Yazan: Turgut Koçak 17 Mayıs 2012
AKP iktidarı uluslararası sermaye adına kendisine muhalefet edecek Türkiye’deki güçlere karşı hemen her cephede kıran kırana bir savaş yürütüyor. Bu savaşın, bir şekli olarak 19 Mayıs kutlamaları da gündeme alındı ve bir genelge ile kutlamaların yapılmaması kararlaştırıldı. Ancak AKP iktidarının bu kararı Danıştay’dan döndü. AKP’nin gerekçe ettiği şeye baktığımız zaman ne yazık ki mızrağın çuvala sığdırılamadığını gördük. Peki, yıllardır kutlanan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ne oldu da AKP’nin hıncını çeken bayramlardan biri haline geldi?
Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı’nın başlatıldığı tarih; 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı tarih temel alınmaktadır. AKP bu nedenle 19 Mayıs’ı anımsamak bile istemezken Osmanlıda oynanan matrak oyununu her nasılsa unutmamakta kimlerin devamcısı olduğunu da açıkça göstermektedir. Doğal olarak Kurtuluş Savaşı ile salt emperyalist güçlerin işgali ortadan kaldırılmış değildir. Kurtuluş Savaşı’nın politik sonuçları olarak saltanat kaldırılmış, cumhuriyet kurulmuştur. Aynı zamanda cumhuriyetle birlikte dini devlet anlayışı da tarih olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nın politik sonuçları gereği dinci çevreler bir anlamda devlet üzerindeki etkilerini yitirmekle kalmamışlar aynı zamanda büyük ölçüde de salt inanç alanına çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu sosyal gelişme kuşku yok ki, dini çevrelerde yenilgi olarak kabul görmüş, bu yüzden de bu çevreler alttan alta yenilginin rövanşını almak için amaçlarından hiç mi hiç vazgeçmemişlerdir. 89 yıllık cumhuriyet dönemi boyunca dini çevreler hemen her dönemde gerici, emperyalizm yanlısı sağ siyasal politik örgütlenmeleri destekleyerek güçlenmişlerdir. Sonuç olarak AKP gibi uluslararası sermayenin oyuncağı konumundaki bir partinin yüzde ellilere varan oy desteğinde önemli bir güce sahiplerdir.
Buraya kadar yazdıklarımızdan da anlaşıldığı gibi Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal’i anımsatan ne varsa onlar için bir korku nedenidir ve de bir an önce yaşanmış bu gerçekler akıllardan silinmelidir. Silinmelidir ki, karşılarında kendileriyle mücadele edecek ortada bir güç kalmasın. AKP’nin on yıllık iktidarı döneminde hedef seçip saldırdığı güçlere baktığımız zaman gerçekleri daha iyi kavramamamız için bir neden yoktur. AKP on yıllık iktidarı döneminde önemli değişikliklere imza atmış bir partidir. Üstelik bu değişiklikleri gerçekleştirirken birilerinin çok hayran olduğu Batı’da yanlarındadır. Zaten Batı’da kapitalizmin yarattığı umutsuzluk nedeniyle iktidarlar giderek daha da gericileşip dindarlaşmışlardır. Bu yüzden de AKP ile örtüşmedikleri tek şey denilebilir ki, İslamiyet ve Hıristiyan olmak üzerinden kendisini belli etmekte, bu pürüzlerde gereğinde cin fikirli Fetullahçılar aracılığı ile en aza indirilerek can ciğer kuzu sarması birliktelikler uluslararası sermayenin güdümünde devam ettirilmektedir.
Türkiye için 19 Mayıs’ın önemi gözardı edilemez. Çünkü emperyalizme karşı başlatılmış bir savaşın yani Kurtuluş Savaşı’nın başlatılması ve başarıya ulaştırılmasının akıllara unutulmayacak denli kazınmasının da tarihidir bu tarih. Bugün soldan ve sağdan 19 Mayıs’a ve Kurtuluş Savaşı’na yönelik akıl almaz eleştirilerin hemen tamamı eşitlik, kardeşlik, özgürlük ve sosyalizm doğrultusunda verilen savaşımın başarısına değil, uluslararası sermayenin egemenliğine hizmet eden bir tutumdur ki, bu yüzden de bu anlayışın komünistler olarak cepheden karşısında yer almalıyız.
Dünyada olup bitenlerle ilgili olarak biraz olsun duyarlı olanlar 9 Mayıs günü Rusya’da yapılan bir kutlamayı sanırım anımsarlar. Bilindiği gibi 9 Mayıs 1945 tarihi Kızıl Ordu’nun Alman faşistlerini yenilgiye uğratmaları ve İkinci Paylaşım Savaşı’nın bittiği tarihtir. Bu nedenle de bu tarih Putin yönetimince Moskova’da ve bütün ülkede coşkuyla kutlanmıştır. Daha da önemlisi Putin artık sosyalist falan değildir. İkinci Paylaşım Savaşı’nı kazanan Kızıl Ordu’dur ve devletin başında da hemen herkesin bildiği gibi STALİN vardır. Bütün bunlara karşın Putin ve yönetimi bir genelge yayınlayarak bu savaşın yıldönümünü kutlamayı yasaklamaya kalkmamaktadır. Oysa Bay Tayyip ve arkadaşlarınca Kurtuluş Savaşı’nı anımsatan ne varsa yasaklanıp tarihten silinmek istenmektedir.
Sonuç itibari ile geçmişte sınıfsal olarak kim nerede yer almışsa bugün onların ardılları konumundakilerde aynı yerde yer alarak amaçlarını gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Bu nedenle sosyalistler olarak gerici ve uluslararası sermayenin ve Amerika’nın işbirlikçisi AKP’nin amaçlarının önüne geçmeli, geçmekle de kalmayıp AKP’yi iktidardan alaşağı ederek yerine bağımsızlık, demokrasi, sosyalizmden yana bir iktidarın kurulması için kararlı bir mücadele yürütmeliyiz.