle olunca da söylenenler maddi temelden yoksun olarak dile getirilen orta yolcu siyasete daha yakın bir bildiri kaleme alınmış ve yayınlanmıştır ki TSİP olarak bu tür bildirilere biz imza koymayız.
İmzacı partiler şu şekilde:
Azerbaycan Komünist Partisi, Avusturya Emek Partisi, Bangladeş Komünist Partisi, El Salvador Komünist Partisi, Fransa Komünist Devrimci Partisi, Filipinler Komünist Partisi, Hollanda Yeni Komünist Partisi, Irak Komünist Partisi, İrlanda İşçi Partisi, İspanya İşçileri Komünist Partisi, İsveç Komünist Partisi, İtalya Komünist Cephe, Letonya Sosyalist Partisi, Meksika Komünist Partisi, Pakistan Komünist Partisi, Peru Komünist Partisi, Romanya Sosyalist Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Ukrayna Komünistler Birliği, Yunanistan Komünist Partisi