Yazan: Turgut Koçak 15 Temmuz 2021
Bizler Fetöcülerin de kimler olduğunu biliyoruz, kendilerini Fetöcülerin dışında görenleri de. Bilindiği gibi AKP 2002 3 Kasım tarihinde işbaşına geldiği günden başlayarak kimlerle ve nasıl yol arkadaşlığı ettiğini ve hatta neleri paylaştıklarını neredeyse noktasına ve virgülüne kadar iyi biliyoruz. Devamında Fetöcülerin darbe girişimleri tarihine kadar ülkemizde siyaseten imza atılan şeyleri saymaya kalksak sayfalarımız yetmez. Belli ki iktidarı ve iktidarın olanaklarını paylaşırken Erdoğan Fetöcü kesimle karşı karşıya geldi. Daha fazla şey isteyen Fetöcülere karşı kendi iradesinin çiğnendiğini düşündüğü için bir yol ayrımına da girildiği bir gerçek.
Öte yandan da bu iç içe geçmişlik tam da bire bir ayrışmış değil, ayrışamaz da. Bugün AKP’nin siyasi kadrolarında ve önemli mevkilerinde Fetöcülerin geçmişteki adamlarından oluşan bir inkarcılar çetesi olduğu da çok açık. Bu yüzden de bugün ortaya çıkıp da şunları söylemeleri çok da inandırıcı şeyler değil.
Unutmayacağız, unutturmayacağız!
Erdoğan’ın dünkü partisinin grup toplantısında söylediği gibi;
“Terör örgütü Fetö gibi din kisvesi altında milleti sömürenlere izin vermeyeceğiz. Bu böyle bilinsin”
Bu düşünce nasıl da iddialı değil mi? Oysa AKP ve saray iktidarı kadar dini siyasete alet etmiş kendisi de siyasi İslam anlayışına soyunmuş iktidarı da bu ülke hiç mi hiç görmüş değildir. TRT’ye yapılan atamalara baktığımız zaman da bu gerçeği bütün çıplaklığı ile görüyoruz. Ne olmuş, Pelikanlar grubu olarak nitelenenler başta Fetöcülüğü tescilli Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan olmak üzere TRT’nin yönetimine gelip çökmüşlerdin. Peki, bütün bunlar kimin iradesi ile yaşanmış? Tartışmaya bile gerek yok Recep Tayyip Erdoğan’ın.
Sonra madem din kisvesi altında milleti sömürenlere izin verilmeyecekmiş de nasıl olmaktadır da bütün tarikat, cemaat, dinci vakıf ve dernekler ülkenin her yanında Alikıran baş kesen halindeler? Nasıl olmaktadır da eğitimin içine hamam böceği gibi dalıp her bir yerde görevlidirler? Sonra bunlar hangi cüretle ülkenin değerlerine ve kurucu şahsiyetlerine karşı bir hakaret içindedirler? Sonra Diyanet nasıl bir kuruluştur da hem ülkenin varını yoğunu kara delik gibi yutmakta ve de AKP ve saray iktidarı ile uyumlu tam anlamıyla laiklik karşıtı bir söylem içindedirler?
Neymiş efendim 15 Temmuz’u unutmayacak unutturmayacaklarmış. Bu ortamı kim hazırlamış, kim Fetöcülerin bütün kurumların içine sızmasına izin vermiş. Sorular çalınır ve köşe başlarına fetöcüler yerleştirilirken bunlar uyuyorlar mıymış yoksa elbirliği ile mi her şey kotarılmış? Kumpaslar kurulup tutuklamalar başlatıldığında bu operasyonu yürüten Savcı Zekeriya Öz’ün altına kim zırhlı araç ve de bir zurba yanına da koruma vermiş. Sözü geçen davanın savcılığını üslenmiş kişi kimdi acaba. Kendisini hangi maksatla bu davanın savcısı olarak nitelemişmiş bizzat Erdoğan’ın ağzından biz duymak isteriz siz duymak istemez misiniz?
Bu darbeyi “Allah’ın lütfu olarak niteleyen kimdi acaba? Bu darbe sonrasında OHAL ilan edip yıllarca siyaseti OHAL gölgesinde işlevsiz kılan ve de seçimleri bile OHAL altında yaptırıp oy hırsızlığı yapanları bilmediğimiz mi sanılıyor? Sonra geçersiz sayılması gereken mühürsüz oylar neye dayanılarak ve niçin YSK ‘da tarafından geçerli sayılmasına karar verilip Anayasa oylamasının yazgısı belirlenmiş bir yanıtı var mı? Şu an bile mecliste torba yasalarla birlikte çıkartılmak ve sürekli kılınmak istenen OHAL Yasası’na niçin gerek duyulmaktadır?
Söylüyoruz, biz bu iktidardan yapılmaması gereken yüzlerce şeyin yapıldığını görüp yaşadık. Bakın Brezilya diktatörü ne diyor:
“Muhalefet seçimlerde hile yapmadığın kanıtlayamazsa iktidarı onlara teslim etmem.”
Bizde aynısı İstanbul 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul seçimlerinde yaşanmamış mıydı? “Oylar bir şekilde çalındı diyenler iktidar değil miydi sonra da seçimler YSK’ca iptal edilmedi mi? Bizdekiler Brezilya’dakilerden öndeler. Önümüzdeki seçimlerde de benzerini yapmayacaklarını kim garanti edebilir? Bu kadarla da sınırlı değil. Önümüzdeki seçimler gerçekten de nelerin olacağı kestirilemeyen bir seçim olacak gibi görünüyor. Bu seçimlerde din aracılığı ile millet nasıl sömürülürmüş onu da göreceğiz daha pek çok tehlikeli şeyi de.
Bu yüzden de hazırlıklı olmalıyız derim o kadar.