17 ARALIK

Yazan: Turgut Koçak 17 Aralık 2014

17 Aralık neyin yıl dönümü? Büyük bir iş mi başarıldı? Dünya çapında insanlık için iyi şeyler yapmış olan birisini mi yitirdik? Yoksa Recep Tayyip Erdoğan ve taifesinin “atalarımız” dediklerinin içinden birisi tarihte bugün önemli bir zafere imza mı attı? Ya da ne bileyim Türkiye’de işsizlik, yoksulluk dönemi kapandı da yeni bir çağa mı adım atıldı? Türkiye emperyalistlerin dümen suyundan ayrılıp, onurlu ve bağımsız bir politikaya imza mı attı? Ya da ne bileyim mazlumların yanında yer alınarak Türkiye’ye mevcut yönetim büyük bir onur mu kazandırdı? Ne gezer!

17 Aralık 2013 tarihinde öyle bir operasyona imza atıldı ki, Türkiye halkı ilk kez rüyasında görse inanamayacağı görüntülere tanık oldu. Bakan çocuklarının evlerinden tomar tomar liralar, dolarlar, Eurolar para kasaları çıktı. Halk Bankası Genel Müdürü’nün evinde ayakkabı kutularına istiflenmiş milyonları gördük. Kim rüşvet almış, kim vermiş telefon kayıtlarından dinledik, görüntülerden izledik. Milyarların nasıl sıfırlandığını bütün dünya öğrenip küçük dilini yuttu.

Son 30 milyon Euronun sıfırlanması ile biten adı geçenlerin montaj dediği, bizlerin gerçek diye meydanlara çıktığı günler yaşadık. Bakanlar çıkıp hissiyatını kullanıp telefon konuşmalarının montaj olduğuna kalıplarını bastılar. Saatlere meraklı Bakanın kolunda parım parım parlayan 800 bin liralık saati gördük. Reza Zarrab’ın ülkenin cari açığını nasıl kapattığını ve bir İçişleri Bakanı’nın onu korumak için nasıl önüne yattığını dinleyip aklımız şaştı. Kutuların içinde rüşvet paralarının kimlere gittiğini görüntülerde izledik. Bir insanın adının nasıl Milyon Ali’ye dönüştüğünü de keza bu olup bitenler bizlere öğretti.

Yani anlayacağınız 17 Aralık tarihi denildi mi Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarının nelere imza attığını bir güzel dünya alem öğrenmiş oldu.

Ancak bu yaşadıklarımızın devamı getirilemedi. Durumun vahametini kavrayan iktidar derhal karşı atağa geçerek, 17 Aralık 2013 operasyonunda görev alan güvenlik görevlilerini, savcıları, maliyecileri kısaca kim varsa üzerlerine gidip çil yavrusu gibi dağıttı. Yerlerine kendi adamlarını getirdi. Yargı bağımsızlığını hiçe sayarak bu operasyonda adı geçenleri görevden alıp yerlerine kendi adamlarını getirerek rövanşını önce tutukluları bıraktırarak, sonra haklarında soruşturmaya yer olmadığına dair karar çıkarttırarak aldı. Haklarında tezkere hazırlanan bakanlar korumaya alındı. Sözü geçen bakanlarla ilgili dosyalar eksiklik savıyla geri gönderilip zaman kazanıldı ve bu süre içinde tezkerenin üzerinden bir yerel seçim, bir de Cumhurbaşkanlığı seçimi geçti. Dosyanın içinde bulunan evraklar eksildikçe eksildi. İşin özü AKP iktidarına zarar verecek ne varsa ayıklanmaya çalışıldı. İş bu kadarla da bitmedi. Suriye’ye yönelik AKP iktidarının terör örgütlerine yardım adı altında gönderdikleri silahlara yönelik operasyonlar engellenip bu operasyonu yapan savcı ve güvenlik görevlilerine hadleri bildirildi. Zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Başkanı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı’nın Suriye’ye nasıl kumpas kurulacağını konuştukları ses kayıtları ortalığa düştü. Bu durumu vatan hainliği olarak değerlendiren iktidar bir güzel önüne kim çıkarsa haşlamaya başladı. AKP iktidarı olup bitenlerden Cemaati sorumlu tuttuğu için Recep Tayyip Erdoğan her gittiği yerde Cemaatin inine nasıl girileceğini konuşmalarına taşıyıp hedef gösterdi. Cemaatle onca iş tutmuş olan AKP’liler birdenbire Cemaat düşmanı olup çıktılar. Operasyonlar ve nafile tehditler birbirini izledi ve geldik 17 Aralık gününün yıl dönümü olan tarihin yıl dönümünün ön günü olan 14 Aralık 2014 tarihinde Cemaatin televizyon ve gazetelerine karşı girişilen operasyona. Bu operasyonda Samanyolu ve Zaman Gazetesi Genel Yayın yönetmenleri gözaltına alındılar. Samanyolu TV’de izlenen filmlerin senaryocuları ve artistleri gözaltına alınıp hemen hepsi bırakıldı. Ve Türkiye yeni bir tartışmanın sabahına uyanmış oldu.

Niçin peki?

Başkaları ne düşünür bilemem ama bizim için bu operasyonun en önemli amacı 17 Aralık operasyonunun unutturulmasından başka bir anlamı yoktur, fazladan ülke yararına bir şey de yapılmış değildir. Yapılanlar özetle onca hırsızlığın ve yolsuzlukların kapatılması, bu iktidara ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşı olanların faşizan yöntemlerle susturulmasından ibarettir o kadar.

Ancak yağma yok.

Ne sözünü ettiğimiz hırsızlıklar ve yolsuzluklar unutturulabilir ne de bu iktidarın faşizan uygulamaları.

Eğer tersini düşünenler varsa ki varlar, onlar da bekleyip Hanya’yı da Konya’yı da görsünler o zaman.