Yazan: Turgut Koçak 24 Ocak 2022
Ne biçim ülkeyiz biz? Recep Tayyip Erdoğan Cuma namazında imamla birlikte cami minberine çıkıp dil koparmaktan söz ediyor. Kendilerini 15 Temmuz Şehit Yakınları Derneği adını veren bir güruh Çağlayan Adliyesi’ne Sezen Aksu hakkında suç duyurusunda bulunmak için gidiyor, sonrasında ise iktidardan son zamanlarda ihale almış derneğin başkanı mıymış neymiş kalkmış basın açıklaması adı altında tartışmasız suç olan şeyler söyleyerek bütün Türkiye’nin gözleri önünde bizlerin kafasına kurşun sıkmaktan söz ediyor. Yani suç duyurusunda bulunanlar böylece suç nasıl işlenirmiş bir güzel bize gösteriyorlar iyi mi?
Adama bir bakın, söyledikleri sözlere bir bakın sonra da nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz bu gerçeği bütün çıplaklığı ile bir değerlendirin. İçişleri Bakanları Süleyman Soylu’nun söylediği gibi kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi bir yaşam tarzını seçmeyenlerin kafasına sıkmaktan söz ediyor.
Sizce bunları emir komuta ile sokağa salanlar iktidarın en tepesindeki kişiden Süleyman Soylu’ya oradan da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ilk elden açıklama yaparak bunlara suç işlediklerini söylemeleri gerekmez miydi? Gerekirdi fakat ortalıkta çıt yok. Hiçbirisinden ne ses ne de bir tavır göremiyoruz. Yargı ise zaten hükümsüz hale gelmiş. Öyle olmasa bunlara Cumhuriyet’in savcılarından herhangi birisi çıkıp hukuk adına hele siz ne diyorsunuz gelin bakalım buraya demesi gerekmez miydi?
Ama gördüğünüz gibi bunların hiçbirisi olmuyor. Bu durumda bizler bu rejimin adını nasıl koymalıyız dersiniz. Haldi koyduk Siyasal İslamcı ve faşist dedik bu sisteme kadar nasıl mücadele etmemiz gerekir niye bir şeyleri başararak kamuoyunun önüne çıkamıyoruz? Kamuoyuna tek tek sadece kendilerini öne çıkarmak için çıkanlar söylediklerinde eğer içtenlikliyseler niye sahada buluşulamıyor. Yoksa bunun için hepimiz bir kez daha cezaevlerinde mi buluşmalıyız?
Bu kaçınca kez dinci, gerici ve faşist çevrelerin karşısında doğru dürüst sınav veremeyen sol ve sosyalist çevreler olarak kamuoyunun karşısına her defasında pişkin pişkin nasıl çıkma yürekliliği göstereceğiz?
Diyelim ki ülkede birileri suç işledi. Adamlar bırakalım bağımsız yargıyı kendi emirlerinde hareket eden yargıyı bile atlayarak “kafalarına sıkarız olur biter” diyorlar, diyebiliyorlarsa her şeyin sınırlarına geldiğimizi nasıl göreceğiz dersiniz? İş işten geçtikten sonra ne diyeceğiz olup bitenlere?
Bugün sizlerin kafasını uzun bir yazı ile şişirmek istemiyorum. Yaşananları herkes açıkça görüyor. Madem görüyor o zaman da eşyayı adıyla çağırmak gerekmez mi? Eşyayı adıyla çağıracaksak faşizme karşı güç ve eylem birliği yapmamız gerekmiyor mu?
Gerekiyorsa Üçüncü bir ittifakta kurulmalı, üçüncü ittifakta ortak da davranılmalı.
Fazlası lafı güzaf.
Bizimse lafı güzafla zaman geçirmek gibi bir lüksümüz yok…