Yazan: Turgut Koçak 15 Haziran 2021
15-16 Haziran 1970 yılından bu yana yarım asırdan fazla bir süre geçti. Bugün sol ve sosyalist çevrelerin o günü özlemle anacaklarını çok iyi biliyorum. Ancak bu tür anmaların rutine bindirilmesinin de bir yararının olmayacağı çok açık.
Tarihte her olay bir kez yaşanır, bir daha da benzeri yaşanmaz. Ancak yaşanan her olay da tarihe mal olurken gelecek için mücadele verenlere unutamayacakları derslerle dolu bir olay ve olgular bütünü de sunarlar.
Evet, 15-16 Haziran 1970 Şanlı İşçi Direnişi tarihteki yerini şanıyla şerefiyle almıştır fakat o tarihten günümüze kadar da bir daha benzerinin yaşanmadığını net olarak biliyoruz. Bu yüzden 15-16 Haziran 1970 işçi direnişini bütün yönleriyle aldık arşivimize koyduk. Buradan çıkardığımız en önemli derse gelince; o günlerde en çok tartışılan konulardan birisi olan işçi sınıfının eylemli ve öğretisel olarak (fiili ve ideolojik) sosyalizm mücadelesinde öncü müdür değil midir sorusuna bu eylemle sınıfın verdiği yanıttır.
Nasıl?
O günlerde işçi sınıfımızın nitel ve nicel olarak gelişmemiş olduğunu ileri süren bazı sol akımlar küçük burjuva ideolojileri ve bu kesimlerin oynayacağı rolü öne çıkaran bir çaba içindeydiler. 15-16 Haziran işçi direnişi bu yaklaşıma aynı zamanda da bir yanıt niteliğinde olduğu için ülkemizde sonradan gelişecek olan siyasal mücadelelerde bir turnusol kâğıdı işlevi görmüştür. Ki kim işçi sınıfı sosyalizmini savunuyor, kim küçük burjuva solculuğu yapıyor üç aşağı beş yukarı netleştirmiştir. Bizce bu tespitten yürüyerek 15/16 Haziran işçi direnişini değerlendirmekte yarar var.
İkinci bir durumsa, bu tartışmaların hemen arkasından 12 Mart 1971 12 Mart askeri darbesi gelmiştir. 12 Mart faşist darbesi sonrası sol ve sosyalist sola karşı yapılan her türlü saldırılar ülkemizde en ağırı ile yaşanıyorken bu mücadelede emekleri olan bazı kimseler sosyalizm çalışmalarına başlamış, işçilerden oluşan komiteler kurularak daha sonra kurulacak olan Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin kurulması için de çok büyük katkıları olmuştur. TSİP kurulmadan haftalık kitle dergisi çıkarılmış burada parti konusu işlenerek parti konusu geniş yığınların bilincine çıkarılmıştır. Buradan da yürünerek 15-16 Haziran 1974 tarihinde Türkiye Sosyalist İşçi Partisi kurulmuştur.
Burada önemle belirtmek isteriz ki 15-16 Haziran işçi direnişinin sonuçları aynı zamanda da Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin kurulmasını doğurmuştur. Bu yüzden de partimiz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) açısından 15-16 Haziran işçi direnişinin özel bir anlamı vardır.
Ancak bu tarihsel çakışmayı her yönüyle kendimize mal edip bununla da övünüp duracak değiliz. Bugün o günden dersler çıkararak kendisini politikada konumlandıran başka parti ve yapıların olduğunu da açık yüreklilikle söylemek isteriz.
Eğer bugün 15-16 Haziran işçi direnişi anılacaksa bize kazandırdıkları ile ele alınıp anılmalı, rutin bir anma ile kimse ama kimse usandırılmamalıdır. Bu tarih bizim için daha başka derslerin olduğunu da bize anımsatmalı ki bugün içinde bulunduğumuz durumu doğru değerlendirip amacımız doğrultusunda doğru şeyler yapalım. Hiç unutmayalım ki geçmiş özlemine dönüştürülmüş bir şey kadar insanın elini ayağını bağlayan bir tehlike de yoktur.
Bu nedenle o günü bizlere kazandıran işçi sınıfı önderlerimizi tabi ki de özlemle anacağız.
Tabi ki de o tarih bizim için önemli olduğu için ‘ŞAN OLSUN 15-16 HAZİRAN ŞANLI İŞÇİ SINIFINA BELGİSİ’ aklımızdan hiç çıkmayacak.
Tabi ki de kurtuluşumuzun sosyalizm silahımızın da parti olduğunu hiç mi hiç unutmayacağız ama bugün, yarın, daha sonra yeni yeni mücadele yöntemleriyle de dünyayı yerinden oynatmaya devam edeceğiz.