Yazan: Turgut Koçak 3 Mayıs 2013
1 Mayıs’la ilgili pek çok değerlendirim okuyacağız. Olumluluklar sahiplenilecek, olumsuzluklar da başkalarının hanesine yazılacak. Bu yüzden de bu yönde tartışmalara girmeyi anlamsız buluyoruz. Yaşananlar yaşanmış, olabilecekler zaten tarafımızdan bütün nesnelliği ile dile getirilmiştir. Şimdi ise en önemli konuya yani AKP iktidarının ne denli halk düşmanı, ne denli kinle dolu olduğunun altını kalın çizgilerle çizerek yazımıza devam etmeliyiz diye düşünüyorum.
Bir kez Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarının üzerine AKP iktidarı düşman kuvvetlerin üzerine gider gibi amansızca saldırmıştır. Özellikle gaz kullanırken emniyet kuvvetlerinin nasıl hedef gözeterek göstericilerin üzerine gaz attığına dünya alem tanıktır. AKP iktidarı hangi konuda olursa olsun toplumu salt gaza ve basınçlı suya boğan bir iktidar değildir. Bu iktidar aynı zamanda da toplumu yalana boğan bir iktidardır. Demokrasi denile denile faşizan uygulamalar yaşamımızın bir parçası haline getirilivermiştir. Bu tür uygulamaların şaşırtıcı bir yanı yoktur. Yoktur, çünkü AKP iktidarı sonuna kadar uluslararası sermayeye hizmet etmeye yeminli bir partidir. Bu partiyi iktidar koltuğuna taşıyan güçlerin kimler olduğuna baktığımız ve geriye doğru kısa bir yolculuğa çıktığımız zaman kolaylıkla anlayabiliriz.
Dolayısı ile İstanbul’da adeta sıkıyönetim ilan edilmiş olması ve bütün toplu taşım araçlarının seferden kaldırılıp Taksime çıkacak cadde ve sokakların polislerce tutulması basit bir güvenlik tedbiri olarak görülmemelidir. Geniş emekçi yığınlarının; AKP iktidarının soyguncu, talancı ve baskıcı uygulamalarına karşı artık cepheden mücadele yolunu seçtiği çok açık bir şekilde görülmektedir. Bu yüzden de AKP iktidarı korkmaktadır. Ağlak Bülent Arınç bunun böyle olduğunu açıkça dile getirmektedir. Arınç yaptığı açıklamada; “göstericilerin AKP iktidarını hedef alacağı bilindiği için 1 Mayıs’a Taksim’de izin verilmemiştir” demektedir. Doğrusu Arınç’ın maşallahı vardır. Bu ne keskin zeka ki, her şeyi şıp diye anlamakta utanmadan da niyetini açığa vurabilmektedir.
Öyle ya; muhteremler alışmıştır. Bugüne kadar kime sus demişlerse susturabilmişlerdir. Gazete sahipleri, köşe köşe; köşe yazarları, sendikacılar, iş adamları hep susup Bay Tayyip’in ve iktidarının arkasına dizilmekte kusur etmemişlerdir. Bu yüzden de Arınç beyefendi ilericileri, devrimcileri, ve sosyalistleri bu yalaka ve teslimiyetçi kesimlerle karıştırıyor olmalı ki, böyle bir açıklama yapabilmektedir.
Dedik ya olup bitenler nedeniyle 1 Mayıs kutlamalarını Taksim’de gerçekleştirenleri eleştirecek değiliz. Burada artık söylenecek sözümüzü ve eleştirilerimizi tamamıyla iktidara ve iktidarın memuru gibi davranan İstanbul valisi başta, emniyet güçlerine yönlendirmeliyiz. Sıkılmadan İstanbul valisi orantılı güç kullanıldığından söz etmekte, olup bitenleri canhıraş bir şekilde savunmaktadır. Vali beyin başka yapacağı bir şey yoktur. Çünkü AKP’nin valisi olduğu için daha toleranslı davranmasının olanağı da bulunmamaktadır. Daha önce güç kullanmayan polise Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerini unutmuş değiliz. Olmazdı ya diyelim ki, vali Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği şekilde güç kullanmadı, mazallah görevinden çoktan alınır ve fizana kadar sürülürdü. Bu yüzden de demokratik kuralların işleyebileceği yanlışlığına kapılmak asla doğru değildir.
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak 1 Mayıs’ı Kadıköy’de kutladık. Biz parti olarak kendimizi ifade ettiğimizi düşünüyoruz. Kimseye karşı bir eleştirimiz de yoktur. Çünkü Türkiye Sosyalist İşçi Partisi asla küçük burjuva kibrine sahip bir parti değildir. Bu yüzden de olmuş kimi eksiklikleri gündem konusu yapmaya bile gerek duymamaktadır.
Partili arkadaşlarım, partiye yakınlık duyan dostlar, 1 Mayıs dolayısı ile gösterdiğiniz özveri için hepinize teşekkür ediyorum. Biliyorum ki, gücünüzün çok üstünde görevler üstlenip büyük ölçüde de hakkından geldiniz. Yarınlarda parti bayrağımızı daha yukarılara taşımak için önemli saydığım bir başlangıç da yapmış bulunuyorsunuz.
Artık biz varız demek için kollarımızı sıvamalı ve daha çok çalışmalıyız.
TSİP; ‘GELENEK BİZİZ, GELECEK DE’ diyen bir partidir.
Yarışı da kendiyledir, yani kimseyle yarışmak üzere zaman harcamayı da gereksiz sayar.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın sosyalizm!
Sosyalizm en önemli ereğimizdir.
Sosyalizm için herkesi göreve çağırıyoruz.